kapat
02.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Bizim mahalleden Mega star geçti!

Bir adet düdük makarnasını, yavrusunu besleyen kuş misali Tarkan kardeşimle paylaşamadık ama çekime dahil olduk
Bak canımın içi güzel Tarkanım, ben şu üst sokakta otururum. Hiç olmadı bi ayağın alışsın, bunu saymam valla!

Günlerden, siz bu yazıyı okuduktan beş gün önce. Her zamanki gibi yatağımda uyuyorum. Sabah sabah davullar eşliğinde "kuş sütü" ile beslenmeye alışkın olmadığım için nevrotik bir güne başlıyorum.

Uyanıp camdan bakıyorum eski adıyla Sormagir, yeni adıyla Başkurt sokakta bir şeyler oluyor. En son bu sokaktan geçen gelin alayının davul ve zurnasıyla yatağımdan zıplamış idim. Bakıyorum, ne gelin var ne damat ne de süslü bir at.

BOY KISALIĞI HADİSESİ

Bizim Cihangir memleketin doğal seti gibidir. Gün geçmez ki merdivenli sokaklarında bir reklâm ya da herhangi bir filmin herhangi bir sahnesi çekilmesin.

Bazen tabancalar patlar. Yine "aşk cinayeti işleniyordur" der kıpırdamazsın bile sıcak yatağından. Vakayı âdiyeden gelir sana. Meğerkim "film icabı" mantar tabancasıyla birini ötekini vuruyordur o sırada.

Neyse ben en son camdan aşağıya bakıyordum birkaç satır önce yanılmıyorsam

Kare orada donmuştu yani.

"Oynatalım Uğurcum."

Evet camdan aşağı doğru baktım ki ne göreyim. (Koro: Negör, negör?)

Aa Tarkan!

Bizim bildiğimiz güzel Tarkan çocuğu; saçlarını Gullit gibi yapmış "Kuşş sütünle besslerim seni" nağmeleriyle davullar ve yüzlerini kırmızı beyaz boyamış, kalabalıkla birlikte komşu sokağa tek tek basıyor inci diziyor.

Hemen bizim 18'lik Serpil'i yolladım aşağıya. Serpil Yaygara 70 müzikalindeki Ajans Bahriye tiplemesi gibidir. (Halk arasında çocuktan al haberi de denir.) Şimşek gibi yedi katı indi, nefes nefese geri döndü. "Evet Ayşegül Hanım, Dünya Kupası öncesi destek filmi çekiyorlarmış. Tarkan'ın da boyu ne kadar kısaymış ama yüzü çok güzel" diye özet geçti.

Bu boy kısalığı hadisesi, kısa boylu meşhurlar umumi görüşe her çıktıklarında boylarının uzaması beklentisi yaratır her nedense.

Öyle olmasa "kısa boyuyla yine yanında şununla bununla göründü" şeklinde onun bunun salak salak haberlerine rastlamazdık.

Ama kız da haklı bi yerde şimdi, Tarkan dünya starımız oldu. Bu geçen zaman zarfından insan, boyunun birkaç karış uzamasını bekliyor haliyle!

DÜDÜK MAKARNA YİYEMEDİK

Neyse uzatmayalım ben tabii ayağıma kadar gelmiş bu fırsatı araştırmacı gazeteciniz olarak kaçırmayı bir an olsun düşünmediğimden "Serpil hazırlan kopup aşağı iniyoruz, Tarkan Bey'i dünya gözüyle bir de ben göreyim" dedim ve aşağı ışınlandık. Tam o sırada benim basın danışmanım Altan Tunk Bey de oradan geçmez mi! İşte bu gördüğünüz fotoğraflar alelacele elde edilmiş oldu.

Bana kalsa mizansen hazırlayacağım; bir adet düdük makarnasını (mesafe daha kısa olsun diye düdük!), yavrusunu besleyen kuş misali Tarkan kardeşimle paylaşacağız.

Annemin babama ördüğü, örerken israfa düştüğü Cengiz Han'ın çadırı misali bir kazak var evde, onun içine girip oturacağız falan. Ama nerde?

Çekim çüküm hadisesi içinde yazımızın görselliğine bu kadar faideli olabildik.

Sonuç olarak Tarkan'a "bak canımın içi güzel Tarkan'ım, ben şu üst sokakta otururum. Gel bi gör beğenirsen sarayım yanında götür, hiç olmadı bi ayağın alışsın" gibilerden bir şeyler geveledim.

AĞZI VAR DİLİ YOK

Kibar çocuk şimdi Allah'ı var, ağzı da var ama dili yok galiba. (Konuşmak için demek istedim. Yoksa o klipten sonra "höh! gözüne izine dursun" derler adama)

Özetle karşılaşmamızla ayrılmamız arasındaki süre, benim monoloğum şeklinde cereyan etti.

* Tarkan'a özel not: Tarkan'cığım işinize mani olmayayım diye telaşla kulağına "hebelef hubulüf" filân da demiş olabilirim.

Ama bak tekrar ediyorum. Ne zaman istersen beklerim dükkân senin yani.

Bu hafta da görevimizi mis gibi ifa etmiş olmanın huzuru içindeyiz.

Haftaya UFO müzesini talan ediyorum.

E bi merak edin de bakın bakalım ne yazmışım?

Bu saç nasıl yapIlIyor?

Önce Selin Toktay'da gördük. En son Tarkan da rasta yapılmış saçlarıyla reklam çekiminde boy gösterince, bu saçın nasıl yapıldığı merak konusu oldu. MOS Kuaför'den Birgül Altuntaş rastanın nasıl yapıldığı konusunda bilgi verdi.

Saça önce krepe yapılıyor. Krepe, saçın tarakla uçlardan köke doğru kabartılması. Ardından saç tutam tutam, sağa ya da sola doğru sürekli spreylenerek çevriliyor. Ancak bu, yalancı rasta. Çünkü gerçek rasta, saç spreyi ile değil, özel bir ilaçla yapılıyor. Gerçek rasta üç aya kadar dayanırken, yalancı rasta 1-2 hafta kadar dayanıyor. Rastayı yapmak kadar bozmak da zor. Bunun için yine kuaföre gitmeniz gerek. Saç bol bol saç kremi ve su ile açılıyor.

Rasta işlemi sırasında saçlar çok yıpranıyor. Altuntaş, bu nedenle rastayı önermediklerini söylüyor: "Rasta saça zarar vererek kırılmasına yol açıyor. Müşteriyi bu konuda mutlaka uyarıyoruz."



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır