Kral Simeon'nun basın danışmanı Uzunova Hollywood yıldızlarını gölgede bırakacak kadar hoş ve şık bir kadın. Üç aydan beri Sofya'da bizi temsil eden Büyükelçi Haydar Berk ve eşi Şeniz Berk, Kral ve Bulgaristan hakkında sağlıklı bilgi alabilmem için Sofya'ya vardığım akşam elçilikte bir yemek verdiler; parlamento üyeleri, gazeteciler ve Uzunova ile tanıştırdılar.
Atatürk'ün çalışma odasının aynen muhafaza edildiği Elçilik binamız 1916'da alınmış; çok görkemli; hatta Sofya'nın en güzel elçiğiymiş.
Kral'la her gün, tüm çalışma saatlerini ve randevularını ayarlayan basın danışmanı Uzunova daha önce televizyon sunucusuymuş.
Kral'dan bahsederken gözleri parlayan Uzunova: "Önce kendi kurduğu takıma, çoğu dışarıda eğitim yapan genç bir ekip aldı. Parlamentoya 25 yaşında ve üstündeki gençleri ve kadınları sokarken o neslin beklentilerini öğrenmeye çalıştı. İşsizliğin yüzde 17'yi bulduğu bu kritik dönemlerde Kral gençlerin umudu... Yaşlılar ise Kral'ın trajik yaşamından çok etkilendiği için ona nostaljik bir sevgiyle bağlılar. Komünizm devrinde yararlandıkları birtakım haklardan artık faydalanamadıkları ve çok zor şartlar altında yaşadıkları halde Kral Simeon'nun kendilerini refaha ve mutluluğa kavuşturacağına inanıyorlar. Zaten hep Kral, 'Ben iş hayatımda bile kendi kurduğum şirketimin patronu asla olmadım. Politika da öyle; bakanlarımla aynı takımın oyuncuları gibiyiz' der ve demokratlığını sözleriyle değil davranışlarıyla kanıtlar."
Kral Simeon bildiği yedi dilden en çok hangisini kullandığı soruma şu yanıtı veriyor: "Çok garip birşey ama ilk karşılaştığım insanla hangi dili konuştuysam aynı dille devam ederim. Eşimle ilk tanıştığım anda İngilizce konuşmaya başladık; öyle gidiyor. Herbiri beş dil bilen oğullarım ve kızım bazen aceleden unuttukları sözcükleri ayrı dilde söylüyor ve hepimizi güldürüyorlar. Ben de bu yeni dile "Family Esparando" (Uluslararası yapay dil) adını verdim.
Kral'a, özellikle İngiliz halkı arasında kraliyete karşı gittikçe artan kızgınlığın nedenini ve birgün krallıkların dünyadan silinme ihtimali olup olmadığı hakkında ne düşündüğünü sordum.
"Bu ihtimaller sadece kraliyet için değil, diktatörlükler ve her türlü rejim için asırlardan beri ortaya atılır. Ama rejimlerin modası geçer, sonra yine moda olur. "Ben" diyor, "Sovyet rejiminin sona ereceğini ve ülkeme geri döneceğimi asla hayal etmemiştim. Bir gün televizyonda Berlin duvarının yıkılışını seyrederken kendi ülkemdeki rejimin de değişebileceği umuduyla ağlamaya başladım. Oğullarım beni gözyaşları içinde görünce onlara; 'Birgün benim niçin ağladığımı anlayacaksınız' dedim."
Biri doktor, diğerleri hukuk ve iş adamı olan oğulları için "Tanrıya şükür hem onlar, hem de eşleri mesleklerinde başarılı. Ama ben şimdi dokuz torunumun hasretini çekiyorum. Geçen yıl beşiklerinde bıraktığım ikiz kız torunlarımın bu yıl elele tutuşup bana koştuğunu görünce 'Aman Allahım ne çabuk büyüdüler' diye bağırmışım."
Uzun süreden beri bütün ailenin biraraya gelemediğinden yakınan Kral: "Kızım evlenmeyi düşünüyor. Artık onun düğününde ailece tam kadro bir resim çektirebileceğiz herhalde" diyor.
HalkInI hayal kırıklığına uğratmaktan çok korkan Kral: "Benden beklentilerinin ne olduğunu biliyorum. İşsizliğe çare bulamazsam, onlara lâyık oldukları yaşam kalitesini veremezsem diye 12 saat ofisimde, 6 saat de evimde çalışıyorum. Ve emin olun, yetmiyor. Onları mutlu edemezsem çok acı çekeceğim" diyor.
"Politikacıların seçim kampanyaları için büyük şirketlerden para almaları Enron skandalıyla ortalığı alt üst etti. Baba oğul Bushlar'ın Enron'la yakın ilişkisini nasıl karşılıyorsunuz?" soruma, Kral: "Evet, politikacılar için para gerekli. Ama herkesi aynı kefeye koymamalı. Bu para işleri tek tek müteala edilmeli" diyor.
Bulgar basın ve televizyonlarında sekiz nükleer santralden çok kötü durumda olan ikisinin derhal kapatılması için çıkan haberler hakkında Kral: "Ben de eskiyen iki santralin derhal kapatılması için çalışıyorum. Ama diğer altı santral kapatılırsa, bırakın, Bulgaristan'ı bizden en fazla elektrik alan ülkeniz de karanlıkta kalır" diyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun asırlar süren yönetiminin insanlar üzerindeki etkisi için: "Sanırım, birlikte mutlu yaşayanlar çoğunluktaydı, ama her toplum için özgürlük en iyi şeydir" yanıtını veriyor.
11 Eylül faciasında İslam'ı suçlayanların çok haksızlık ettiğine inanan Kral, terörizmin hiçbir dinle ilgisi olamayacağına inanıyor.
Kendisini dindar bir insan olarak tanımlayan Simeon: "Eşim katolik. Ben ilk erkek çocuğum ve erkek torunumun ortodoks olması şartıyla eşime diğerleri için din özgürlüğü tanıdım. O da hepsini katolik yaptı. Ancak evliliğimiz din ayrılığı yüzünden hayli pratik güçlüklere neden oldu. Sonunda Papa'nın da takdisiyle her şey yoluna girdi" diyor.
Kral'a son sorumu soruyorum: "Budapeşteli bir sanat adamından bir teklif almışsınız. Sizin yaşamınızı müzikal yapmak için izin istiyormuş. Bu teklifi nasıl karşıladınız?"
Kral kahkahayla yanıt verdi: "Ben kendimi o kadar sıkıcı ve renksiz bulurum ki, herhalde o adamcağız da aynı kanıya varmış olmalı ki, bir daha teklifini tekrarlamadı."
AB'ye yaklaşan ülke
Simeon'un ülkesi giderek büyüyen ve AB'ye gireceğine kesin gözüyle bakan bir ülke. Örneğin 2000'de yüzde 5.8 büyüme kaydetmiş. İşte rakamlarla Bulgaristan ekonomisi: