kapat
31.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Aleviler saf ve sade Müslümanlar

Tekrar vurguluyorum, falanca yazarın, filanca şairin veya falanca uç görüşlü kimselerin veya ideolojik düşünceli kişilerin iddiaları ile Alevi kitlesinin dini inanç ve yaşantısını tayin ve tespit etmek mümkün değildir ve asla doğru sayılmaz. Onlar Alevi kitlesini temsil etmez ve bağlamaz. Zaten her toplumda aşırı uçlar da bulunur, bir takım sapkınlıklar da bulunur. Bunlar normaldir. Burada normal olmayan şey, o uç unsurları ve sapkın kimseleri topluma mal etmek veya toplumu da onlar gibi görmektir.

Dolayısıyla her toplulukta olduğu gibi, Alevi toplumunu da bizzat o büyük kitlenin inanç ve düşüncelerinde okumak, onlardan öğrenmek gerekir.

30 yıldır inceliyorum
Ömrünü okumaya, yazmaya ve araştırıp incelemeye vermiş bir kişi olarak ben, şahsen Alevi toplumunu 30 yılı aşkın bir zamandan beri gözetliyorum, inceliyorum. Bizzat Alevilerle dostluk kurarak tanımaya çalışıyorum, ilgili kitaplar topluyorum, okuyorum, notlar tutuyorum, ayrıca Alevilik ve Sünnilik ihtilafının İslam tarihindeki ilk çıkış sebeplerini, sonraki gelişmelerini inceliyorum. Bütün bunları dini ve sosyolojik açıdan değerlendiriyorum. Bu konularla ne derece yakından ilgilendiğimi anlatabilmek için ta 1978 yılında Elazığ Halk Eğitim Merkezi salonunda Alevi-Sünni kardeşliği konulu bir konferans verdiğimi söylemek istiyorum. Konferansa Alevi ve Sünni kesimden çok sayıda Elazığlı katılmıştı. 3 saate yakın bir süre içinde Alevi-Sünni kardeşliğini anlatmaya çalıştım.

Bunların dışında birçok konferansımda Alevilik-Sünnilik konuları ve 2 kitlenin kardeşliği konularını bir bölüm olarak işldim. Gazetede birçok sorulara cevap yazdım.

Bütün bunlar ben de Alevilik hakkında bir takım kesin kanaatlar ve bilgiler oluşturdu. İşte, okumakta olduğunuz bu dizi de o kanaat ve bilgilerin açıklanmasından başka bir şey değildir.

O nedenle bu satırların yazarı Alevilerin İslam anlayışlarını da o bilgi ve kanaatlerine uygun olarak açıklamak istemektedir. Yani kitleye ait bilgiler, çoğunluk düşüncesine dair bilgiler sunmak istiyorum.

Bilgi sığ, irfan derin
Türk halkınan çok büyük çoğunluğunda bilgi sığ ve irfan derindir. Bir diğer ifadeyle ulusumuzun bireyleri teker teker âlim değildirler ama, arifdirler. İlimleri az, irfanları çoktur.

Genç nesiller haklı olarak ilim ve irfanın farkını bilmeyebilirler... Arz edelim:

İlim bir şeyil iyice bilmek ve iyice anlatabilmek, hatta yazabilmektir. İrfan ise, kişi söz konusu meseleyi bilimsel olarak anlatamaz, izah edemez, yazamaz ama, onu derinden kavrar, onlar, en ince noktasına kadar hisseder. İşte bu türlü derin anlayış ve kavrayışa irfan denir. Benim rahmetli anam okur ve yazar değildi, ama böyle konuları bilir ve anlardı ki, tam bir irfan sahibiydi. Birçoklarının cahil köylü kadını dedikleri bütün hanımlarımız böylesine irfan sahibidirler. Kısacası Türk halkının çok büyük çoğunluğu da alim değil, ariftir, ilimi az ama irfanı çoktur. O her şeyi anlar, kavrar ve hisseder... Ama düzenli biçimde anlatamaz ve yazamaz.

İşte Alevi toplumda ariftir, irfan sahibidir. Dahasını da ekleyelim, Alevi kardeşlerimiz gençlerini okutmuşlardır, kendileri kültürel konulara ilgi duymuşlar ve aşina olmuşlardır. Büyük ölçüde aydınlanmışlardır.

Dahası var, Aleviler de derin bir tasavvuf kültürü ve zevki de vardır.

Dolayısıyla, sünni kardeşlerimizde olduğu gibi Alevi kardeşlerimizde de, din hakkında, yüce dinimiz İslam hakkında derin bir irfan mevcuttur. Size geniş çaplı dini bilgiler belki veremezler ama, zengin bir dini irfanı vardır, köklü dini kanaatları vardır, inançları vardır.

İşte biz Alevi toplumunun İslam ile ilgili inanç, anlayış ve kanaatlerini o derin irfanlarından okuyoruz. Bu okuyuştan bizim çıkardığımız özet kısaca şu cümlede toplanmaktadır. Aleviler saf ve sade Müslümandırlar.

Aleviler Allah'a inanırlar
Bütün Müslümanlar yüce Allah'a inanırlar. Dolayısyla Sünniler de, Aleviler de Allah'a iman ederler.

Ben Aleviyim diyen bir insan Allah'ı inkar etmez. Ancak her toplumda üç beş tane ateist de çıkabilir. Ama normal olarak Alevi kitlesinin tamamı Allah'a inanırlar.

Tabii bu iman sağlam ve tam olmakla birlikte ayrıntıya varmayan bir imandır. Allah hakkındaki ayrıntılı bilgi ilim adamlarının işidir. Normal bir Sünni kardeşimiz de aynı biçimde Allah'a inanır ama, Allah ile ilgili ayrıntılı bilgiye pek sahip olmayabilir. Çünkü o bir uzmanlık konusudur.

O halde, sade yurttaş Aleviler de, Sünniler de Allah'ın varlığına, birliğine iman ederler, bu dünyayı ve bütün evreni Allah'ın yarattığına inanırlar. Bundan sonrası bilgiden çok irfan ve vicdan rahatlığı, iman huzuru şeklindedir.

İşte Alevilerin de, Sünnilerin de, sade yurttaş olarak Allah'a imanları genel olarak böylesine özlü bir bilgi ve derin bir irfan halindedir. Bunun dışında bilgi, araştırma ve incelemesinin artması ölçüsünde iman bilgisi de artabilir. Sade bir Müslüman için bu iman şekli de yeterlidir. Allah kimsenin imanını zayi etmez. Kimseye de gücünden fazla yük yüklemez...

Aleviler peygamberimize inanırlar
Aleviler topluluğu bütün halinde, Hz. Muhammed (S)'in peygamberliğine iman ederler. Aynen Sunniler gibi Aleviler de sevgili peygamberimizin peygamberliğini kabul etmeyi iman esaslarından kabul ederler. Hatta ileride açıklayacağız. Aleviler peygamberimizin hane halkına yani ehliyebtine karşı yüksek bir saygı ve sevgi gösterirler. Bu da onların peygamber sevgisinden doğmaktadır. Peygamberimizin ehliyebtine haksızlık yapıldığı için son derece üzülen Alevilerin bu üzüntülerinin de temelinde yine peygamber sevgisi bulunmaktadır. Daha açık söylersek, Aleviler peygamberimizi sevdikleri için ehlibeytini de seviyorlar. Dolayısıyla Alevilerin peygamberimize iman etmeleri sadece inanmaktan ibaret değil, bir de, peygamberimize ve ehlibeytine karşı derin bir sevgi duymaları söz konusudur. Şüphesiz Sünni kardeşlerimiz de aynı biçimde peygamberimize hem inanırlar, hem de derin bir saygı ve sevgi duyarlar...

Ayrıntıya girmeye gerek görmüyoruz, Aleviler de, Sünniler de diğer peygamberlere de aynen inanırlar ve iman ederler.

Aleviler Kur'an'a inanırlar
Normal olarak bütün Aleviler yüce kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e aynen Sünniler gii inanırlar, iman ederler. Daha açık söyleyelim: Kutsal kitabımızın Allah tarafından peygamberimize vahyi yoluyla gönderildiğine, Kur'an-ı Kerim'de yüce Allah'ın emirleri ve yasakları, öğüt ve tavsiyeleri bulunduğuna Aleviler de, Sünniler de aynen inanırlar ve iman ederler. Bu iman ilmi iman olmakla birlikte daha çok irfan imanıdır, vicdan imanıdır.

Kur'an-ı Kerim üzerine daha eniş bilgi edinmek, araştırma ve inceleme yapmak ise, kişiylerin özel çalışma ve gayretlerine kalmıştır. Çok derin ve geniş bilgiye sahip olanlar da çoktur.

Diğer kitaplara ve meleklere de şüphesiz aynen inanır Aleviler.

Aleviler ahirete inanırlar
Söylemeye hacet yoktur, Aleviler İslam'ın iman şartlarından olan ahirete dolayısıyla cennet ve cehenneme de inanırlar ve iman ederler.

Bütün bunlar Alevilerin alevi olmalarını tabii sonucudur. Çünkü Alevi demke Hz. Ali yanlısı demektir. Hz. Ali ise peygamberimizden sonra imanında, İslam'ın da bir numaralı öncüsüdür. Ona inananlar, onun yolunda olmak zorundadırlar.

Kısacası İslamiyet'in temel iman esasları noktasında Alevilerle Sünniler arasında hemen hiçbir fark yoktur. Ancak konu ayrıntıya geldiği zaman çok çeşitli görüşler elbette bulunacaktır. Bu da normaldir ve o konularda bilim adamları ve uzmanlar arasında görüşülecek meselelerdir.

Şimdi sıra Alevilerin farklı inançlarına gelmiş bulunuyor.

Yarın: Hz. Ali, Ehlibeyt ve 12 İmam



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır