kapat
31.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Bu kez Uzanamayacaklar!

Dün "Vatan hainliği" kavramına yeni boyut getirilmesi gerektiğini savunmuş ve sormuştum:

"Ege Ordusu'ndaki tank sayısını Yunan'a sızdıran mı, yoksa doları bir anda 500 bin lira birden fırlatıp Türk ekonomisini krize sokan mı daha çok vatan hainidir? Hangisi bu ülkeye daha çok zarar verir?"

İsterseniz bugün soruyu biraz değiştireyim:

"Sermaye oyunlarıyla Motorola ve Nokia gibi iki dünya devine 3 milyar doları bulan kazık atan... Bu yüzden Türkiye'nin itibarını ayaklar altına alan... Yabancı sermayeyi Türkiye'ye yatırımdan caydıran Uzanlar'ın bu ülkeye verdiği ve vereceği zarar, tank sayısını Yunan'a satandan daha mı azdır, daha mı çok?"

Düşünün;

* Bugüne kadar televizyonunu ve gazetesini silah gibi kullanan...

* Eli kalemli tetikçileri ile doğruları yazanları susturmaya çalışan...

* Çıkarı için bireylerin, kurumların itibarlarını çekinmeden ayaklar altına aldıran...

* Sahibi oldukları televizyon "yalan ve iftiradan" 15 gün kapatılan Uzanlar yüzünden ülkenin yitirdiği prestiji, Türk işadamının altına girdiği töhmeti hesap edin...

*
Motorola, Uzanlar'ı "Önceden planlayarak ve yasadışı yollara başvurarak kendi grubu ile Nokia'nın mal varlığını soymaya kalkışmakla" suçluyor...

Dikkat edin!

Suçlama sıradan bir ticari anlaşmazlığı içermiyor... İddianameye yansıyan kelimelerle; "çetecilikten, hileden, dolandırıcılıktan, üçkağıtçılıktan, haraçtan, sindirmekten" söz ediyor!

Ve bu kez Uzanlar, uzanamayacaklar gibime geliyor...

YUH!
Dün yerin dibine batırdığı Amerika'yı ziyareti sırasında 90 derece çark edip "Partimiz ABD gibi küresel sorumlulukları olan bir ülkeyi doğal müttefik olarak görmektedir" diyerek Amerikancı kesilen

Tayyip Erdoğan'a.

Fıkra

Cenaze Korteji
Bir adam sabah yürürken ilginç bir cenaze kafilesi farkeder; önde giden köpekli bir adam, arkasında iki tabut ve tek sıra olmuş yaklaşık 200 adam... Kafilenin başındaki adam kuşkusuz cenazenin sahibidir, yanına yaklaşır ve sorar: Beyefendi, bu acılı gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?

- Öndeki karım arkadaki de kayınvalidem...

- Vah vah başınız sağolsun. Nasıl oldu?

- Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş... Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş onu da öldürmüş..

Adam biraz düşündükten sonra sorar: Beyefendi kopeğinizi ödünç alabilir miyim?

- Sıraya geç.

Kırmızı kart
Rusya'ya davet edilen heyette bulunan iktidar partilerine mensup milletvekillerinin masrafını ödeten, muhalefet partilerindeki milletvekillerinin ise cebinden ödemesini isteyen Meclis Başkanı Ömer İzgi'ye...

Kızmaya hakkınız yok!

Türkiye'deki sistemin vatandaşı "potansiyel yalancı ve üçkağıtçı" olarak gördüğünden yakınıp, "Kamu kurum ve kuruluşlarında neden nüfus kağıdı görmekle yetinilmiyor da, illa 'gidip noterden suretini çıkar getir' deniliyor.. Böylece noterler zengin ediliyor..." eleştirisinde bulunmuştum ya; Türkiye'nin dört bir yanındaki noterlerden faks, telefon ve e-mail yağdı... Sonunda Türkiye Noterler Birliği Başkanı Hasip Dinçer de bir mektup yolladı...

Dinçer, yazımda savunduğum görüşümün, noterlik mesleğinin itibarını zedeler nitelikte olduğunu ileri sürüyor... İşlem sırasında alınan paraların büyük kısmının "harç, Damga Vergisi, değerli kağıt ve KDV" olarak devlet adına tahsil edildiğine dikkati çekiyor ve "Sanıldığı kadar çok para kazanmıyoruz" demeye getiriyor...

*
Türkiye Noterler Birliği Başkanı'na kamuoyu önünde ben de birşeyler sormak istiyorum:

1. Türkiye'de sistem "vatandaşın ifadesi doğrudur" üzerine mi kuruludur, yoksa "Vatandaş yalan söyler" üzerine mi?

İsterseniz biraz daha açayım; daha düne kadar evlenmek için başvuran çiftlerin bu talepleri Evlendirme Memurlukları'nda 15 gün askıya çıkarılırdı... Çünkü sistem, çiftlerden birinin bir başkasıyla evli olmasına rağmen yalan söyleyebileceği üzerine kuruluydu.. Sonra bu değiştirildi, çiftlerin beyanı doğru kabul edildi... Ama yasal düzenleme ile yalan söylediği ortaya çıkanın da cezasını verdi... Sizce hangi uygulama daha çağdaş... Vatandaşın beyanını kabul eden mi, yoksa "Sen yalan söylersin" diyerek evlenme talebini 15 gün bekleten mi?

2. Nüfus kağıdının görevli memur tarafından çekilecek fotokopisini bile kabul etmeyip, "Noterden suretini getir" diyen sistem, vatandaşın cebinden çıkan paranın (Bir kısmı vergi, olsa bile) noterin kasasına girmesine yol açmıyor mu?

3. Adalet Bakanlığı'nın Internet Sitesi'nde münhal noterliklerle ilgili listede, boş noterliğin adı ve kenti ile 1999-2000 yılı tahmini geliri de sıralanıyor... Siz Ankara 24'üncü Noterisiniz; bu listede Ankara 21'inci Noterliği için öngörülen yıllık gelirin 352 milyar 285 milyon lira olduğunu herhalde biliyorsunuz... Denizli'nin Tavas ilçesindeki 3. sınıf noterlik için öngörülmüş gelirin de 53 milyar lira olduğunu... Bunların çok büyük paralar olduğunu iddia etmiyorum... Sadece, sistemin gereği Noterlerin kasalarına bu paraları vatandaşların yatırdığını söylüyorum....

*
SON SÖZ: Noterlerin bir kamu görevi yaptıklarını biliyorum... Bu kurumun kaldırılması gerektiğini de söylemiyorum... Benim savunduğum görüş; noterlik mesleğini rencide etmiyor... Sistemin vatandaşı yalancı olarak görmesi nedeniyle noterlerin para kazanmasına yol açtığını belirtiyor... Bu görüşümde de ısrarcıyım...

Seks ve oyun!
arama.com'da 30 Ocak 2002 itibariyle en çok aranan 5 kelime hangileri biliyor musunuz? Ben de arama.com'dan gönderilen elektronik posta sayesinde öğrendim...

Birincisi sex... İkinci mp3 (bilgisayarda müzik)... Üçüncüsü porno... Dördüncüsü seks (anlaşılan sex ve porno kelimelerinden aradığını bulamayan, tatmin olmayanlar üçüncü kez arama yapıyor...) Ve beşinci kelime de oyun...

Yani Türkiye'nin gündemi, canım halkımın derdi iki kelime ile özetlenirse; seks ve oyun!

Bizden iyi futbol beklemeyin... (Fenerbahçe kalecisi Rüştü...)

Hay ağzını öpeyim!
Ben aç karnımı doyurmaya çalışırken siz "Hülya mı Melih'i şey ettirdi, Melih mi Hülya'yı şey etti" onu tartışıyorsunuz...

(İbrahim Tatlıses)

Yılın röportajı!
Bu köşede hiçbir meslekdaşımı eleştirmemeye özen gösteriyorum... Ama bazen öyle şeyler görüyorum ki; tebrik etmek istiyorum... Tıpkı dün Akşam gazetesinde yarım sayfa yayınlanan röportaja imzasını atan Osman Tamburacı gibi...

* Olmazı başarıp, Dünya Kupası'nın karşısına oturup, onunla konuşan...

* Dile gelen kupadan "Bir gün sizin olacağım!" sözünü alan...

* Zaman zaman futbol(!) dışına çıkıp Duygu Asena'yı soran...

* Kupa'ya "En büyük özlemim kadınların soyunma odasına girmek" itirafını yaptıran...

* Ve bütün bunları ciddi ciddi yazmakla kalmayıp, gazetesine yarım sayfa bastıran

Tamburacı'ya bravo diyorum...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır