kapat
31.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Günümüzdeki beyinsel kalite düşüklüğü ve 1821 Mora başkaldırısının sonuçları

Benİm küçüklüğümde, yani 1930-32 yıllarında Göztepe'de elektrik yoktu. Doğal olarak buzdolabı da yoktu, radyo da, pikap v.s. de... En büyük lüks, her plakla iğnesi değiştirilen kurgulu gramofondu.

Buzdolabı olmadığı için, yemekler ekşimesin diye Ğsuya değmeyecek yükseklikte- kuyuya sarkıtılırdı.

Teknolojideki büyük aşamalar sonucu, bugün Türkiye'de ne elektriksiz ev kaldı, ne de Ğbirkaç milyon köylü ailesi dışında- televizyonsuz ev...

68 milyonluk Türkiye'de, 16 milyon cep telefonu var bugün...

25-35 bin gün olan insan ömrü içinde; köyden kasabaya eşekle gitmek yerine, otobüsle gitmek; ekin tarlalarını orakla biçmek yerine, traktörle biçmek; evde gaz lambası yakmak yerine, elektrik yakmak gibi, güncel hayatı kolaylaştıran teknik olanaklardan yararlanma çemberi genişledikçe; "zevk kalitesi"nde de bir düşme olur.

Çünkü teknoloji, herkesi transistorlu radyo sahibi yapsa da, "müzik zevki"ndeki düşük düzeyi yükseltemez.

O zaman ne olur?

Müzik üretiminde, ekonomik açıdan en verimli piyasa, müzik zevki gelişmemiş yığınlar olur ve müzik yayınlarında da kalite düşer.

Yavaş yavaş aynı kalite düşüklüğünü, başka alanlarda da; örneğin medyada da, siyasal demeçlerde de, dinsel sohbetlerde de görmeye başlarsınız.

Teknolojik olanakların yaygınlaşmasıyla, "zevk ve beyinsellik düzeyi" ters orantılıdır.

Böylece "üst düzey kalitenin" piyasası daralır, "alt düzeyin" piyasası genişler.

Bunu değiştirme olanağı yoktur.

Ancak "alt düzey" eğlence üretimlerinden daha büyük çıkarlar sağlama pragmatizminde de; modalar ve şöhretler çok hızlı değişir. Daha öncekiler hemen silinir, sürekli daha tazeleri ışıklanır vitrinde...

"En çok kazanç ve sükse nasıl sağlanıyorsa onu benimse" ilkesine dayalı pragmatik yaklaşımların en büyük sakıncası, politika kesiminde çıkar ortaya...

"Gün bu gün, saat bu saat"e göre davranma; tarihsel çizelgenin hangi sonuçlarla oluştuğunu da göz ardı eder; geleceğin denklemleri üstünde öngörüler yapmayı da...

Şimdi soyuta kaçan bir anlatımdan, somuta geçmeye çalışalım...

1821'de, Mora'daki Yunan başkaldırısını II. Mahmut nasıl bir yöntemle bastırmaya girişti ve sonuçta neler oldu?

1- II. Mahmut'un Yunan başkaldırısını kaba kuvvetle bastırmaya kalkması ve kanlı dramların yaşanması; Victor Hugo'nun "Mavi gözlü Yunan çocuğu" adlı şiirine kadar uzanan, bir Batı tepkisiyle karşılaştı. İngiltere, Rusya, Fransa askeri bir işbirliğiyle Osmanlı donanmasını Navarin'de yaktı, 1827.

2- 1829'da Osmanlı-Rus savaşı başladı.

3- 1830'da Fransızlar, Cezayir'in batısını işgal etti.

4- 1831'de de, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, başkaldırdı II. Mahmut'a...

5- II. Mahmut, kendisine başkaldıran Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya karşı, 4 yıl önce savaşa tutuştuğu Rusya'dan yardım istedi ve Hünkar İskelesi Antlaşması imzalandı.

6- Mora başkaldırısını bastıramamasından ötürü, bir işe yaramadığına karar verilen 140 bin kişilik yeniçeri ordusu, kanlı bir katliamla, asılmış; kesilmiş kılıçtan geçirilmişti, 1826. Yeniçeri'nin yerine kurulmak istenen "Nizam-ı Cedit ordusu uzantısı, Asâkir-i Mansure-i Muhammediyye" çok zayıftı. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı-Rus antlaşmasına rağmen, Osmanlı ordusunu Nizip'de yendi ve özerkliğini ilan etti, II. Mahmut da öldü, 1839.

7- Aynı yıl Sultan Mecit tahta çıkar çıkmaz, Batı'nın ağırlığı altında Gülhane Hattı, diye bilinen Tanzimat fermanı açıklandı. Osmanlı Padişahı, insan haklarına da, azınlıkların haklarına da saygılı olacağını ilan ediyordu. Artık yeni bir dönem başlıyordu.

19. Yüzyıl'dan itibaren hep yeni dönemler başladı yakın tarihimizde... 21. Yüzyıl'ın başında da yine "yeni dönemler"in dalgalanmaları içindeyiz.

Ve 21. Yüzyıl'ın ikinci yarısında neler olacağı, "gün bu gün, saat bu saat" formasyonundan kurtulamayan politika kadrolarını, hiç mi hiç ilgilendirmemekte...

Teknolojik olanakların genişlemesiyle, "zevk ve beyinsellik düzeyi"ndeki kalite düşüklüğü, politikayı da etkiler. O günün sükse ve avantajları; geçmişle geleceğin analizlerine ağır basar. Tarih ise kalitesizliği hiç affetmez.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır