kapat
26.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Biz, zavallı Sisifoslar!

Sisifos'u bilir misiniz?Antik Yunan mitolojsinin dokunaklı kahramanlarındandır.

Kraldır, şudur, budur...

Fakat "Tanrılar Tanrısı" Zeus'a saygısızlık etmiştir bir kere ve sonsuza kadar cezaya çarptırılmıştır. Bir kayayı, dik yamaçtan tepeye kadar taşımakla cezalandırılmıştır.

Sisifos iter, iter kayayı kan ter içinde. Sonra kaya tepeden tekrar aşağıya yuvarlanır... Bu böyle yinelenir gider.

Ne korkunç bir çiledir!

Hep çabalama, hep umut ve sonunda hep düş kırıklığı...

Doğan Hızlan dün Hürriyet'teki köşesinde Türkiye'de yazara ve yayıncıya biçilen "rol"ün Sisifosluk olduğunu yazıyordu.

Haklı Hızlan, çok haklı...

İşte yine kitaplar toplatılmaya başlandı. Aralarında Enis Batur'un Elma'sının ve Metin Üstündağ'ın Pazar Sevişgenleri'nin de bulunduğu dört kitap toplatıldı. Zaten yargı sürecindeki yazarlar ve kitapların varlığı yetmezmiş gibi, bir de bunlara ünlü düşünür Noam Chomsky katıldı!.. (Zaten insan korkuyor; son "satanizm" fırtınasından sonra içinde şeytan, cennet, cehennem kavramları geçiyor diye biri çıkıp kutsal kitapları da soruşturma çerçevesine alır mı acaba?)

Ben Sisifosluğun bu ülkede demokrasi özlemi içinde çalışıp çabalayan herkesin kaderi olduğuna inanmak üzereyim.

Çünkü AB'ye uyum için hazırlanan yasa taslaklarını içeren "Mini Demokrasi Paketi"ne bakınca; minicik minnacık bir demokrasinin bile bize ancak uzaktan göz kırpmaya devam edeceğini düşünüyorum...

Paket hayatımızın orta yerine açılırsa, bundan böyle gazetelerin dişe dokunur siyasal-sosyal haberler yapacağını, köşe yazarlarının etkili ve yetkilileri eleştiren yazılar kaleme alacağını hiç aklınıza getirmeyin!

"Yaşa varol, vallahi bravo sayın Bakanım!" diye yazacak siyaset yazarları...

"Siz de haklısınız Müdürüm, ama..." diyerek şikâyetlerini korka çekine dile getirecek gazeteciler...

Gülmeli mi bilmem ya! Bir bakmışsınız, herkes aşk meşk yazmaya kalkışmış! Lakin "sevişgen" değil, sadece sevecen ilişkilerden söz etmek şartıyla... Ve tabii ki, suya sabuna dokunan aşk gibi aşkları ağzına bile almadan!

Ya da bir bakmışsınız, gazetelerin bütün sayfaları sağlık ve turizm haberleriyle dolmuş! Oh ne âlâ!.. Tabii Turizm ve Sağlık bakanlarına bulaşmamak kaydıyla... Ve bir de, "kamu düzenini bozma olasılığı" tehlikesini göz önünde tutarak; hep düzgün, hep düzenli biçimde!..

***
Öyle klasik ve sözde "olgun yazar" ifadeleri döktürmek yerine en içten duygumu açmak istiyorum.

Bir kararın eşiğindeyim...

Artık bu kadar dar, bu kadar sıkboğaz bir demokrasi kültürü karşısında moralim bir daha düzelmemek üzere kesinkes bozulsun ve kendime tecrit edilmiş bir dünya yaratıp içine çekileyim mi; yoksa umut etmekteki inadımı sürdüreyim mi?

Bir türlü anlamıyoruz: Sloganlar ve söylevler bir toplumu 2000'lerin çağdaşlığına sokmaya yetmez!

Ayrıca bu ülkede 2000'lere girmek buysa...

Pardon! Ben çıkayım!

ŞARKILARDAN
"Nefesin tatlı, yastığa yayılan saçların yumuşacık.

Ama içimde hiç yakınlık hissi kalmamış sana,

Ne bir çekim, ne de sevgi...

Senin sadakatin de bana değil, gökteki yıldızlara...

Hadi bir fincan kahve daha içeyim,

Vadiden aşağıya doğru yola çıkmadan önce bir fincan kahve daha.."

(Bob Dylan'ın Desire albümünde yer alan unutulmaz şarkısı "Valley Below"dan birkaç dize...)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır