kapat
26.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Önce çocukları dinleyin

Bunalıma giren çocukların büyük çoğunluğu, gelir ve kültür düzeyi yüksek ailelerden geliyor ve iyi okullarda okuyor.

Neler oluyor?

Bu çocukları, bezdirici sorunlarla savaşmaya hayatlarını adayacak yerde rövanşı olmayan bir yenilgiye teslim eden sebepler ne?

Herkes konuşuyor ama bu çocukları yeterince dinlemeden konuşuyor.

Ne oluyor sonuçta?.

İyi bir lisede okuyan ve elektronik posta ile düşüncelerini bizimle paylaşan kız öğrencinin (adı saklı) dediği şey oluyor:

"Sorunlar var ve kimse ne olduğunu bilmiyor. Bu yüzden bilgisayar, oyun ve müzik gibi yararlı ve zevkli uğraşları birer intihar nedeni olarak görebiliyor insanlar.."

Kuşağını temsil ettiğine inandığım bu kız "Kendimi yarış içinde hissetmek istemiyorum, başkaları ile kıyaslanmak istemiyorum" diye feryat ediyor.

İyi bir öğrenci iken okulun, ailenin ve çevrenin baskısı ile fen bölümünü seçmiş, "hayatımın en büyük hatasını yaptım" diyor.

Seneca "Mutlu bir hayat, kendi doğasıyla uyum içinde olan bir hayattır" demiş.

Daha hayatın ilk basamağında yaşanan pişmanlıkları tamir etmekten aciz bir toplum muyuz biz?

Hayatı yaşamak için
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateş yakmaktır.."

Harvard İşletme Okulu'nun genç profesörü Mark Albion "Sevdiğiniz şeyi yapın" diyor, "Ardından paranın gelip gelmemesi hayati değildir. Hayati olan şudur ki, hayatınızı ziyan ediyor olmayacaksınız.."

Mezun ettiği 1500 öğrenciyi izleyerek bulduğu şu gerçek de çok öğretici:

Paraya odaklananların yüzde 1'den azı milyon dolar kazanırken, sevdikleri şeyi yaparak mali geleceklerini "riske atmış" olanların yüzde 40'ı milyoner olmuş..

Bana bu konuya girme ilhamını veren öğrenci şu anda, okul yönetiminden yardım alamamanın, üzeceğinden korktuğu için sorununu ailesiyle paylaşamamanın bunalımını yaşıyor.

Dersleri kötü gittiği için onu hoşlandığı şeylerden uzaklaştırmaya dönük baskılar iyice artmış durumda.

Neşe saçan çocuklar
Uzaktan bakıp ahkâm kesenlerden önce yardım isteyenlerin feryatını dinlemeliyiz:

"Çocuklar sürekli bir yarışın içine itiliyorlar. İlgi alanları sorulmuyor, yetenekleri araştırılmıyor. Fen-Matematik yapsın, takdir, teşekkür alsın da, bunları yapmak için gerekirse spor yapmasın, sosyal ve kültürel faaliyetlere girmesin.. Herkesin aklında bu..

Öğretmenler inanılmaz öğrenci ayırımı yapıyor. En ufak hatada hayatını etkileyecek cezalar veriliyor, öğretmenler bu öğrencileri teşhir ediyor. En seçme öğretmenlerle dolu diye bilinen benim okulumdaki öğretmenler bile böyle.."

Bu terördür, günahtır, suçtur ve ülkenin geleceğine ihanettir. Devlet, bakanlık, parlamento ne zaman fark edecek?

Neşe saçan çocuklara kavuşmalıyız.

Başarının da temeli bu çünkü.

Çocuklarımızı kendi hayatımızda ulaşamadığımız yerlere ulaştırmak ihtirasımız, en değerli varlıklarımıza zarar veriyor.

Bu hayatlar bize değil, onlara aittir.

Bizim görevimiz onları sevmek, ilgi ve yeteneklerine saygı göstermektir.

Bir düşünürün dediği gibi "Onlara vermeyi umabileceğimiz iki kalıcı miras vardır: Biri köklerdir, öbürü de kanatlar.."

Şu özdeyişi hiç unutmamak lâzım:

"Çocuğunuzu şahane bir yetişkin yapmak için beklemeyin. Onu önce şahane bir çocuk yapın!"



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır