Türk finans sektöründe yaşananları bir depreme benzeten Dışbank Genel Müdürü Faik Açıkalın, "10 yıldırfbirikmekte olan gerilim sonucu fay hattı kırıldı" dedi. Sağlıklı bir bankacılık sektörü için yönetim anlayışından, siyasete, şeffaflıktan, verimlilik hesabına kadar tepeden tırnağa bir değişim gerektiğini belirten Açıkalın, sektörün devlet yardımı alır hale gelmesinin nedenlerini şöyle anlattı:
"10 yıldırfbiriken gerilim sonucu fay hattı kırıldı. Gerilimin kaynağında,fekonomi dünyasının gerçekleri,füzerinde ise biz yer alıyorduk. Gerçekleri değiştiremeyeceğimize göre, kendimizi değiştirmek zorundaydık. Sürecin sevindirici yanı, değişim yolunda önemli mesafeler almakta oluşumuzdur.
Türkiye'de yönetim anlayışının,façıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik, verimlilik, etkinlik gibi evrensel ilkelerin uygulanmasında yetersiz kaldığınıfbiliyoruz. Aynı şekilde yolsuzluğun, popülizmin, siyasi mülâhazalarla ekonomik karar almanın, verimsizliğin, bedelinin çok ağır ödendiğini de yaşayarak öğrendik.
Yaşanan derin krizde bunların ne kadar önemli rol oynadığını söylemek,fbilinenin tekrarından öteye gitmez. Ayrıca çuvaldızı kendimize batırmak gibi zor işten kaçmayı da kolaylaştırır. Ben finans sektörü olarak çuvaldızı kendimize batırmayı, başka bir deyişle, 'değişime önce kendinden başla' ilkesini tercih ediyorum.
Yüzleşmemiz gereken gerçeklerden bir tanesi, sektörün doğru risk yönetimi sistemlerini uygulamada yetersiz kalmasıdır. 1999 sonundan itibaren Kasım 2000 krizine kadarki süreçte, sektör yalnızca açık pozisyona odaklanmıştı. Gerçekten de açık pozisyonların ulaştığı düzey, tehlike arzediyordu. Ayrıca reel faizin hızla düştüğü bir ortamda mali sektörün hızlı büyüme hedefine yönelmesi, aktif kalitesi sorununu beraberinde getirdi.
Sonuçta bankacılık sektörünün ağır hasar görmesinde rol oynayan başlıca faktörler, faiz riski, kur riski,faktif kalitesinin bozulması ve tehdidi öngörecek etkin bir risk yönetiminin uygulanamamasıydı.
Bunun yanısıra kaynakların doğru yatırımlarla değerlendirilememesi de bir başka etkendi. Kamu açıkları, kamu bankalarının bankacılık prensipleri dışı kullanımı ve bankacılık izinlerinin verilmesinde yeterince seçici olunmaması, kamu yönetiminin sorumluluğunu oluştururken, banka kaynaklarının kredi olarak grup şirketlerine kullandırılması da, sektör oyuncularının kendifyanlışlarından birisiydi. Buna şiddetli bir güven bunalımı da eklenince kriz patlak verdi.
Özsermaye yeterliliği belirli bir düzeyin altında olan bankalara devletin destek olması meselesine gelince, bunun olumsuz bir şey olmadığını düşünüyorum. Dışbank'ın böyle bir olanaktan yararlanmaya ihtiyacı yoktur, ancak, bankacılık sistemi, iyileştirmeye açık önemli alanlara sahip olmakla birlikte, devlet tarafındanfazımsanmayacak bir yük altında bırakılmıştır.
Getirilmek istenen düzenleme, bankacılık sisteminin krizler nedeniyle uğradığı zararları kısmen telafi etmeye yöneliktir."