Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, banka kurtarma operasyonuna vize verdi. Sezer, sorunlu bankalara el koyma uygulamasına son vererek devlet eliyle sermaye desteği sağlanmasını öngören maddelerini onayladı. "Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması"na ilişkin kanunun özüne dokunmayan Sezer, yasanın kamu bankası yöneticilerine yargı zırhı sağlayan, kamu bankası personelini özel sözleşmeli hale getiren ve özerk kurulları Sayıştay denetimi dışında tutan maddelerini ise veto ederek bir kez daha görüşülmek üzere Meclis'e gönderdi.
Yasanın Sezer tarafından onaylanan maddeleri de yürürlüğe girmek için veto edilen maddelerle ilgili prosedürün tamamlanmasını bekleyecek. Bu nedenle yasanın 4 Şubat'taki IMF toplantısından önce yürürlüğe girmesi güçleşti. Hükümet kanadında yasanın, piyasalar açısından kritik önem taşıyan maddelerine yeşil ışık yakılması memnuniyet yarattı.
Bürokratlara ise "Susun" emri verildi ve "48 saat yasal bekleme süresinden sonra bu üç maddeyi hemen komisyonda ele alırız. Sizi rahatlatacak formülü buluruz. Paniklemeyin" denildi. Veto edilen maddeler ve gerekçeleri:
Madde 6: Bankalarda 31 Aralık 2002'den sonra özel hukuk hükümlerine tâbi olmayan personel çalıştırılamaz.
Gerekçe: Sermayesinin tümü kamuya ilişkin olan bu bankaların, yeniden yapılandırma ve özelleştirme çalışmaları tamamlanıncaya ve sermayelerindeki kamu payı yüzde 50'nin altına düşünceye kadar kamu bankası niteliğini, dolayısıyla personelinin de kamu görevlisi statüsünü koruyacağı açıktır.
Anayasa'nın 128. maddesinde, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ile diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiştir.
Geçici Madde 1: Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası ve Türkiye Emlâk Bankası'nın Yönetim, Denetim ve Tasfiye Kurulu üyeleri ceza ve idare hukuku bakımından memur sayılmaz.
Gerekçe: Kamu bankalarında çalışan personel özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar kamu görevlisi sayılırken, yönetim, denetim ve tasfiye kurulu üyelerinin sorumluluk yönünden bu statüden çıkarılması haklı bir nedene dayandırılamaz. Bu, yapılan düzenlemenin hukuka aykırılığını daha somut biçimde ortaya koymaktadır.
SAYIŞTAY DENETLER
Madde 7: Özel kanunlarla kurulmuş kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mal özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesapları Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından denetlenir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanununa tâbi değildir. Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların kanunlarındaki ve diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümler uygulanmaz.
Gerekçe: Kamu gelirlerinden yapılacak giderlerin denetimi konusunda Anayasa'da iki yöntem benimsenmiştir. Anayasa'nın 160. maddesinde, Sayıştay'ın, genel ve katma bütçeli dairelerin gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemekle görevli olduğu belirtilmiş; 165. maddesinde de, sermayesinin yarısından fazlası doğrudan ya da dolaylı olarak devlete ilişkin kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce denetlenmesi esaslarının yasayla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
İncelenen Yasa'nın 7. maddesinin ikinci fıkrasındaki "....Bu kurul ve kuruluşlar faaliyetlerine ilişkin olarak yılda bir defa TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir" kuralı, Anayasa'ya uygunluğu sağlayıcı bir düzenleme değildir. Anayasa'nın 160. maddesi, Sayıştay'ın, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak yanında, "kanunlarla verilen denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla" görevli olduğu belirtildiğinden, Sayıştay'a verilecek böyle bir görevin anayasal dayanağı da bulunmaktadır.