Basketbolu bu kadar çirkinleştiren Slask takımından başkasını bulmak herhalde çok zor olurdu. Bu takım, sezon başındaki güçlü kadrosundan Alanoviç, Einikis ve Fetisov gibi klas oyuncularını kaybedince sıradan bir takım olmuştu.
Basketbolun enteresan bir yönü vardır. Kötü oynayan bir takıma karşı oynarken otomatikman siz de onların paraleline girer ve basketbolun doğrularını yapmayı unutursunuz. İşte Efesliler de Slask karşısında oyun düzeni ve yönetimiyle bu sendromu yaşadı.
Efes'in rakibi karşısında en etkili olacak hücum yönü içeriden oynamaktı. Nitekim içeride oynayan Kambala, Kaya ve Mehmet top verildiğinde skora katkıda bulundular. İlk yarıda Efesli dış oyuncular içeriye top vermekte çok hasis davrandılar.
2.devre Efes teknik adamları, herhalde talimat vermiş olacaklar ki oyuncular, her hücumda Kambala'yı aradılar. O da 2.yarıda takımının 32 sayısının 14'ünü attı.
Maçta inanılmaz top kaybı yapan ve şut yüzdesi eksiye varan Slask karşısında Efesliler de onları hiç aratmadı. Ama Kambala ve de 2.yarı Brown'ın iyi oyunları, bu kritik maçı Efes'in kazanmasını sağladı.