Yeni yılla birlikte bankalara yine yurtdışı yolları gözüküyor. Road-show'a çıkarak geçen yıl aldıkları sendikasyon kredilerini yenilemeye çalışacaklar. Geçen yıl açılışı, krizin tam göbeğinde Garanti Bankası yapmıştı. Bu kez de Garanti ve İş Bankası'nın ilk hareketi yapması bekleniyor.
Ancak 2002'nin geçmiş yıllardan çok önemli bir farkı var. Bu kez Türk bankalarının iştahı kapalı. Eskisi kadar sendikasyon kredisi alma istekleri yok. Çünkü açık pozisyonlar büyük ölçüde kapanmış durumda ve geri kalan ihtiyacı da döviz mevduatları fazlasıyla karşılayabiliyor. Hem de daha ucuz bir maliyetle...
Geçen yılın ortalarına kadar döviz mevduat faizleri yüzde 10'un üzerindeydi. Hatta büyük müşteriler pazarlıkla yüzde 15'e kadar yükselen oranda faiz bulabiliyordu. Bu maliyet nedeniyle bankalar yurtdışı piyasalardan mümkün olduğunca kredi sağlama çabasındaydı.
Tarihin en ağır krizine rağmen kredi limitlerini belli ölçülerde açık tutan bankalar sayesinde Türk bankaları geçen yıl yurtdışında 3.3 milyar dolar kadar sendikasyon kredisi almayı başardı. Hatta bunun 1 milyar dolarlık kısmı, 'işlerin düzeldiği' yılsonuna denk geldi. Bu rakam 2000 yılında 6 milyar doları aşmıştı.
Sendikasyonlarda en düşük maliyet libor artı 2.40 civarında oluştu. Küçük bankalarda fiyat libor artı 2.75'e kadar çıktı.
Şimdiki duruma bakıldığında, yüzde 3 civarına gerileyen mevduatın maliyeti, zorunlu karşılıklara rağmen sendikasyon kredisinin de altında. ABD'de de faizler düşürüldüğü için, oran libor artı 1 ile 1.5 aralığına geliyor.
Ancak bankalar bu 'işe' sadece bir kâr-zarar hesabı olarak bakmıyor. Sendikasyon kredi faizlerinde çok fazla bir düşüş beklenmemekle birlikte, kriz sırasında sırt çevirmeyen bankalardan yeniden borç alma eğilimi var. Dış ticarette de ciddi bir patlama beklenmediği için bu yıl alınacak sendikasyon tutarı 'lütfen' 3 milyar dolar civarında kalacak gibi görünüyor.