kapat
17.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Amerika gezisi

Düşünün; 13 saat uçarak Amerika'ya giden Başbakan Ecevit, acaba Başbakanlık binasından iki adım yürüyüp Kızılay'a çıksaydı... IMF Başkanı ile konuşacağına, önceliği vatandaşa verip, onunla konuşsaydı daha iyi olmaz mıydı?

Halkın ne halde olduğunu anlasaydı, ne istediğini duysaydı, memleketin hangi noktaya geldiğini veya getirildiğini kavrasaydı daha olumlu icraatlara imza atmaz mıydı? Daha isabetli kararlar almaz mıydı?

Bence eğer bunu yapsaydı bugün Başkan Bush'tan, IMF Başkanı'ndan kredi istemek zorunda kalmazdı... Hele söze "Mr. President" diye başlayarak 5 milyar dolarlık borcun silinmesi konusunda dil dökmezdi, ricada bulunmazdı...

Çünkü bugünkü sıkıntının nedeni halkı yok saymak, halka rağmen icraat yapmak değil mi?

Türkiye'nin krize girdiği günle bir sonraki gün arasında ne fark vardı? Yine aynı fabrikalar, yine aynı tarlalar, aynı ihracatçılar, aynı işadamları ve işçiler...

Tek fark, güven bitmişti... Çünkü 65 milyon onu idare edenlerin icraata değil, tuluata başladıklarını görmüştü...

Sakın yanlış anlamayın... Bu ülkenin Başbakanı tabii Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek... Tabii ki ikili temaslara girişecek, ABD Başkanı, Dünya Bankası ve IMF yöneticileri ile görüşecek... Ama önce vatandaşını dinleyecek... Zahmet edip Kızılay'da yürüyecek...

DOĞRU SÖZ
Parayı alan, verenin bayrağını çeker...

Polis üvey evlat mı?
Polisler, yarın endişesi içinde... Yanlış anlamayın; bir terörist tarafından vurulmaktan korkmuyorlar... Emekli olduktan sonra nasıl geçineceklerini düşüyorlar!..

Neden mi?

Çünkü Türkiye'de sadece polisler yüzde 45'le emekli oluyorlar... Bugün ellerine geçen paranın yüzde 45'ini emekli olduklarında alıyorlar...

Sebep?

Polisin maaşını artıramayan devlet baba, dengeyi sağlamak, onu aç bırakmamak için sürekli yan ödemeler getirmiş... Sonuçta iyi niyetten inanılmaz bir çarpıklık meydana gelmiş... Çalışırken 500 milyon lira maaş alan bir Emniyet mensubu 220 milyon lira ile emekli edilmiş...

İşte; bu çarpıklık, yanlışlık Emniyet teşkilatını yaralıyor... Yüz binlerce polisin yüreğine "Ben yarın emekli olunca nasıl geçinirim" korkusunu salıyor..

Peki çözüm?

Yeni bir yasa...

Ya polisin yan ödemelerle eline geçen parayı gerçek maaşı olarak öngörecek veya emekli olduğu tarihte eline geçen maaşın yüzde 70'inden emeklilik hakkı getirecek bir yasa...

İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen bu konuda çabalıyor... Hatta bizzat bana söz verdi:

"Bu düzenlemeyi öngören bir yasayı bu yıl içinde çıkaracağız!"

Halkın, polisin ne çektiğini bilmesini, Emniyet teşkilatının da Bakan Yücelen'in sözünü öğrenmesini istedim...

İlaçtan da, köpek mamasından da yüzde 18 KDV alanlar bunun nedenini millete açıklamak zorundalar... Çünkü sandık ortaya konulduğu zaman oyu köpekler vermiyor...

Hay ağzını öpeyim!

Halen Meclis'te yüzde 1,4 olan kadın temsil oranını önümüzdeki seçimlerde yüzde 15'e çıkarmayı hedefliyoruz..

(ANAP Milletvekili Ediz Hun)

Fıkraİşin sırrı!
Mary ne kadar uğraşsa da bahçesinde yetiştirmeye çalıştığı domateslerin komşusunun domatesleri kadar kızarmadığını görür ve işin sırrını öğrenmek için komşusu Jack'nin kapısını çalıp sorar...

Jack "Ben her sabah fideleri suladıktan sonra pantolonumu aşağı indirip cinsel organımı gösteririm.. Domatesler de utançlarından hemen kızarırlar" der...

Mary hemen uygulamaya geçer ve bir hafta sonra bu kez John sorar:

Nasıl bir gelişme var mı domateslerde?

Domateslerde biir değişiklik yok ama sen salatalıkları göreceksin...

Hatırlatma
Saraylarda flaşla resim çekilmemesi için defile yapılmasını yasaklayan Millet Meclisi İdare Amiri Ahmet Çakar'ı yerin dibine batıran medyanın aslanları, Fransa'da Versailles Sarayı'nı gezerken flaşla fotoğraf çekmeye kalkıştılar mı? Bir denesinler, başlarına geleceği görsünler...

İhanet kadroları
Türkiye'yi 1999 seçimlerinden sonra bir süre yöneten kadrolar Türkiye'ye en büyük kötülüğü etti.. Herkesi potansiyel suçlu olarak gören bir zihniyeti devlet katmanlarında egemen hale getirdi...

Bugün eğer sistem tıkandıysa, Türkiye ekonomik krize takılıp kaldıysa, çark ağır aksak dönüyorsa bilin ki bunun temelinde o günkü kadroların beyinlere yerleştirdiği çarpık fikirler yatıyor...

Gelin konuyu açalım;

O kadrolara göre eğer işadamı iseniz, fabrikalarınız, evleriniz, otolarız varsa, binlerce kişiye iş veriyorsanız siz mutlaka potansiyel vergi kaçakçısı ve hortumcusunuz... Siz gözaltına alınmalısınız, sorgulanmalısınız... Hatta TV ekranları önünde bileklerinize kelepçe geçirilmeli, bir el de başınızı basıp eğmeli... Kısacası topluma şu mesaj verilmeli: "Ben istersem her başı eğer, her kelleyi ezerim!"

O kadrolara göre esnaf potansiyel vergi kaçakçısıydı... Öğrenciler potansiyel terörist... Hakkını aramak isteyenler "bozguncu", hele "Bana böyle davranamazsınız" diyerek itiraza kalkanlar ise ibret için başları ezilmesi gereken zavallılardı..

İşte; Türkiye'yi iki yıl yöneten bu kadrolar yüzünden bugünlere geldik... Demokrasinin, hukukun bir anlamda askıya alındığı o günler yüzünden krize girdik..

Onlar artık yok... Hepsi gittiler, gönderildiler... Ama bence bir ülkeye yapılacak en büyük ihanetin ne olduğunu onlar sergilediler...

Halkın sütunu

Yuh size!
Her fırsatta seyyarlara savaş açtıklarını iddia eden belediyeler meydan ve sokaklarda kaçak CD, kitap satışına ses çıkarmıyor. Hemen her taraf bu türden mal satan seyyarlarla dolu. Korsancılara karşı etkili önlemlerin alınması gerekiyor. Yoksa yakında kitabevleri ve yasal olarak kaset, CD satan yerler kapanacak. Türkiye bu utançtan kırtarılmalı. Haluk Esen



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır