kapat
17.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Gökçek yine çirkefleşti

Her zaman yarattığı kötülüklerden hakaretlerle sıyrılacağını sanan Melih Gökçek bu kez karşısına kamuoyunu aldı. Gökçek'e mahkeme yolu açıldı
Yıllardır kimsesiz ve sokak çocuklarına yardım elini uzatan gazeteci Leyla Umar, atv'de Salı günü yayınlanan A'dan Z'ye adlı programda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in sözlü saldırısına uğradı....

Programda Sosyal Hizmetler İl Müdürü Kahraman Eroğlu, İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Seymen, Sokak Çocuklarını Koruma Derneği'nin Başkanı Yusuf Kulca ve Leyla Umar konuktu. Konu sokak çocuklarının durumu ve alınması gereken önlemlerdi. Programın sonunda, telefonla bir hanım dinleyici katıldı. Ve ağlayarak; "Hatırlıyor musunuz Leyla Hanım? Sizin yardım ettiğiniz Mustafa Şeker adlı bir çocuk vardı. Benim evimin boşluğunda yatıp, kalkıyordu. Birkaç gün sonra da orada ölüsü bulundu..." dedi.

Konuklar gözyaşları içinde olayı hatırlarken Umar, "Hatırlamaz olur muyum, Melih Gökçek çocuğu Ankara'ya kaçırmasaydı ölmeyecekti' dedi. Üç-dört dakika sonra Gökçek, telefonla programa katıldı. Ve alışık olduğumuz o saldırılarını Leyla Umar'a yöneltti. Bağıra çağıra Leyla Umar'a hakaret ederken, atv'nin telefonları kilitlendi. Herkes 'Susturun şu adamı' dedi...

MUSTAFA'NIN FERYADI

Peki Melih Gökçek, ne istiyordu? Onu Leyla Umar'dan öğrenelim:

"1976 yılında, Türkan Şoray'ın da yardımıyla bir aylık çalışmadan sonra TRT'de 5-6 bölümlük sokak çocukları ve Yetiştirme Yurtları ile ilgili bir program hazırladık. Ve korkunç gerçekleri bu programda tüm çıplaklığıyla anlattık. Program aylarca gündemde kaldı. Bu programı izleyen Avusturya Büyükelçi ülkesinde 'Çocuk Köyleri'ni kuran arkadaşına bizim programın kasetlerini yollamış. Bir iki hafta sonra bir Avusturyalı kont bizzat İstanbul'a gelip, Türkiye'de ilk 'Çocuk Köyü'nü kurmamız için bize destek olacağını ve para vereceklerini söyledi. O zaman derhal Ankara'ya gittim; Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Bakan'a bu teklifi bir müjde olarak verdim. Ancak, hâlâ karşı karşıya gelmediğim zamanın Sosyal Hizmetler Genel Müdürü Melih Gökçek'in 0-6 yaş grubundaki çocukların birbirleriyle seks yapabileceğini öne sürerek projeyi önlediğini bakandan öğrendim. (Bütün bu bilgiler 11 yıl önceki arşivlerde bulunabilir) İstanbul'a döner dönmez, teklif edilen parayı Avusturya'ya geri yolladım. Yetiştirme Yurtları'nda 18 yaşındaki çocukların üstlerine kar yağarken ısınmak için altlarına yaptığını televizyonda gösterdik. Program çalışmaları sırasında hastanede bulduğum Yusuf Kulca, yurttan atılacağı için isyan içinde ekrana şöyle bağırdı: "Biz sokağa atılıyoruz. Devlet büyükleri neredesiniz?"

O günden sonra Yusuf Kulca ile aramızda ana-oğul ilişkisi oluştu. El ele verip, bütün sokak çocukları ve Yetiştirme Yurtları'ndaki çocukların dramını, kimsenin hayal bile edemeyeceği gerçekleri birlikte bulup, basına açıkladık... Bir gün Yusuf evime 15 yaşlarında, adı Mustafa Şeker olan bir çocuk getirdi. Mustafa, Gökçek'in Ankara'daki Yetiştirme Yurdu'nda bütün çocukları namaz kılmaya zorladığını, itiraz edenlere akla hayale gelmedik eziyetler yaptığını anlattı. Yusuf Kulca, altını devamlı ıslatan Mustafa'yı tedavi ettirmemi rica etti. Ben de her zaman yardımını esirgemeyen Prof. Türkan Saylan'dan destek istedim. Ve Mustafa derhal hastaneye yatırıldı. Ancak, bir hafta sonra Ankara'dan hastaneye gelen ve ağabeyi olduğunu söyleyen bir adamın ısrarı üzerine, Mustafa adama teslim edildi. İşte kendisi hakkında gerçekleri yazdığım için benden intikam almayı bekleyen Gökçek, Mustafa'yı bir odaya kapatmış. 15 yaşındaki çocuğa yaptığı tehditlerle 'benim kendisine cinsel tacizde bulunduğumu' söyletmiş... Ve bu bandı Meclis'e götüren Gökçek, bir de basın toplantısı düzenledi. Ancak, toplantıda gazetecilerin tepkisi üzerine ağzını bile açamadı. Bir iki hafta sonra Yusuf Kulca beni aradı. Mustafa'nın Ankara'dan kaçıp, kendisine sığındığını ve kasete Gökçek tarafından zorla konuşturulduğu için çok büyük vicdan azabı çektiğini söyledi. Ve benden bizzat özür dilemek istediğini ekledi. Kulca ayrıca, Mustafa'nın Gökçek tarafından ne şartlar altında kasete konuşturulduğunu anlatırken, bunu kendi kasedine çektiğini de söyledi. Bu olaydan sonra birkaç günlüğüne şehir dışında olduğum için bana bir türlü ulaşamayan Mustafa'nın derin bir üzüntüye kapıldığını söyleyen Yusuf Kulca, bana Mustafa'nın bir apartman boşluğunda ölü olarak bulunduğunu söyledi...

GÖKÇEK'E NEFRET YAĞIYOR
O acıyı ve Gökçek'in yaptıklarını 'Mustafa'yı Öldürdük' başlığıyla SABAH'taki yazımda anlatınca, Melih Gökçek'in bitmez tükenmez tehditleriyle geceyarıları taciz edildim. Bir süre sonra Ankara'ya gittiğimde, Gökçek'in Ankara yolundaki Yetişme Yurdu'na gittim. Oradaki çocukların sürekli şikayetlerini duyuyordum. Beni hiç tanımadığını sandığım ilgililer iki dakika içinde jandarmayı arayıp, beni oradan alıp, götürmelerini söylediler. Kendimi dışarıya atıp arabaya bindiğimde, önümüze kalın bir zincirle tuzak kurulduğunu gördüm; derhal araçtan çıktım, zincirin altından geçip caddeye koşmaya başladım. Biraz sonra arkamdan gelen şoför gömleğini sıyırıp, kanlar içindeki kolunu gösterdi. Tabii ki bu olay da SABAH'ta manşet olarak duyuruldu. Dönemin İçişleri Bakanı, Gökçek adına benden özür diledi... Ancak, bu Gökçek'in nefretini daha da körükledi. Salı günü canlı yayında onun bana saldırmasının seks üzerinde yoğunlaşmasının kendi geçmişiyle ilgili sorunlardan kaynaklandığını da tüm kamuoyu öğrenmiş oldu..

Yayından birkaç dakika sonra ilk arayanlar onunla aynı partide çalışmaktan utanç duyduklarını söyleyen siyasetçilerimizdi.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır