kapat
10.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Arjantin'den gelen telefon

Buenos Aires'ten arayan Bülent Tanla "Buradan her şey daha farklı görünüyor!" dedi. Arjantin'de birkaç gündür yaşadıklarının heyecanı sinmişti sesine.

"Arjantinliler krizi öylesine ağır bir biçimde yaşıyorlar ki neredeyse her şeyin sonu gelmiş gibi görüyorlar. Halk akın akın ülkeyi terk ediyor. Yabancı elçiliklerin önü vize ve iltica kuyruklarıyla dolu. Osmanlı zamanında Arjantin'e göç etmiş olan Ermeniler ve Araplar da büyükelçiliğimizden izin alıp Türkiye'ye göçme derdindeler. Herkes diyor ki: En son giden kapıyı kapatır."

Bülent Tanla, CHP adına Arjantin'de önemli temaslar yapıyor.

Eski ve yeni politikacılarla, bilim adamlarıyla, gazetecilerle ve halkla görüşüyor.

Ona göre halkın bir bölümünün en büyük derdi; bankalarda yatmakta olan 60 milyar doları kurtarıp kurtaramayacakları endişesi.

Sistem öylesine bozulmuş ki, parası olan da bankadan çekemiyor artık.

***
Tanla Alfonsin'le de görüşmüş.

Daha önce 5 yıl Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Alfonsin, şimdi Buenos Aires senatörü.

Bülünt Tanla'ya demiş ki: "Bizi Arjantin'de 10 yıldır uygulanmakta olan neo-liberal politika mahvetti."

Çünkü Cavallo'nun uyguladığı neo-liberal politikanın sosyal boyutu bulunmuyordu. Alfonsin'in uzun siyasi tecrübelerinden çıkardığı ders şu: "Sosyal boyutu olmayan neo-liberal politikalar ülkeleri iflasa sürüklüyor."

Arjantin krizinin bir başka boyutu da bulaşıcı olması tehlikesi.

Krizin Güney Amerika'yı ve İspanya'yı da etkisi altına alabileceğini söylüyor Tanla.

İspanya'nın Arjantin'de 40 milyar dolarlık yatırımı var ve şimdi bu yatırımlar tehlikede görünüyor.

***
Bülent Tanla'nın telefondaki heyecanlı sesinin aktardığı izlenimler şimdilik bu kadar.

Yurda döndükten sonra orada edindiği bilgileri hem CHP'ye sunacak hem de geniş kitlelerle paylaşacak.

Bu arada Türkiye'de de Arjantin tartışması bitip tükenmek bilmeden sürüp gidiyor.

Herkesin merak ettiği konu, Türkiye'de de Arjantin gibi bir sosyal patlama olup olmayacağı.

Bu soruya "Olmaz!" cevabı verenler; gerekçelerini "Çünkü Türkiye'nin göstergeleri daha iyi!" diye temellendirmiyorlar.

Sadece "Bizim halkımız alicenaptır, bizim halkımız isyan etmez!" vurgusunu yapıyorlar.

Televizyon ekranlarına birbiri arkasından çelişik görüntüler yansıyor: Halk "Açız, üşüyoruz, işimiz yok, delirmek üzereyiz!" diye feryat ediyor ve biraz sonra ekonomi kurmayları aynı ekrana çıkıp "Ekonomi çok iyi yolda" diye zil takıp oynuyorlar.

Gerekçeleri de borsanın yükselmesi.

Bir kişi de çıkıp sormuyor ki "Şu borsanın yükselmesinin halka ne faydası var?"

Böyle soruları sormak popülizm oluyor çünkü.

***
Benim Türkiye-Arjantin karşılaştırmasından çıkardığım kestirme sonuç şu: İki ülke de Amerika para verdiği zaman durumu biraz idare ediyor, kestiği zaman da yuvarlanıyor.

Amerika Arjantin'e de bugüne kadar inanılmaz paralar verdi ama sonunda dipsiz kuyuya giden bu kaynağı kesti ve Arjantin düştü.

Bizim şimdi efelenmemizi sağlayan da ne üretim, ne istihdam, ne reel sektör, ne ihracat: Amerika'nın verdiği paralar.

Washington'dan gelen bir başka telefon ise bu kez Ecevit'e bu kaynağın sonsuz olmayacağının hatırlatılacağını söylüyor.

Demek ki; taşıma suyla değirmen ancak bir süre dönebiliyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır