Birinci öncelik
Eylül ayında Almanya'da seçim var... Partiler şimdiden "seçimi konuşmaya... Seçim kampanyasında öncelik verecekleri konuları belirlemeye" başladılar bile.
Bütün partilerin "birinci önceliği" eğitim.
Eğitim konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Almanya, "eğitim sistemini değiştirmenin" peşinde. Üniversitelerde "yeniden yapılanmanın" hazırlığında.
Bu konuda "pilot çalışma" Hamburg Üniversitesi'nce yapıldı.
Sonra "diğer üniversiteler" katkıda bulundu.
Hazırlanan "reorganizasyon projesine" göre, rektörlerin yetkileri daraltılıyor.
Yetki "aşağıya" dağıtılıyor.
Dekanlara... Profesörlere...
Ayrıca "maaşlarla ilgili yeni düzenleme" öngörülüyor.
"Başarılı hocaya daha yüksek maaş... Daha çok imkân... Tam gün sekreter... Hatta iki sekreter" gibi uygulamalar getiriliyor.
***
Almanya "birinci önceliğim eğitim" diyor.
Üniversite ve siyaset sektörü bu konuda kolları sıvıyor. "Bize" gelince... Asker "eğitim... Daha iyi eğitim" için proje üretiyor.
Kendi içinde "birinci önceliği" eğitime veriyor.
Ama gerek "siyaset sektörü" ve gerekse "üniversite sektörü" bu konuyu "öncelikleri arasına alamıyor."
***
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü "ulusal düzeyde bir buluş yarışması" düzenlendi.
Amaç "ülke içi kaynakların" harekete geçirilmesi. "Yeni projelerin, yaratıcı düşüncelerin" teşviki. Bu konuda "sanayi odaları" ile de işbirliği yapıldı.
"Maddi kaynak" sağlandı.
Ödül kazanan buluş sahiplerine "hem patent alma olanağı sağlanacak ve hem de maddi ödül verilecek."
Bu projeden dolayı Gebze Yüksek teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ayhan'ı kutladık.
Ve sorduk:
Hocam, başvurular nasıl.
"Çok iyi" yanıtını aldık.
Ardından "bir soru daha" sorduk:
Yeni buluşlar daha çok "hangi kaynaktan" geliyor?
Hoca'nın yanıtını beklemeden, "tahminimizi de" söyledik. Herhalde üniversitelerden?
Prof. Ahmet Ayhan "öyle olmasını ben de çok arzulardım" diye söze başladı:
Yeni buluş... Yaratıcı düşünce... Bilgi yoğun teknoloji ile ilgili projeler daha ziyade "piyasadan" geliyor... Ustalardan... Sanayi sitelerinden... Fabrikalarda çalışanlardan.
***
Üniversitelerimizi maalesef "boğduk."
Birkaçı dışında, üniversitelerimizin verdiği diplomaların "Avrupa'da denkliği kabul edilmiyor."
Üniversite mezunumuza "lise mezunu" muamelesi yapılıyor.
Bu "gerçeği" Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu "itiraftan" çekinmiyor:
Bugünün üniversite mezunu, dünün lise mezunu düzeyinde.
***
"Araştırmaya" ciddi bir kaynak ayırmazsak...
Profesörümüze "doğru dürüst bir ücret" vermezsek... Üniversite, "askerin de" gerisinde kalır, "sanayi çarşısındaki ustanın" da.
***
Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun "eğitim... Daha iyi eğitim... Yeniden yapılanma" söylemi, umarız ki "üniversite sektörünü harekete geçirir."
Üniversite, "değişim... Yeniden yapılanma projelerini" hazırlayıp siyaset sektörünün ve toplumun önüne koyar.
Hocalarımız "ben rektör olacağım... Hayır ben" kavgasına harcadıkları enerji ve zamanı artık "sistemi değiştirmeye... Çağa çekmeye" harcar. Bu konuda "çok geciktik."
Daha fazla gecikmeyelim.
|