kapat
10.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Yurtta sulh, cihanda rakip!

Çok çeşitli platformlarda "Memleket nasıl kurtulur" senaryoları -eninde sonunda- geliyor, "eğitim formülü"ne bağlanıyor: "Düzgün bir eğitim olsa, var seyret sen Türkiye'yi!"

Bu formül çok yanlış değil, ancak dünyada bilinebilecek her şeyi bilen adam dönemi Aristo'nun ölümüyle bitti.

Peki eğitim neden bu kadar önemli?

Bir düşünce yapılanması, bir muhakeme geleneği, soru sorma ve "düşünmeyi düşünme" gibi kapıların anahtarını verdiği için.

Bu mesela, genel kültürden farklı bir şey...

Eğitim netice itibariyle, bir bilgiye ulaşma ve ulaştığın bilgiyi yorumlayabilme, kullanabilme becerisi.

Kafanda yok ama nerede bulacağını biliyorsun, bulduktan sonra ne yapacağını anlıyorsun.

Okulda her okuduğumuzun hepsini hangimiz hatırlıyoruz? Ama aklımızı kurcalasa, o konuda bilgiye yeniden nasıl ulaşacağımızı hepimiz biliyoruz.

Kültür ise -sevdiğim bir tanımla- okuldan mezun olduktan sonra aklında kalanlar!

Bizim "Eğitim eksikliği" dediğimizin dibinde aslında "Kültürel zaaflar" yatıyor.

Bu zaafı yoğun yaşayan birisi, şu satırı okuduktan sonra, "Şuna bak, Türkler'in kültürü yok" demeye getiriyor diye ayağa kalkabilir.

Böyle ayağa kalkan varsa lütfen otursun ve devam edelim!

Yazının sonunda, kendinden başka dostu olmayan Türk'e düşman bulmaya varacağız sabredelim!

Ne kadar çok eğitimli, o kadar çok kültürlü gibi (tersini savunmak zaten üst düzey eğitim gerektiren ayrı bir çaba) gibi bir düz mantıkla bakınca...

Eğitimli insan çabasını artırmamız gerektiği ortada!

Lakin bir kültürü yerleştirmek, neticede herkesi üst düzeyde eğitmekten daha kolay.

Burada popüler kültürden bahsediyorum...

Mesela emniyet kemeri takmaktan!

Biz emniyet kemeri takmama kültüründen emniyet kemeri takma kültürüne geçtik.

Emniyet kemeri takmak için ille de doktora yapmak gerekmiyor.

Keza kar yağdığında zincir takmak gerektiğini anlamak için de endüstri mühendisi olmak şart değil.

Kırmızı ışıkta durmak gerektiğini kavramak, yanında bir de göz doktorluğu diploması gerektirmiyor!

Heyhat! Dünyanın acaba başka hangi ülkesinde, karayolları resmi bildirilerinde, "İşaret ve işaretçilere riayet edilmesi" diye uyarı var.

Zaten işaret ve işaretçiler genelde hep uyulması için değil mi!

Bunlar toplumsal kültürün unsurları, bir anlamda -çok isterseniz- milli şuuraltı!

Bizim ev hayatında çok bilinçli davranan şuuraltımız (şuuraltında bilinç ne arar diyenler, "Baskı altında olan" okusun), sokağa çıkınca kısa devre yapıyor...

Evde ne kadar temizsek, sokaklarda tersi. Sanki o sokaklar bizim değil.

Evde babasının önünde saatler boyunca bacak bacak üstüne atmayanlar kendini kırmızı ışıkta akan trafiğin önüne atıyor!

Sokağa çıkınca birbirimize düşman kesiliyoruz.

Aslında bize -ortak bir- düşman yaratmak gerek, yoksa bir sürekli birbirimizle savaşıyoruz.

Bize bir hedef tahtası -veya daha olumlu bir yaklaşımla- bir rakip lazım.

Amerika her 50 yılda bir, yeni bir düşman yaratıyor.

Yunanlılar -Türk düşmanlığı ortak noktasında- o kadar dayanıştılar ki sonunda Avrupa Birliği'ne girdiler.

Bu millete yapılacak en faydalı stratejik çalışma...

Bir düşman (tercihan sivil) bulup onu hedef gösterip (tercihan geçilecek rakip) içeride sevgi, saygı, barış, huzur, dayanışma duygularını ayakta tutmak.

Cihanda rakip, yurtta sulh!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır