kapat
11.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Arafat benim kaderim

Suha Arafat 12 yıl önce aynı yatakta iki gece üst üste yatmayan bir liderle, Arafat'la gizlice evlenmişti.
Ona "kaderim" diyordu ama kaderine katlanamadı

Yıllar önce Libya'ya kalabalık bir müteahhit grubuyla gitmiştik. İnşaatlarını bitirdikleri halde paralarını tahsil edemeyen bu grubun tek ümidi Turgut Özal'ın Kaddafi'ye yapacağı baskı sonucunda yıllardır beklediklerine kavuşmaktı. Ara sıra karşılaştığım o grubun üyeleri hâlâ aynı umudu taşımakta.

Kaldığımız otelin lobisinde karşılaştığım bir müteahhit: "Bütün gazeteciler Özal'la camileri gezmeye gittiler. Ben size bir sır vereyim; otelin 16. katında Yaser Arafat var; şansınızı deneyin" dedi.

Üç dakika sonra 16. kattaydım. Ancak 3 tane iri Filistin subayı önümü kesti; kesinlikle Arafat'la görüşemeyeceğimi söylediler. Çantamdan çıkardığım defterime kısa bir not yazdım.

YÜZÜĞÜME KADAR ARADILAR
Arafat'In sağ kolu, tüm Filistin gençliğini yetiştiren Salah El Tamari'nın eşi Prenses Dina'nın (Ürdün Kralı Hüseyin'nin ilk eşi) çok yakın dostu olduğum için beni reddetmeyeceğine inandığımı o nota yazdım. Abartmıyorum; üç dakika sonra aynı subaylar iki koluma girip beni âdeta Arafat'ın kollarına attılar.

Arafat iki yanağımı öptü ve, "Ne zaman, nerede isterseniz, en zor şartlar altında dahi sizinle görüşürüm. Dina'nın dostu bizim de dostumuz" dedi.

O günden sonra gerçekten ne zaman Tunus'a gitsem Arafat'ın kapıları açıktı. Ancak inanılmaz derecede sıkı bir aramadan geçmek şartıyla... Parmağımdaki yüzüğü çıkarıp bir kuyumcu titizliğiyle bakarken güldüm; "Hiç gülmeyin" demişti genç asker, "kaç kere böyle yüzüklerde neler yakaladık."

Arafat o kadar sıcak, öyle sevimli ve akıllı bir insandı ki, bir akşam iftar sofrasında saatlerce onu dinlemekten tabağımdaki yemeklere dokunmadım. O bir taraftan pidelere sardığı kebapları ağzıma tıkıyor, bir taraftan da masadaki en yakın arkadaşlarına plânlarını anlatıyordu.

GÜVENLİK NEDENİYLE GİZLENDİ
Tunus'takİ ilk buluşmamızda Arafat: "Sana iki güzel kızımız eşlik edecek. Biri şehit düşen bir arkadaşımın kızı, Raida ve aynı zamanda sekreterim. Diğeri Paris'te öğrenimini yapan Suha adlı çok cici bir kızımız. Onlarla gez; sana buradaki yaşamı göstersinler; akşamları yemekte buluşuruz" demişti.

O iki genç kız Arafat hakkında sorduğum soruları yanıtlarlar ancak özel yaşamıyla ilgili sadece; "Hiçbir zaman aynı yatakta iki gece yatmaz; hiç kimse onun nerede kaldığını öğrenemez" demişlerdi.

O nedenle Arafat'la sohbetlerimiz Filistin üzerinde yoğunlaşırdı. Birgün ayrılırken: "Söz ver; Ürdün'de Filistin devletini kurar kurmaz beni ziyaret edeceğine" demişti.

Filistin devleti için tüm yaşamını korkusuzca harcayan Arafat'ın bir süre sonra Suha ile evlendiğini ve çocukları olacağını öğrendim. Tabii hemen yeni Suha'yla hem Türk, hem dış basın için bir röportaj yapmak üzere Tunus'ta buluştuk.

Suha Arafat Fransız zerafetinden hayli uzaklaşmış, şark kadınlarının aşırı süsüne alışmış ve şişmanlamıştı. Röportaja başlamadan göz kırptı: "Sizinle ilk tanıştığımızda biz zaten evliydik. Ama güvenlik nedeniyle saklı tutuyorduk" dedi.

Evlendiren de ayıran da annesi
Suha Arafat çok büyük yaş farkına rağmen Arafat'la evlendiği için çok mutlu olduğunu uzun uzun anlattı. Pek tatmin edici değildi. Ama Suha'yı yakından tanıyanlar sonra; "Paris'te yaşayan ünlü bir yazarın kızıdır Suha. Annesi bu evliliğin gerçekleşmesini plânladı; başardı ama istediklerini elde ettikten sonra Suha'yı Arafat'tan çekip alacaktır" demişlerdi.

Son günlerde Suha'nın Arafat'tan ayrılmak üzere Paris'e gittiğini okuduğum ve televizyonlarda annesinin kızıyla torununu karşılarken çizdiği mutluluk tablosu vaktiyle söylenenleri ne yazık ki doğruluyordu.

Kapıları Dina açınca...

ARAFAT'LA İLK KARŞILAŞMA
Arafat'la Libya'daki dairesindeki ilk buluşmamızda başı açıktı. Saçları hemen hemen hiç yoktu. Ayrılırken izniyle resmini çektim. "Lütfen bu resmi özel albümünüzde saklayın" dedi ve masada duran kasketini giyip sağdaki fotoğrafımızı çektirdi.

PRENSES'İN REFERANSI
Arafat'a kapıları açan Prenses Dina ile Mısır'daki sarayında ilk kez görüşmüştük. Kuzeni ve ilk eşi Ürdün Kralı Hüseyin'den ayrıldıktan sonra yakışıklılığıyla ün yapan Salih El Tamari ile evlenmişti. Hemen hemen iki yılda bir İstanbul'a gelen Dina'nın ilk isteği Saray'da tavukgöğsü yemek ve sultanların terlikçisinden bir düzine terlik almaktır. (Fotoğraf Umar'ın torunuyla Ortaköy'deki evinde yıllar önce çekilmiş.)

ÇİÇEĞİ BURNUNDA DAMAT
Arafat'la ikinci buluşmamız Fas'ta oldu. O kadar neşeliydi ki... Meğer Suha ile gizlice evlenmiş. Resimdeki ceketi armağan ederken, "Bunun üzerindeki el işleri silah sesleriyle büyüyen Filistinli kızların gözyaşlarıyla yapıldı" demişti.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır