Ankara televizyon izliyor
Başbakan Bülent Ecevit, sular altındaki Mersin'in Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ı (DSP) aradı... "Geçmiş olsun" dedi.
Ve sordu:
- Sizin için neler yapabilirim?
Başkan "sorunları... İhtiyaçları" söyledi.
Örneğin:
- Efendim, benden önceki dönemlerinin borçları nedeniyle... İller Bankası'ndan birşey alamıyoruz... İller Bankası'na "ömür boyu" borçluyuz... Bu borçlar silinsin demiyorum... Ama bu sel felâketi karşısında, hiç olmazsa iki, üç yıl ertelensin.
Ecevit:
- Haklısınız... Derhal emir vereceğim... Gereken yapılacaktır.
Gerçekten de Ecevit emir verdi.
Ancak...
"Gerekeni" yapması gerekenler...
Belediye Başkanı'na dediler ki:
- İsteğinizi yerine getiremeyiz.
- Neden?
- Sizin borcunuzu ertelersek... Başka belediyeler de" "aynı talepte" bulunurlar.
***
Sadece bu olay bile "Ankara'nın tembel... Hantal... Vurdumduymaz yapısını" göstermeye yeter.
Mersin "çökmüş."
Ama "merkezi yönetim" hâlâ klasik bürokratik yöntemlerin dışına çıkamıyor.
***
Yerel yönetimler "merkezi yönetimden çok daha dinamik."
Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak (ANAP), Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan (CHP), Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek (Bağımsız) Mersin'i arıyorlar:
- Başkan... Neye ihtiyacın var?.. Yanındayız.
Ve derhal "yardım malzemesi" yolluyorlar.
"İş makineleri" gönderiyorlar.
974 kilometre uzaklıktaki Van'ın Belediye Başkanı Şahabettin Özarslaner (Hadep) Mersin'e telefon ediyor:
- Başkan... Yardıma hazırız... Araç göndereyim mi?
***
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'la "daha geçenlerde" beraberdik.
Mersin'i birlikte gezmiştik.
Nasıl da "neşeliydi... Hizmet aşkıyla, heyecanıyla doluydu."
Dün ise...
"Moralim sıfır" dedi:
- İki bin evim hâlâ su altında... Mersin Allak bullak oldu... Şehir diye birşey kalmadı... İmdat... Ne olur yardım edin... Ne olur, Mersin'in feryadını duyurun.
***
Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz (MHP) dedi ki:
- Yavuz Bey, çok korkuyorum.
"Siz kolay, kolay korkmazsınız" diyecek olduk.
Başkan:
- Korkuyorum... Çok sayıda intihar olmasından korkuyorum.
15 köy "hâlâ sular altında."
Tarsus'un içinde 15 mahalle "hâlâ sular altında."
Seralar "mahvolmuş."
Ekili arazi "yokolmuş."
Köylü zaten "geçmiş yıllardan borçlu.
Şimdi borcunu nasıl ödeyecek?
"Başkan... Üzülme... Devlet, borçları erteler" dedik.
Başkan:
- Devlet ertelese bile... Köylü yine ödeyemez... Tarsus'um perişan oldu... Ne olur, sesimizi duyurun... İntihar olaylarından korkuyorum.
***
Sağlık Bakanı Osman Durmuş "felâket bölgesine giden bakanlardan."
Mersin'in, Tarsus'un "içler acısı halini görünce..."
"Maldan vazgeçtik... Canımızın derdine düştük" diye ağlayan köylüleri dinleyince...
Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz'ın kulağına eğilmiş:
- Başkan... Durum çok vahim... Felâket çok büyük... Ankara'da oturup, TV'den izleyerek bu olayın korkunçluğunu görmek imkânsız... Devletin acil olarak önlem alması lazım.
***
Osman Durmuş'un "tespiti" doğru.
Ankara "olayları TV'den izliyor."
Ve onun içindir ki...
Zamanında çözüm üretemiyor. Mersin'in, Tarsus'un kanayan yarasını saramıyor.
|
