kapat
11.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Geleneksel 1. Duygu Asena Kuru Fasulye Festivali..

Duygu Asena ki yemek yapmayı bilmezdi.. Bir tek yumurtayı tanır onu da "Pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur.." diye tarif ederdi.. Sonunda feministlikten ıslah-ı nefs etti.. Evinde yemek bile pişirmeye başladı..

Allah kimseyi, hatta düşmanımı bile sonradan ev kadınlığına özenen bir feministin evinde "yemeğe misafir" etmesin.. Çok zor! Başıma geldi de oradan biliyorum..

Memleketimizdeki feminist editörlerin "Şeyh-ül muharirin"i sayılan Duygu Asena'nın eline düştük.. Tuttuk, evine yemeğe misafir gittik..

Şimdi ne deseniz, haklısınız.. Bir yiğit kişi olaraktan ne işim var benim bir feministin evinde?

Parasızlığın gözü kör olsun.. Türk ekonomisi bu hallere düşmeseydi böyle olmazdı.. "Aş görende giriş, iş görende sıvış.." siyaseti güdüp her davete sazan gibi atlamazdık..

Görün işte.. Kör nefsi insanı ne hale getiriyor..

***
Herşey bir telefonla başladı.. Aranan bendim ve telefonun öbür ucunda Duygu Asena vardı.. "Selo! Akşam geliyorsun değil mi?" diye soruyordu..

Artık rüyasında ak sakallı dede fantezisi mi yaşadı yoksa erkek milletine yaptığı zulümler vicdanını mı titretti bilinmez, evinde bir yemek tertip etmiş.. Yakın arkadaşlarının cümlesini çağırmış..

Meğer bana da onbeş gün önce söylemiş..

Duygu; benim konturlu akıl taşıdığımı ve günlük dolum yapılmadığı taktirde bütün kayıtları sildiğini bildiğinden davet gününü bir daha hatırlatmak istemiş..

- "Geliyorum tabii.." dedim..

Kadının zaferi..
Telefonu kapatır kapatmaz diğer "tahmini kurbanlarını" aradım.. Faik Akın, Uğur Cebeci, bir de Ali Kırgız.. Yanılmamışım.. Hepsini çağırmış..

Ev kadınlığına heveslendi ya! Acemi nalbant hesabı zenaatini fukara eşeğinde belleyecek.. Korkuyoruz ama birbirimizden de kuvvet alıyoruz..

Hatta Faik "Ucunda ölüm yok ya anasını satayım, doymazsak çıktığımızda dürümcü Zeki'ye uğrarız.." deyince bana daha bir cesaret geldi.. Ayrıca hepimiz ıslah-ı nefs etmiş bir feministe şans vermek istiyorduk..

Evine en son giden bendim..
Kapıyı Ali Kırgız açtı.. Duygu ile diğer hanımlar ortada yok.. Sadece erkekler var salonda.. Bana "İnanamayacaksın.." dediler.. Gerçekten yemek yapmış..

Teknik olarak "yemek yapmış" denmese bile "Yemek yapmaya tam teşebbüs" sayılabilir.. O sırada Duygu ile kızlar ortaya çıktılar.. Rengin, Sevil ve Güliz.. Üçünün de yüzü gülücük saçıyor..

***
Ne de olsa Duygu, bunların hemcinsi.. Eğer yemek yapabilmişse, oturup danteladan televizyon örtüsü de işler havasına girmişler.. Açıkça Duygu'nun davet etkinliğini "kadınlığın zaferi" olarak görüp, kendilerine de pay çıkarıyorlar..

Havayı algılar algılamaz Duygu'ya sarıldım.. "Birgün başaracağına inanıyordum.." dedim.. Gözleri dolu dolu oldu.. "Hepsini ben yaptım valla.." karşılığını verdi..

Bir iki iltifat, tatlı sözden sonra masaya oturduk..

Dikkatimi ilk çeken şey yemek takımı oldu.. Kadının evinde kullandığı bu şeye yemek takımı demek zor.. Daha çok, piyasada satılan tabaklardan oluşma "İstanbul karması" diyebiliriz..

Çünkü sofraya sekiz tabak koymuş, bir tanesi diğerine benzemiyor.. Kimi sarı, kimi beyaz, kimi mavi konturlu, kiminin ortası çiçekli..

Sanki evine yemek takımı alırken karar verememiş, denemek üzere her takımdan bir numune almış..

Hem salata hem dekor..

Evet sofranın havası buydu.. Seçkin bir yazarın daveti için hazırlanmış sofradan çok bir kreş sofrasına benziyordu..

Birbirimizin gözüne bakıp "olabilir" dedik.. Belki de kadınların tek tip yemek takımı kullandıklarını henüz bilmiyordu.. O yüzden lafı uzatmayıp yemeğe dair ayrıntılara geçiyorum..

Salata kabı olarak kullandığı çiçek saksısını sofranın ortasına yerleştirmiş.. Daha servis yapılmadan önce pisboğazlığım tuttu, çatalımı içindeki yeşilliğe daldırıp bir sap aldım, ağzıma attım..

Zeytinyağı yok.. Tuz ve baharat yok.. Limon yok.. Üstelik salata kabı olarak kullanılan nesne çiçek saksısı.. Aklınıza ne gelir? İçimden "Eyvah!" çekerken "Masa dekoruna salata niyetine saldırdığımı" düşündüm..

Tam özür dileyecektim ki aynı saksıya bir çatal da Uğur salladı, lokmayı çiğner çiğnemez "Yaaa kızım bu salataya birşey koymamışsın.." diye itiraz etti..

Duygu tınmadı bile.. Nazlı nazlı "Unutmuşum.." cevabını verdi.. Sesinin tonunda "Bu kadarcık kusur.." havası vardı.. Salatayı ıslah için yerinden kıpırdatmaya da niyeti yoktu..

Allah razı olsun kızlardan.. Onlar hallettiler..

***
Birinci yemek kuru fasulyeli birşeydi.. Nasıl ki "Kadının adı yoksa" ev sahibesinin kendi icadı olan bu yemeğin de adı yoktu.. Ali Kırgız illa ki yemeğin adını bilecek..

- "Bu ne fasulyesi?" diye sordu.. Duygu anlamadı, boş boş baktı..

Ali bu kez sorusunu "Fasulye hangi yörenin?" diye değiştirdi.. Duygu cevap verdi: "Migros yöresinin.."

Hani lafın bittiği yerler vardır.. Bu cevap da öyleydi işte.. Artık önümüze koyduklarını sorgulamadık..

"Meçhul fasulye" yemeğinin yanına bir de fasulye pilakisi vardı.. Daha doğrusu fasulye ile yeşil soğan arasında arbede çıkmış.. Duygu da ölenleri, yaralananları toplayıp bir kapta barıştırmış..

Aklına nereden estiyse yanına da "pilavlı şehriye" yapmış..

Aslında "şehriyeli pilav" yapmak istemiş ancak malzemenin oranını tutturamamış.. Bir fincan pirincin üzerine bir paket şehriye dökünce böyle olmuş..

Yine bozuntuya vermedik..

Bizim "fasulye hasreti çektiğimizi" mi düşünüyordu ne? Sofraya bir kap da zeytinyağlı kuru fasulye çıkardı..

Son olarak da tatlıyı getirdi.. Üzerine şerbet dökülmüş kek şeklindeki tatlıya mutlaka bir isim vermek icap ediyorsa "fasulyesiz revani" diyebiliriz..

Yemek bittiğinde kışlık azotumuzu yüklenmiş, azot ihracatı düşünülse ticareti patlatma noktasına gelmiştik.. Evden ayrılırken Duygu'ya en samimi hislerimle teşekkür ettim, hatta;

- "Bir sonraki Geleneksel Duygu Asena Fasulye Festivaline de katılacağım.." diye söz verdim..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır