kapat
11.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Geleceğini savunmak ayıp mı?

Ben artık Türkiye'nin kendisine karşı uluslararası boyutta yapılan faaliyetlere, antipropagandalara karşı çıkabileceğine inanmıyorum. Böylesine birlikten uzak, her kafadan başka ses çıkan, en ciddi konularını bile ciddiyetten uzak tartışan, kendi içinde kavgalı bir toplum hiçbir konuda başarılı olamaz.

Birimiz milliyetçiliği bir suç gibi gösterirken, diğeri Charles Aznavour gibi ezeli ve ebedi bir Türk düşmanını övüyor, bir başkası liberal veya aydın görünmek adına Ararat filmindeki Türk düşmanlığını bile sanat kılıfına sokarak karşı çıkan Türkler'i (espriyle karışık) dar kafalılık veya geri zekalılıkla suçluyor..

Karşısında çelik gibi duran, birbirine ağ gibi kenetlenmiş ve yıllar boyu canını dişine takarak yazarıyla, sanatçısıyla davasına hizmet etmiş binlerce kişilik gruplara karşı böylesine birlikten uzak bir toplum ne yapabilir?

Biz kaçalım, yabancılar savunsun!

"Aznavour ve Türk düşmanlığı" başlıklı, 16 Şubat 2001 tarihli yazımda yıllardır Paris'te yaşayan ve Ermeni olayları konusunda araştırmalar yapan Sabah temsilcisi Nurdan Bernard'ın ağzından Aznavour'u ve Türkiye lehine çalışan Fransız yazarları anlatmışım.

Nurdan şunları söylemiş;
"Aznavour yaşamı boyunca bu devaya çalıştı, hiçbir şey onu yolundan döndüremez. Var olan 26 bin aleyhte kitaba ek olarak bu Türkiye'ye son darbe olacaktır ve Aznavour da bu hançeri saplamaktan zevk duyacaktır.."

Fransız yazar Alain Dugrand, ünlü siyaset yazarı Gilles Perrault ve Ermeni asıllı Jean Keheyan'ın Türkiye'ye destek veren çalışmalarının da anında Ermeni tepkisiyle karşılaştığını belirtmiş..

Yabancı yazarlar ve tarihçiler bize haksızlık yapıldığına inanıp destek verirken, biz neden kendi elimizle yapılan ve kendi devlet kurumumuzda gösterilen bir filmdeki gereksiz senaryo değişikliğine karşı çıkmayacak mışız?

Bugüne kadar "Türk filmi" diye uluslararası festivallere, yabancı sinemalara gönderilen rezalet filmler yetmiyormuş gibi, siyasi açıdan da zarar verecek gelişmelere sessiz kalacak mışız?

Pazar gecesi ATV'de Ceviz Kabuğu'nda "Salkım Hanım..." filminin senaristleri, karşı görüşü savunan herkesin sözünü gayet saldırgan şekilde keserek, küçümseyerek haklılıklarını savunuyorlardı.

Söyledikleri şuydu özet olarak;

"Totaliter bir bakış. Milliyetçilikle örtüşen bir bakış.."

So whattt!
"Tarihi gerçeklerde tahrifat yapıldığı"nı RTÜK'ün açıkça ilân ettiği "Özel kanalda gösterilse kapatırız" dediği, izleyen herkesin Türkiye'ye manevi zarar vereceğine emin olduğu bir değişikliğe karşı çıkılıyorsa ve bu çıkış milliyetçilikle örtüşüyorsa bunda yanlış ne var? Milliyetçilik de din gibi, siyasi bir partinin tekeline mi bırakılacak?.. (Burada küreselleşmeye, liberalizme falan karşı çıkan körü körüne bir milliyetçilikten söz edilmiyor.)

Programda tekrarlanan bir söz de şu; "Senaryoda yanlış var deniyor. Yanlış senaryo olmaz. Kime göre yanlış?" Cevabı şöyle olmalı; Evet, bize göre yanlış, size göre doğru olabilir ama bir de "Türkiye için yanlış"lar var. Bu öyle bir yanlış. Ve gerçek bir vatandaş bunu yapmaz!

Geniş açıdan bakıldığında Ermeni, Yunanlı ve Kürt grupların Avrupa ve ABD'de uzun yıllardır birlikte çalıştıklarını görürüz. İşte böyle yanlışlarla, onlara bir destek de bizden gidiyor.

Aynı ekip şimdi de 6-7 Eylül olaylarını anlatan bir senaryo hazırlayacakmış. Varlık Vergisi gibi, 6-7 Eylül olayları gibi savaş şartları ve olağandışı durumlarda ve (ikincisinde) tahriklerle oluşan olayları tam da şu sırada (bunu açıklamayayım artık, şartları siz hatırlayın) arka arkaya gündeme getirmek hangi anlayış adına takdir edilebilir?

Türkiye içerde ve dışarda yaşadığı zor dönemi atlattıktan sonra isteyen istediği filmi çeker. Tabii Türkleri barbar gibi gösteren Ermeni davasına yardımcı olan senaryo değişiklikleri yapmayarak!

Şu anda bu tartışmaların reklâm açısından birilerine önemli getirisi var, onun dışında ülke için ise sadece götürüsü..

Ama ne yazık ki bizde kişisel çıkarlar toplumsal çıkarların her zaman önünde gidiyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır