kapat
11.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Jinekolojik ağrılar kader değil!

Kasık ve bel ağrısı kadınların doktora başvurmalarına neden olan en önemli yakınmaların başında geliyor. Ferti-Jin Kadın Sağlığı Merkezi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Taşdemir bu sorunun kadınların günlük yaşamlarını, çalışma düzenlerini ve cinsel yaşamlarını etkilediğini belirterek tedavi için gecikilmemesi gerektiğini vurguluyor...
Kadın sağlığı alanında en sık karşılaşılan sorunlardan biri de jinekolojik ağrılar... Hemen hemen her kadının çeşitli sebeplerle yaşadığı bu durum aslında kader değil. Jinekolojik muayene ve gerekli tetkikler sonucunda belirlenen soruna yönelik uygulanan tedavi jinekolojik ağrılara son veriyor. Öyle ki; aylardır cinsel hayatınızı kabusa çeviren ağrılar bazen basit bir ilaç tedavisiyle kısa sürede düzelebiliyor...

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Taşdemir "Tedavi açısından ağrının başlama şekli, niteliği, şiddeti, yeri ve yayılma durumu önemlidir" diyerek bu sorunun sebeplerini şöyle özetliyor:

* Üreme organlarının iltihabi hastalıkları: Pelvik enflamatuvar

hastalık olarak adlandırılan bu durumda, vajendeki enfeksiyon rahim ağzı, rahim, üreme kanalları, yumurtalıklar ve karın içindeki diğer organlara yayılır. Ağrı ile birlikte ateş, üşüme ve titreme gibi şikayetler de olabilir. Üreme organları üzerinde kalıcı bir hasar olmaması için erken teşhis ve uygun antibiyotik tedavisi gereklidir.

* Yumurtalık kistleri: Yumurtalıklarda basit folikül kistleri, çikolata kistleri (endometriozis kisti) yanı sıra kanser başlangıcı veya kötü huylu yumurtalık kistleri de görülebilir. Yumurtalık kistleri çoğunlukla çevre organlara bası yaparak veya nadiren yumurtalığın kendi etrafında kıvrılıp dönmesine sebep olarak ağrıya yol açar. Basit yumurtalık kistleri klinik takip ve ilaç tedavisi ile çoğunlukla tedavi edilebilirler. Nadiren cerrahi müdahale gerekebilir. Diğer tip kistlerde çoğunlukla cerrahi müdahale ve sonrasında ilaç tedavisi gerekir.

* Dış gebelik: Gebeliğin anne rahmi dışında oluştuğu duruma denir.

Dış gebelik çoğunlukla kanallarda, nadiren rahim ağzı veya karın içinde görülür. Büyüyen gebelik kesesi bulunduğu organın sınırlarını zorlar ve ağrıya neden olur. Gebelik ilerlediğinde bulunduğu organın yırtılmasına ve karın içine kanamaya yol açar. Vakit kaybedilmeden cerrahi olarak tedavi edilmelidir.

* Endometriozis: Rahim içi dokusunun rahim dışında bulunmasıdır. Her adetle beraber bu dokulardan karın içine kanamalar olur. Karın zarının etkilenmesi ve oluşan yapışıklıklar adet ağrısı şeklinde ağrılara sebep olur. Ağrı yakınması olan hastaların yüzde 20 Ğ 40'ında endometriozis saptanmıştır. Rahim bağları üzerindeki lezyonlar adetlerde şiddetli ağrılara neden olurken yumurtalıklar üzerindeki odaklar her adet ile yumurtalık içine kanayarak çikolata kisti olarak bilinen kistleri oluşturur. Karın zarları üzerinde yer alan endometrioz odakları ise yapışıklıklara neden olarak üreme organlarının hareketlerini kısıtlar ve ağrılara neden olur.

Endometriozisin kesin tanı ve tedavisi laparoskopik (kansız, bıçaksız tanı ve ameliyat yöntemi) olarak konur. Laparoskopik olarak yapılan cerrahi girişimlerle yapışıklıklar açılır, yumurtalıklardaki kistler alınır ve aktif odaklar koter ve lazer yardımıyla ortadan kaldırılabilir.

* Yapışıklıklar: Organların hareketlerini kısıtlayan kalın ve sert yapışıklıklar ağrıya neden olur. Bu yapışıklıklar genital enfeksiyonlardan kaynaklanabileceği gibi, endometriozis sonucu da ortaya çıkabilir. Cerrahi müdahale ile yapışıklıkların giderilmesi gerekebilir.

* Rahmin pozisyon bozuklukları: Kadınların yüzde 20'sinde rahim geriye dönüktür. Rahmin ileri derecede dönük olduğu durumlarda kan akımı bozulur ve ağrı görülür. Endometriozis veya diğer nedenlerle meydana gelen yapışıklıklar ve tümörler rahimde pozisyon değişikliklerine ve ağrıya neden olur. İlaç tedavisi ile ağrının giderilemediği durumlarda rahim pozisyonunu düzeltmek için cerrahi girişim gerekebilir.

* Zor doğumlar: Uzamış ve zor doğumlar sırasında rahim bağlarında yırtıklar oluşur, bu yırtıklar tam iyileşemediğinden ileride ağrıya neden olur.

Cinsel ilişki sırasında ağrı: Organik veya psikolojik nedenli olabilir. Organik nedenler; endometriozis, vajendeki yaralar ve çok ayıda doğuma bağlı üreme organlarının bağlarındaki yırtılmalardır. Psikolojik nedenli ağrılar belli bir yerleşim göstermeyen künt ağrılardır. Hastaya detaylı bir inceleme yapıldıktan sonra hiçbir organik neden bulunamazsa ağrının psikolojik olabileceği düşünülür. Ayrıca rahim içi araç da (spiral) zaman zaman hareket ederek ağrıya neden olabilir. Bu ağrı kramp şeklinde veya batıcı niteliktedir.

Cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olan problemlerden biri de östrojen (kadınlık hormonu) eksikliğidir. Vajinal dokuların sağlığını devam ettirebilmesi için östrojen gereklidir. Östrojen azaldığında vajina duvarını kaplayan dokular incelir, hassaslaşır ve elastikiyetini kaybeder. Cinsel ilişki sırasında gerilemeyen vajina tahriş olur ve ağrı hissedilir. Cinsel ilişki sırasında vajinal salgıların yeterli miktarda olmaması da ağrı ve hassasiyete neden olur. Enfeksiyonlar, hormonal değişiklikler ve menopoz bu duruma yol açabilir. Vajinal kasların istemsiz kasılması sonucu ortaya çıkan vajinismus da cinsel ilişkide ağrıya neden olur.

Yeni bir tedavi şekli: LUNA
Her sağlık sorununda olduğu gibi jinekolojik ağrılarda da sebebe yönelik tedavi uygulanıyor.

Peki sorunun kaynağına nasıl ulaşılıyor?

Op. Dr. Murat Taşdemir öncelikle ağrının başlama şekli, niteliği, şiddeti, yeri ve yayılma durumu hakkında hastadan bilgi aldıklarını ardından jinekolojik muayene, ultrason ve laparoskopi ile ağrının nedenini teşhis etmeye çalıştıklarını belirtiyor. Laparoskopi ile karın içerisindeki yapışıklıklar giderilebiliyor ve endometriozis tedavi edilebiliyor. Ağrı tedavisinde hastalara psikolojik destek de faydalı olabiliyor.

Ağrının klasik tedavilerle giderilemediği durumlarda başvurulan yeni bir ameliyat türü de var. Dr. Taşdemir LUNA olarak adlandırılan bu yöntemi şöyle açıklıyor: "Rahme uzanan sinirlerin duyarsız hale getirildiği ve laparoskopik uterin nerve ablation (LUNA) diye adlandırılan bu ameliyat, ilaç tedavisine ve klasik cerrahi girişimlere cevap vermeyen durumlarda kesin çözüm olabiliyor.

Göbekten optik bir cihazla girilerek gerçekleştirilen operasyondavarsa diğer jinekolojik sorunlar da görülerek aynı operasyonda giderilebiliyor. Yarım saat kadar süren bu işlem sonrasında hasta aynı gün evine gidebiliyor."

Tekrarlayan düşüklerde yeni tedaviler yüz güldürüyor!
Bağışıklık sistemindeki sorunlar tekrarlayan düşüklerin önemli sebeplerinden birini oluşturuyor. Ferti-Jin Kadın Sağlığı Merkezi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Taşdemir, gebelikleri birbiri ardına düşükle sonlanan kadınların anne olabilmeleri için uygulanan aşı tedavisinin başarılı sonuçlar verdiğini belirtiyor.

Anne adayının gebeliğin 20.haftasından önce, bebek henüz 500 grama ulaşmadan yaşadığı iki veya daha çok sayıda düşük "tekrarlayan düşükler" olarak adlandırılıyor. Son yıllarda üreme sağlığı ve immünoloji (bağışıklık bilimi) alanında kaydedilen gelişmeler, tekrarlayan düşük vakalarında bağışıklık sisteminin önemli rol oynadığına işaret ediyor.

Tekrarlayan düşüklere karşı uygulanan aşı tedavisini Türkiye'de ilk kez ekibiyle birlikte gerçekleştiren Op. Dr. Murat Taşdemir konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: "Anatomik, hormonal ve genetik nedenlere, enfeksiyonlara, çevresel faktörlere bağlı olmayan düşükler 'nedeni izah edilemeyen düşükler' olarak tanımlanıyordu. Ancak son yıllardaki gelişmeler bu düşüklerin yüzde 80'inin bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı olabileceğini ve bu vakaların birçoğunun yeni tedavi yöntemleriyle önlenebileceğini gösteriyor."

Dr. Taşdemir bağışıklık sisteminden kaynaklanan düşükleri şöyle açıklıyor: "İnsan vücudu yabancı maddeleri reddeder. Oluşan

embriyodaki özelliklerin yarısı anneden yarısı babadan geldiği için embriyo da anneye yabancıdır. Gelişen embriyo trofoblast adı verilen hücreler ile rahmin iç tabakasına tutunur ve beslenir. Bu sırada annenin vücudunda bu hücrelere karşı antikorlar oluşur. Normal gebeliklerde, oluşan bu antikorlar maskelenir ve baskılanarak embriyoya zarar vermez. Bu baskılamayı, bloke edici antikorlar gerçekleştirir. Cinsel ilişki sırasında erkeğin spermi ile temas eden kadınlarda spermin içerdiği yabancı proteinlere karşı antikorlar oluşur. İşte oluşan bu antikorlar bloke edici antikorlardır. Bunlar gebelik sırasında embriyoya karşı oluşan zararlı antikorları baskılayarak gebeliğin devam etmesini sağlar. Bazı çiftlerde eşlerin immünolojik (bağışıklık sistemi) yapısı çok benzer olduğu için bloke edici antikorlar oluşmaz ve düşükler yaşanabilir."

Bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı düşükler nasıl tedavi ediliyor?
Annenin bebeğe ve plasentaya (bebeğin eşine) ait dokulara karşı gösterdiği anormal cevap sonucu gerçekleşen düşüklerde immunoterapi uygulanıyor. Bu tedavi ile amaçlanan; anne adayında gelişen bebeği koruyabilmek için gereken bağışıklık sistemi cevabının oluşturulması.

İmmunoterapi aktif veya pasif yolla sağlanabiliyor.

Aktif immunoterapi (Aktif aşılama): Baba adayından alınan kandan ayrıştırılan lenfosit adı verilen hücreler anneye verilerek bloke edici faktörlerin oluşması sağlanıyor. Bu tedavi ile birçok kadının sağlıklı çocuk sahibi olabildiğine değinen Dr. Taşdemir, canlı doğum olasılığının artmasının yanında bu tedavi sonrası elde edilen gebeliklerde büyüme geriliği, erken doğum ve anomali riskinin de azaldığını belirtiyor. Bu aşının başarısı annede bloke edici faktörlerin oluşabilmesine bağlı. Hastaların yüzde 75'inde bu faktörlerin oluştuğu tespit edilmiş.

Pasif immunoterapi (Pasif aşılama): Intravenoz immunglobulin uygulaması (damar içine immunglobulin verilmesi) ile yapılıyor.

Genellikle gebelik öncesinde başlanan tedaviye ayda bir kez olmak üzere gebeliğin 28. haftasına kadar devam ediliyor.

Heparin ve bebek aspirini de özellikle pıhtılaşmaya engel olarak düşüğe yol açan bağışıklık sistemi bozukluklarının tedavisinde

kullanılabiliyor.

Altı düşüğün ardından lenfosit aşısıyla gelen bebek...
Ülkü Ğ Ruhi Oransoy çiftinin 6 yıllık evliliğinde tam 6 kez yaşanan düşükler hayatlarını adeta kabusa çevirmiş... "Artık yeniden hamile kaldığıma sevinemiyordum bile" diyor Ülkü Oransoy, "Çünkü her hamileliğim yedinci hafta civarında son buluyordu. Ve gittiğimiz uzmanlar bize yapacak bir şeyin olmadığını söylüyorlardı..."

Bir yayın organından düşüğün kader olmadığını okuyarak bağışıklık sistemine bağlı tekrarlayan düşüklerde lenfosit aşısı tedavisini ekibiyle birlikte Türkiye'de ilk kez uygulayan Op. Dr. Murat Taşdemir'e ulaşan çift bugün son derece sağlıklı bir erkek bebek sahibi. Bebeklerine doktorları Murat Bey'in adını veren Oransoy çifti, tekrarlayan düşük sebebiyle sıkıntı yaşayan ailelere ümitlerini kaybetmemeleri mesajını gönderiyor. Sürekli hamile kalmanın ve düşük yapmanın kişiyi bedensel ve ruhsal olarak son derece yıprattığına değinen Ülkü Oransoy "Artık anne baba olamayacağımızı düşündüğümüz zamanlar çok oldu ama lenfosit aşısı tedavisine ulaşana kadar mücadele verdik. Tıp her geçen gün ilerliyor ve yenilikleri takip eden uzmana ulaşmak çok önemli. Daha önce birçok doktora gittik ama hiçbiri bize hamile kalmadan önce bir tedavi uygulanabileceğinden bahsetmedi" diyor.

Op. Dr. Murat Taşdemir; lenfosit aşısının sadece tekrarlayan düşük tedavisinde değil, sebebi belirlenemeyen kısırlık vakalarında da başarıyla uygulandığını belirtiyor.

"Tekrarlayan düşük tedavisindeki son gelişmeler" seminerine davetlisiniz...
Gebelikleri her seferinde düşükle sonlanan kadınların anne olabilmeleri için başarıyla uygulanan modern tıbbi yöntemler Ferti-Jin Kadın Sağlığı Merkezi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Taşdemir'in konuşmacı olarak katılacağı Kadın Sağlığı Günleri"nde ele alınacak. Mecidiyeköy'deki Profilo Kültür Merkezi'nde 26 Aralık 2001 tarihinde 12.00 Ğ 13.30 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan toplantıya arzu eden herkes ücretsiz olarak katılabilir. Toplantı bitiminde konuyla ilgili sorular Dr. Murat Taşdemir tarafından yanıtlanacak ve katılımcılara bu konuda detaylı bilgiler içeren kitapçıklar hediye edilecektir.

Sorular Ğ Yanıtlar
- İlk gebeliğim düşükle sonlandı. Tekrar düşük olmaması için ne yapmalıyım?

Gebeliklerin yüzde 20'si düşükle sonlanır. Gebeliğin ilk döneminde görülen düşükler genellikle genetik bozukluklara bağlı olur ve bunların önlenmesi mümkün değildir. Ayrıca bazı enfeksiyonlar, progesteron adı verilen hormonun eksikliği ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar da düşüklere neden olabilir. Önceki gebeliği düşükle sonlanan kişilere gerekli incelemeler yapılmalı ve bu gebeler gebelikleri süresince doktor kontrolü altında olmalıdır.

- Az miktarda lekelenmem (vajinal kanamam) oldu, acaba düşük mü yapıyorum?

Gebe kadınların hemen hemen yarısında gebeliğin il erekli hormon tetkikleri ve ultrason incelemesi ile kanamanın nedeni ve gebeliğin devam edip etmediği anlaşılır.

- Düşüğün bulguları nelerdir?

Vajinal kanama ve takiben kasıklardaki kramplar düşük habercisi olabilir. Uzun süren kanama ve kramplar çoğunlukla düşükle sonlanır. Bu bulgular saptandığında hemen doktorunuza başvurmanız gerekir. İstirahat ve doktorunuzun önereceği ilaçlar düşüğü önleyebilir.

- Kan grubum Rh negatif, bu bir problem yaratır mı?

Kan grubu Rh negatif olan kadın kan grubu Rh pozitif olan bir erkek ile evliyse ve Rh pozitif bir bebek taşıyorsa, kan uyuşmazlığı görülebilir. Kan grubu Rh negatif olan bir gebenin kan dolaşımına Rh pozitif kan (bebeğin kanı) karışırsa bağışıklık sistemi uyarılır ve oluşan antikorlar plasentaya geçer. Varolan gebelikte veya sonraki gebeliklerde bebeğe zarar verir. Bu durumun engellenmesi için gebelere 28. haftada RhoGAM adı verilen immünglobulin preparatı uygulanır. Düşüklerde de sonraki gebeliklerin sağlıklı olabilmesi için RhoGAM uygulanmalıdır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır