kapat
11.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Çığlıklarını duyan olmadı

Pancar Ailesi, daha iyi yaşamak için İngiltere'ye gidecekti. Bindikleri Belçika-İngiltere hattındaki konteyner başka limana yollanınca 4.5 gün dışarı çıkamadılar. Hasan Pancar ve 2 çocuğu dayanamadı...
Tam yedi yıl önce; konu komşuya ve akrabalarına veda edip ayrılmışlardı Kahramanmaraş'ın Pazarcık İlçesi'ne bağlı Karaçay Köyü'nden. Hasan 35, eşi Kadriye 33'ündeydi. Yepyeni bir yaşam kurabilirlerdi çocukları 3 yaşındaki Zeliha ve 8 yaşındaki Hasan için...

İlk durakları İstanbul'du. Hasan hemen iş bulmuştu; bir fabrikaya şoför olarak girdi. Kadriye de bir konfeksiyon atölyesinde haftalıkla çalışmaya başlamıştı. İyi kötü idare ediyorlardı, ta ki tüm ülkenin ekonomik yapısını sarsan o ekonomik krize kadar. Önce Hasan'ın çalıştığı fabrika iflas etti. Üç ay önce tazminatsız, parasız pulsuz kapıda buldu kendini. Bir ay bile geçmemişti ki Kadriye de eline sıkıştırılmış birkaç yüz milyon lira ile evine döndü. O da işten çıkarılmıştı.

TEK DÜŞLERİ İNGİLTERE'YDİ
Yaklaşık iki ay iş bulmaya çalıştılar. Kahramanmaraş'ta devrettikleri bakkal dükkanından kalan birkaç kuruş ve Kadriye'nin tazminatı ile geçinmeye çalıştılar. Bıçak kemiğe dayandığında, Hasan 'umut yolculuğu'nda karar kıldı. İngiltere'ye gitmeye karar verdiler. Tanıdıkları iş bulurdu onlara. Ancak İngiltere'ye gitmek zordu, bu yüzden dolaylı bir yol izlediler.

Önce pasaportlar çıkarıldı. Sonra Hasan'ın İsviçre'deki halasından kendilerine davet göndermesini istediler. Davetiye geldiğinde tüm eşyaları satıp, toplayabildikleri parayla yola çıktılar. İsviçre'de bir süre kalıp Fransa'ya geçtiler. Yolculuğun en kolay etabı Fransa'dan Belçika'ya gidişleriydi.

Hiçbir engelle karşılaşmadan Belçika'nın Zeebrugge kentine ulaştılar. Londra'daki akrabalarının ayarladığı insan taciri ile buluşup ayrıntıları konuştular. Diğer kaçaklarla birlikte bir mobilya firmasına ait konteynere saklanacaklardı. Konteyner de İngiltere'ye giden bir gemiye yüklenecek, yedi saat sonra İngiltere'ye varacaklardı. Yanlarına her ihtimale karşı bir günlük yiyecek alıp insan tacirin peşine takıldılar. Kendilerini yeni yaşama kavuşturacak konteynerin içine saklandılar. 9 kişi daha vardı. Konteyner büyük bir gürültüyle gemi güvertesinde yerleştiğinde rahat nefes aldılar.

İNGİLTERE 2 GÜN MÜ SÜRER!
Farkında değillerdi daha... Konteyner yanlış gemiye yüklenmişti ya da insan taciri bile bile onları yanlış konteynere bindirmişti. Gemi İngiltere'ye değil, İrlanda'ya doğru yol alıyordu. Bu nedenle yolculuk yedi saat değil iki gün sürdü. 4 Aralık'ta Belçika'dan hareket eden gemi, konteynerin içinde bitkin düşmüş yolcularıyla birlikte 6 Aralık'ta İrlanda'nın Waterford Limanı'na vardı. Limana indirildiklerini anlayınca bağırdılar ama seslerini kimse duymadı.

Konteynerin üzerindeki notlarda Waterford'dan da Wexford'a gönderileceği belirtiliyordu. Ama bir görevlinin dalgınlığı kaçakları taşıyan konteyner yerine ona benzeyen bir başka konteynerin alınmasına neden oldu. Böylece sekiz kişinin ölümüyle sonuçlanan o son 36 saate girildi. Yanlışlık farkedildiğinde konteyner hemen Wexford'a gönderildi ama çok geçti. Wexford Limanı'nda bir görevli konteynerlerin arasında dolaşırken konteynerden yükselen kokuyu duydu. Hemen konteynerin kapısı açıldı. Manzara korkunçtu. Mobilyaların arasına serilmiş örtülerin altından sekiz ceset çıkarıldı; üçü çocuktu. Biri kadın beş kişi ise yarı baygın haldeydi. Kurtarılan beş kişi arasında Kadriye Pancar da vardı. Eşi Hasan ile çocukları ise havasızlıktan ve açlıktan ölmüştü.

Çocukları için gurbet yollarına düştüler...
Karaçay Köyü'nde sessiz bir bekleyiş var şimdi. Hasan ile iki minik yavrusunun cenazeleri bekleniyor. Kadriye ise onlara emanet. Kadriye'nin amcasının oğlu Mustafa Babaoğlu, Pancar Ailesi'nin köyden göçme nedenlerini şöyle anlatıyor: "Bizim ilçede ve köyde yurtdışına gidenlerin sayısı oldukça fazla. Köyde bakkal olan Hasan, göç eden kişilerin sayısı artınca iş yapamaz hale geldi. İlk önce İstanbul'a gitti. Ama ikisinin de çalıştığı işyerleri kapandı. Hasan iyi bir insandı".

Hasan Pancar'ın dayısının oğlu Mustafa Demir ise, "Hasan aslında yalnız başına olsaydı belki de hiç yurtdışına gitmezdi" deyip çocuklarının geleceğini kurtarma endişesinin onu bu gurbet yollarına düşürdüğünü belirtiyor.

SIRRIBERK ASLAN



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır