Bu bir F.Bahçe-Beşiktaş maçı. Bir derbi. O bunu demiş, bu bunu demiş; hikaye bunlar. Sporcular için prestij maçıdır bu. Her Beşiktaşlı futbolcu F.Bahçe maçının önemini bilir. Aynı şekilde her Fenerli de, Beşiktaş'ı yenmenin kıymetinin farkındadır.
Fener, '24 maçlık galibiyet serisi', 'dünya rekoru' laflarıyla falan kendini strese sokuyor. Bir futbolcu sahada ne kadar rahat olursa randımanı o kadar artar. Hiçbir takım yenilmek istemez. Hele kendi sahasında. Ama arka arkaya kazandığı maç sayısı 10 olmuş, 20 olmuş, ne fark eder. Bunu düşünüyorsa Fenerli futbolcu, hata eder.
Fener'in derdi zirvede kalmak, Beşiktaş'ın derdi ise kopmamak. Eğer berabere kalırlarsa, zirveden ikişer puan geriye düşerler. Küme düşmeye oynayan takım beraberlik için çıkabilir sahaya, ama başa oynayanlar bunu düşünmez. Önlem alırlar. Futbolcu gücü ve fiziğiyle bunu sahaya yansıtır.
Beşiktaş'ın Fener'den daha çok koştuğu kesin. Fizik olarak belki daha iyiler. Üstelik, siyah-beyazlıların ileri uçta daha oturaklı, netice alacak oyuncusu var. Ama defansı da Fener'den daha kötü. Daha fazla hata yapıyor.
Fener, iki-üç adamın girişiyle daha çabuklaştı. Topu daha çok kullanıyor. Ama ileride problemi var. Orada top hemen kaybediliyor. Fener'in bir avantajı, kalecisi. Artı mükemmel bir seyircisi var. Bütün hikaye, 11'i nasıl oluşacak. Yine çifte standart uygulanırsa çok şey kaybedilir. Denizli iyileri çıkarıp, prenslerini koymaya kalkarsa Fener zor yola girer.