kapat
02.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Mercedes madalyonu

Yaklaşık dört yıl önceydi... Saatler geceyarısını gösteriyordu... Konya'ya doğru giden İpek Turizm otobüsündeki yolcuların büyük bölümü uykudaydı... Otobüs, Karapınar İlçesi yakınlarında, karşı yönden gelen bir tankerle çarpıştı... Kazanın şiddetiyle boynu kırılan bazı yolcular, hiç uyanamadan yaşama veda ettiler.

Çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu diğer yolcularsa, gözlerini cehenneme açtılar... Otobüs, cayır cayır yanıyordu. Bir anda alev topuna dönen araçtan kurtulmak isteyen gençler, can havliyle kapılara saldırdılar. Ancak tüm güçleriyle yüklenmelerine karşın, kaza anında kilitlenip sıkışan kapıları açmayı başaramadılar...

Gencecik insanların feryatları alevlere karışıp gökyüzüne yükseliyordu.

Kızıllığı gören, yakarışları duyan yöre insanları, yataklarından fırlayıp, kaza yerine koştular. Ne yazık ki olan olmuş, çırpına çırpına yanan 49 gencecik insanın bedeni, çoktan kömür kesilmişti. Acı haberi duyar duymaz olay yerine gelen analar, babalar, bacılar, akrabalar, yakınlarının yanık cesetleri ile karşılaşınca, adeta çılgına dönmüşlerdi. Asker, polis, tüm görevliler, gözyaşları içindeydi.

***
Türkiye'yi derinden sarsan feci kazanın sorumlusu, kısa sürede bulundu. Kamuoyuna yansıyan haberlere göre; otobüsü kullanan Muammer Çiçekyurt, azılı bir trafik canavarıydı. Kullandığı özel otoyla daha önce bir kaza yapmış ve üç kişinin ölümüne sebep olmuştu. Üstelik bir gözü de görmüyordu! Yani canavar, aynı zamanda "kör" bir canavardı!..

Daha beş ay önce üretilen gıcır gıcır otobüsün çıra gibi yanmasının nedenine gelince... Çarpışan tankerde başlayan yangın, otobüse sıçramış ve bir gaz tüpünün de parlamasıyla birlikte, her iki araç, bir anda ateş topu haline gelmişti.

İlk değerlendirmeler ve iddialar böyleydi.

Televizyonların ana haber bültenlerinde döne döne yayınlanan yanmış ceset görüntüleri, seyredenlerin yüreklerini dağlıyordu. Televizyon spikerleri ağız birliği etmişçesine "Kör trafik canavarıyla" ona firmasında iş veren İpek Turizm Şirketi yetkililerini suçluyordu.

Neyseki suçlu bulunmuş ve medyatik linç yapılmıştı. Artık toplumsal vicdan rahatlayabilirdi!..

Linç kampanyasında tek farklı ses, Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Akbay Tugay Gökçe'den gelmişti. Bu bilim adamı, kaza sonrası çıkan yangına, piknik tüpünün değil, çok miktardaki parlayıcı bir maddenin yol açtığını öne sürüyordu. Acaba bu parlayıcı madde ne olabilirdi? Akaryakıt tankeri boş olduğuna göre, otobüsün taşıdığı bir kimyasal madde alev almış olabilir miydi?

Bu sorunun cevabını, Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi verecekti.

Kazada yanan otobüsü üreten Mercedes Firması, hiçbir üretim hatası yapmadıklarını iddia ediyordu. Onlara göre hata, görme özürlü otobüs sürücüsüyle, güvenlik önlemi almadan, adeta serseri bir mayın gibi yola çıkarılan külüstür akaryakıt tankerinde aranmalıydı. Sürücüler, kazadan önce frene basmadıkları gibi, yaklaşık 240 kilometrelik hızla çarpışmayı önlemek için girişimde de bulunmamışlardı. Böylece açığa çıkan büyük enerji, yangına ve ölümlere sebep olmuştu.

Dünya devi Mercedes'in gözlüğüyle bakıldığında bunlar görünüyordu.

***
Madalyonun öbür yüzündeki görüntü ise çok farklıydı. Kazadan sağ olarak kurtulan "kör trafik canavarı"nın çalıştığı İpek Turizm Şirketi'nin sahibi Derviş Binboğa, hakarete uğramayı, hatta dayak yemeyi göze alarak, cenazelerin kalkmasına, mevlitlerin okunmasına yardımcı oldu. Maddi zorluk çeken bazı ailelerin bütçelerine katkıda bulundu. Trafik şehidi "fidan"ların anısına, 32 bin ağaç fidanı diktirdi. Kazadan önce yüzde 80'lerde dolaşan yolcu oranı, bir anda yüzde 5'e düşmüştü. İşleri ve sağlığı giderek kötüleşiyor, varını yoğunu satmak zorunda kalıyordu.

Herşeyin bittiğine inandığı bir gün, kendisine ulaşan bir bilgi, yaşama yeniden dört elle sarılmasını sağladı. Çünkü bu ihbara göre, kaza sonrası çıkan yangına, dolayısıyla yolcuların yanarak ölümlerine, otobüsün yakıt deposundaki bir tasarım hatası sebep olmuştu.

Mücadeleye, otobüsü kullanan sürücünün iddia edildiği gibi kör olmadığını, bir gözünün tam, diğer gözünün de 10 da 6 gördüğünü kanıtlayan resmi raporu alarak başladı. Rapora göre; Muammer Çiçekyurt'un sürücü belgesi almasında hiçbir tıbbi engel yoktu. Mercedes'in raporu ise, tam tersini savunuyordu. Onlara göre sürücü, yüzde 50 görmüyordu.

Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi, yangının sebebini araştırmak için Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden bir bilirkişi heyeti oluşturdu. Bilim adamlarının incelemesi devam ederken, Derviş Binboğa'ya, yurdun çeşitli yörelerinde yanan Mercedes otobüslerle ilgili haberler gelmeye başlamıştı. Binboğa hemen olay yerine koşuyor, yangının çıkış nedenini öğrenmeye çalışıyordu. Kuşkular hep aynı yerde toplanıyordu: Tanıklar, yangınların otobüslerdeki yakıt deposundan kaynaklandığını öne sürüyorlardı.

***
Bilirkişi heyetini oluşturan bilim adamlarının tespitleri de bu doğrultudaydı. Uzmanlar, mahkemeye sundukları raporda, O403 model Mercedes otobüslerin üretiminde hata yapıldığını ve yangının bu nedenle çıktığını, çok net bir şekilde belirttiler.

Karapınar Adliyesi'ndeki dava maratonu, 26 Kasım günü sonuçlandı. Mahkeme, bilirkişilerin isteğine uyarak, şu kararı verdi:

1- Mercedes Benz Türk A.Ş. tarafından üretilen 1995-96-97 ve 98 model, O403 otobüslerin hatalı üretim sonucunda yangına sebebiyet vererek tehlike yarattıklarından, bu marka ve model tüm otobüslerin toplattırılmasına...

2- Bilirkişi raporunda belirtildiği gibi, yakıt deposu etrafında ek güvenlik hücresi oluşturulmasına... Ayrıca yakıt deposuyla yolcu bölümü arasındaki ahşap blok yerine, daha güvenli bir koruma bölümü yapılmasına... Müsadere edilecek otobüslerin bu hatalar giderildikten sonra sahiplerine iade edilmesine... Karar verilmiştir.

Dava dosyası şimdi temyizde... Son sözü yüce Yargıtay söyleyecek. Ancak dikkat ediyorum, Mercedes Benz Türk'ün Direktörler Kurulu Başkanı Dr. Till Becker heryerde konuşarak Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi yargıcına veryansın ediyor. Yargıtay'ın bu kararı bozacağından emin olduğunu söylüyor. Böylece bir bakıma, yargıyı etkilemeye çalışıyor. Ayrıca yatırım kararlarını gözden geçirebileceklerini ima ederek, aba altından sopa gösteriyor.

Otobüste yananlar arasında iki Alman bulunsaydı, acaba Herr Becker, yine aynı konuşmaları yapabilir miydi?

Türkiye'nin paraya, özellikle yabancı yatırımcının parasına çok ihtiyacı var.

Bu nedenle kimsenin "gık"ı çıkmıyor. Herr Becker de sömürge valisi edasıyla, yargıca saldırmaktan çekinmiyor!..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır