Amelie'yi izleyin
Sinema yazarlarının lolipopa benzettikleri Amelie'yi seyrederken geldi aklıma: 20'li yaşlarımızda sinemeya ne çok giderdik! AKM'de, Fransız ve İtalyan kültür merkezlerinde oynayan filmleri kaçırmazdık.
Dilini anlamadığımız, altyazısız fimleri bile izlerdik. Festival'in
müdavimiydik. Emek'ten Atlas'a koştururduk.
Peki son yıllarda niye birçok filmde sıkılıyorum? Neden Robert de Niro, Edward Norton ve Marlon Brando'nun oynadığı Komplo'nun yarısında çıkmak istedim? Bu sorulara birçok cevap bulunabilir. Ancak en baskın olanı, "Ben bu sahneyi görmüştüm" duygusu... Örneğin 'Komplo'da bir sonraki sahnenin nasıl bir olduğunu adım gibi biliyordum. Niro'nun hangi mimiği yapacağını da!
Gençler ise böyle bir kanıksama duygusunu yaşamıyor. Hayatın köşe
bucağını keşfediyorlar filmlerde. Camille Paglia bir keresinde şöyle
demişti: "Feministler, 'Hayır dersem hayır anla' diyorlar. Yanlış!
Her sinemasever bilir ki, duruma göre, 'hayır' bazen 'evet', bazen de
'belki' anlamına gelir..."
Kapışma ve Dövüş Kulübü'den sonra 'Amelie' de iyi geldi. Görmenizi
tavsiye ederek sinema tarihinden çarpıcı sözleri hatırlayalım:
"Sandviç ısmarlarken bile bir senaryoya ihtiyacım var." (Rock Hudson)
"Hollywood'da hiçbir kadın koca bulamaz. Hele kendi kocasını hiç
bulamaz." (Denise Darcel) "Filmcilikte kurallar yoktur; günahlar
vardır sadece. En büyük günah 'sıkıcılık'tır." (Frank Capra) "Film o
kadar kötüydü ki, rafa kaldırmadan önce bazı bölümlerini yeniden
çektiler." (King Vidor)
Benim favorim ise, yönetmen Billy Wilder'ın görüntü yönetmenine
söylediğidir: "Johnny! Şu filmi net çekme de Avrupa'da bir ödül
alalım."
Tuvalet zirvesi
Dünya Tuvalet Zirvesi geçenlerde Singapur'da yapıldı. 17 ülkeden 200
temsilcinin katıldığı toplantılarda; araştırma sonuçları okundu,
öneriler yapıldı. Hayatımızın 3 yılının tuvalette geçtiğini, her 100
kişiden 7'sinin umumi tuvaletleri kullanamadığını ve bu psikolojik
rahatsızlığa paruresis denildiğini öğrendik. İskoç psikolog Dr. Alex
Gardner, açık ofislerde iş arkadaşları tarafından sürekli gözetlenen
çağdaş insan için tuvaletlerin, bir 'stres atma' mekanı haline
geldiğini söyledi. Zirveye katılan iç dekoratörler ise ilginç bir
noktaya dikkat çekti: "İnsanların, en çok ve en yoğun düşündüğü yer
tuvaletlerdir. O halde buraları düşünceyi kamçılayacak biçimde
tasarlamalıyız." Düşünce ile dışkı arasında kurulan bu ilişki, bana
tuvaletten kopup gelen deyimleri çağrıştırdı. Genç kuşağın deyimle
konusundaki cahilliğini düşünerek az kullanılan bir iki tanesini
hatırlatalım:
B..luca bülbülü gibi ötmek: Bet sesiyle, üstelik yüksek perdeden
şarkı söylemek... B..uyla kavga etmek: Çok sinirli ve geçimsiz olmak;
hiç yoktan öfkelenip, kavga çıkarmak için bahane aramak... B..
yemenin Arapçası: Yakışıksızlığın, densizliğin, küstahlığın en büyüğü.
En güzel hediye
Kağıttan uçak yapıp uçurmayı sever misiniz? Peki bunun kitabı
olduğunu biliyor muydunuz? Hem de kim yayınlamış: TÜBİTAK! Richard
Kline'ın yazdığı Katla ve Uçur adlı kitap gerçekten çok eğlenceli.
Kağıt uçak yapmayı neredeyse bilim seviyesine yükselten Kline, hem hobisinin oluşumunu anlatıyor, hem de çok değişik kağıt uçakların nasıl yapılacağını şemalarla gösteriyor. Bitmedi: Kitapla birlikte bir tomar da beyaz kağıt veriliyor! Bitmedi: Son derece ilginç bilgiler var 'Katla ve Uçur'da. Örneğin Amerikan Kitty Hawk uçak gemisinin adı... Meğer uçağı icat edip, 17 Aralık 1003'te havalandıran Wright kardeşler, bu denemeyi Kitty Hawk kumsalında yapmışlar. Bitmedi: Kitabın fiyatı 1 milyon 250 bin lira!
|