Gazeteci yazar - Bekir Hazar.. Konuştukça azar..
Türk medyasına son armağan yine yaratıcı beyin, büyük haber insanı Reha Muhtar'dan geldi.. Gazeteci yazar - Bekir Hazar onun adamıdır ve Fatih'in fedaisi gibi hizmet görmektedir.. Düşmanı ise cümle gazeteci-yazarlardır..
Bizim köşe yazarlarının eşrafına bin kere tembih ettim.. Tembih yetmedi, bazılarını tekdir ettim.. O da yetmedi üç dört tanesinin ense köküne hafiften dokundum.. Söylediğim şuydu:
- "Bu Reha Muhtar ile uğraşmayın.."
Sanki biz öyle söylememişiz, kaşımızı bunun için çatmamışız.. Oturup oturup Reha Muhtar yazısı yazıyorlar.. Dersiniz ki köşelerine kuş konduruyorlar..
***
Yazdıklarının bir faydası olsa yanmayacağım.. Tam tersine.. Zararı oluyor.. Neden derseniz, bir kere Reha Muhtar bu yazılanlara kulak bile asmıyor..
- "Buldukları birkaç kuru bahane, ektikleri kerevizle lahana.." deyip bildiğini okuyor..
O bir haberci.. Üstelik bu ülkenin, belki de kainatın, habere ihtiyaç duymayan tek habercisi.. Programını ilginç hale getirmek için ille de bir yerlerde vukuat çıkmasını beklemez..
İstediği zaman vukuatını kendi yaratır..
Bir küçük örnek..
Bakın diğer habercilere.. Ahaliye ilginç gelebilecek bir haber bulamadıkları zaman ne yapacağını bilemezler.. Üç beş lider demecini, bir iki dernek toplantısını keçi boynuzu gibi kemirip dururlar..
Bunların en babası bizim Ali Kırca idi.. O dahi habersizlikle başa çıkamadı.. Akşam haberlerine çıktığında eline bir aşk kitabı alıyor, gözünü baygın baktırıp, romantik pasajlar okuyordu:
- "Erkek kadının elini tuttu.. Sevgi, dedi.. Bizim sevgimizdir birlikteliğimizi yaşatan.. Lütfen ona sahip çıkalım.."
Buna benzer cümleler işte.. Ne gerilimi var, ne heyecanı.. İnsana şiddete başvurma duygusu vermiyor.. Üstünü başını paralama isteği vermiyor..
Şimdi diyelim ki Kurban Bayramı'nın birinci günü haberi yapıyorsun.. Memleket salhaneye dönmüş.. Yaklaşık beş milyon koyun kesilmiş.. Sen tutup, böyle bir haber yapsan..
- "Nasıl yani?" (Dış ses)
(İç ses cevap veriyor)
Temsil, Ali Kırca bir kurbanlık koç ile gözgöze durmuş, profil veriyor.. Kamera önce Ali Kırca'nın gözlerine zum yapıyor.. Oradan 30 derecelik bir pan yaparak koçun gözleri üzerinde duruyor.. Dışardan Ali Kırca'nın sesi duyuluyor:
- "Beni anlıyorsun değil mi? Kesilecek olman seni ve doğayı sevmediğim anlamına gelmez ama mecburum.. Bu sevginin çaresizliği.. Anla beni.."
- "Meeeeeee!"
- "Sevgili izleyenler, gördüğünüz gibi sevgi ve hoşgörünün aşamayacağı şey yoktur.."
***
Ali Kırca bu kafayla gide gide haber programlarına gözyaşı ve hissiyat kattı.. Seyredenlerde yürek dayanmadığından kanalda reyting kaçağı oldu.. Ama Reha Muhtar bir kurban bayramı haberinin böyle yapılmayacağını bilir..
Aynı kurbanlık koç ile konuşmak için önce kesilmesini bekler.. Hatta olaya atlatma habercilik tadı vermek için belki hayvanın işkembesini de başına geçirip öyle sorar:
- "Kutsal bir amaç uğruna kesilmekten mutlu musun?"
İşte aradaki teknik fark.. Yukarıda söylediğim gibi Reha Muhtar'ın habere ihtiyacı yoktur, rahatça bağırabileceği geniş ve akustik bir alana ihtiyacı vardır.. Bunu bulduğu sürece de reytingini toplar..
Ne var ki bunu köşe yazarı denilen makuleye anlatamadık.. Gidip gidip Reha Muhtar'a bulaştılar..
Reha Muhtar zeki adamdır.. Bunların ek yerini çoktan keşfetmiş.. Baktı ki bunlar tatlı sözden, dostça çekilmiş telefon mesajlarından anlamıyorlar.. Tuttu.. "Bekir Hazar - Gazeteci Yazar" tiplemesini yarattı..
Gazeteci yazar..
Bekir Hazar bizim mesleğin eskilerinden.. Reha Bey'in kuyruğuna "Gazeteci Yazar" sıfatı bağlamasına aldırmayın.. Ne bir köşe yazısı yazmıştır ne de araştırdığı birşeyden kitap çıkarmıştır..
Hep yazı işlerinde çalıştığından yazdığı en kapsamlı eser "Aylık masraf fişi"dir.. Onun da iki okuru vardır.. Biri muhasebededir, diğeri de listeyi onaylayan amiridir..
Araştırmacılığı da arkadaşlarına sık sık "Bu ay ikramiye var mı?" diye sormasından gelir ki hala sonuçlandıramamıştır..
İşte Reha Muhtar böyle bir medya leşkerinden bir medya yıldızı yarattı.. Ben şahsen Gazeteci yazar-Bekir Hazar'ın programlarnı merakla seyrediyorum..
Bir kere insanı heyecanlandırıyor.. Çünkü ekrana bu sıfatla çıktığından beri daha kesintisiz bir cümle kurabildiğini gören olmadı.. Cümleyi tamamlayamıyor ama sesinin titreşimlerine kattığı heyecan, izleyenleri dalga dalga kucaklıyor..
- "Evet.. Evet.. Sevgili seyirciler.. İşte Kabe.. İşte Kabe.. Evet sevgili seyirciler Kabe burada.. İşte seyirciler.. Kabe'yi görüyorsunuz.. Burada Kabe.."
***
Gazeteci yazar-Bekir Hazar'ın son Suudi Arabistan izlenimlerinden rastgele seçilme bu cümle fiil ve tümleç kullanılmadan yapılmış olup; Reha Muhtar'ın habercilikte kullandığı tekniği anlamanız amacıyla seçilmiştir..
İstekli bir muhabirin ses titreşimlerinin reyting toplamada atlatma haber kadar değerli olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır..
Televizyon haberciliğinin fedaisi Gazeteci yazar - Bekir Hazar'ın haber yaparken kullandığı cümlelerin içinde fikir bulunmaması ise tesadüf değil, amiri Reha Muhtar tarafından yapılan yönlendirmenin sonucudur..
Yani bilinçli bir tercihtir..
Özetle Reha Muhtar bu arkadaşı ekrana sürüp sürekli parlatırken kendisine bulaşan köşe yazarı makulesine şu mesajı vermektedir:
- "Sizin köşelerinizde yaptığınızı ben ekranda yaparım.. Lastik gibi uzarım.. Köşe yazarının fiyakasını böyle bozarım.."
Şahsen bu meseleye doğrudan karışıp, Reha Muhtar'ı karşıma alacak değilim.. Ses frekansı açısından ona gücüm yetmez.. Ama rekabet yararlıdır ve ders çıkarmak lazımdır..
O yüzden bizim ATV'ye benzer bir tip yaratmaları için teklifte bulunacağım.. Elimizde İsmail Tosun adlı bir muhabirimiz var.. Onların yapacağı tek şey, kafiye düşürmeden önceki sözcüğü bulmak..
Artık "İzleyene" mi derler, "dinleyene" mi paşa gönülleri bilir.. Bizden hizmet..
|
