kapat
28.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kıbrıs'tan Falkland'a

Amerikalı gazeteci James Reston'un, "Gazetedeki sütun balık gibidir; taze olmalıdır. Yoksa, damakta ne tad bırakır, ne de hazmedilip lezzeti konuşulur" diye çok bilinen bir sözü vardır.

Bu anlamda, sıcağı sıcağına, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, "Kıbrıs peşkeş çekilemez. Rumlar'ı AB'ye alırlarsa, Türkiye'nin ilhak da dahil olmak üzere kullanacağı kozları vardır" sözleri bağlamında birkaç satır yansıtayım...

Bu tarzda bir ilişki ilk değil!

Dünyada bunun başka örnekleri de var...

İngiltere'nin Man Adası ile Kanal Adaları Devleti arasındaki ilişki böyledir... Danimarka'nın Farraoe Adaları Devleti'yle olan ilişkisi de öyle...

Nitekim...

Bu anlaşmanın öncesinde, 1990'ların başında Türkiye'nin, KKTC tarafından kendisine iletilen ve onayını vererek Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne sunduğu bir plan vardı. Bu planın ana hatlarını, aşağıdaki satırlarda sunacağım.

Türkiye'nin Lefkoşa eski Büyükelçisi Ertuğrul Kumcuoğlu'na, bundan bir süre önce "Bu plan hala geçerliliğini koruyor mu?" diye sormuştum... Bundan daha iyi bir planın çıkmadığını söyledi bana...

Kumcuoğlu'yla, sabahın 9.30'undan başlayıp öğlen sonralarına dek sarkan uzun bir söylemişimiz olmuştu...

Yazılması kaydıyla olanları vardı...

Ayrıntısına burada girmiyorum...

Onları "Şimdi Domuzluk Zamanı" isimli kitabımda okuyabilirsiniz...

Yazılmaması kaydı konulanları ise meslek namusum gereği kendimde saklıyorum...

Lefkoşa'da imzalanan ve Ortaklık Konseyi kurulmasını öngören anlaşmanın öncesinde, çözüm için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne sunulan plandan birkaç satır aktarayım...

Hadisenin iyi anlaşılması için bilinmesi şart...

EN İYİ ÇÖZÜM ESKİZİ

FEDERAL MECLİSLER: Millet Meclisi yüzde 70 Rum- yüzde 30 Türk Kıbrıs'lılardan oluşacaktır. Federal Senato'da ise temsil, iki toplum arasında yüzde 50 yüzde 50 bölüşülecektir. Meclisler arasında uyuşmazlık hali için dört kişilik bir komite oluşacaktır.

FEDERAL MAHKEME: Federal Mahkeme Başkanı ve üyeleri, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Senato tarafından seçilirler. Federal Devlet Anayasası'nın uygulanmasını denerler. Diğer alanlarda federe devlet mahkemeleri ve yargı sistemleri geçerlidir.

YÜRÜTME: Federal yürütme Başkan, Başkan Yardımcısı ve hükümetten oluşacaktır. Federal Cumhurbaşkanı ve Federal Başkan Yardımcısı dönüşümlü olarak Türk ve Rumlar'dan seçilecektir. Hükümet, yüzde 50 Türk, yüzde 50 Rum bakanlarla kurulacaktır. Dışişleri Bakanı'yla Cumhurbaşkanı mutlaka ayrı ayrı toplumlardan olacaktır. Bakanların seçimi Cumhurbaşkanı ve yardımcısının birlikte yapacakları bir işlemdir. Federal Cumhurbaşkanı, yardımcısıyla birlikte ya da birbirlerinden ayrı olarak yasalar için veto hakkı kullanabilirler.

DEVLET: İki kesimli, iki federe devlet, "federal devleti" oluşturacaktır. "Federal devlet"in ayrı bir bayrağı olacaktır. Türk ve Rum federe devletleri, ayrıca kendi bayraklarını kullanacaklardır.

"Federal devlet başkanı" dönüşümlü olarak Türk ve Rumlar'dan olacaktır. Türk ve Rum federe devletleri, ayrıca kendi devletlerinin özel onayları gerekmektedir. "Federal devlet" bütçeyi, federal vergileri, Federal Merkez Bankası'nın düzenlenmesini, uluslararası ticaret ve vergi işlerini, vatandaşlık işlerini, federal mahkeme ve federal polis işlerini, federal havaalanını, federal posta ve telekomünikasyon işlerini yapacaktır.

GÜVENLİK: Türkiye ve Yunanistan güvenlik birlikleri eşit sayıda olarak bir süre adada kalacaklardır. Ayrıca, Kuzey Kıbrıs'ta Türk Kıbrıs güçleriyle, Kıbrıs dışı güçlerin... Güneyde ise Kıbrıs Rum güçleriyle Kıbrıs dışı güçlerin toplamının eşit sayıda olması dikkate alınmıştır. Rum ve Türk, Kıbrıs güçlerinin indirilmesi için bir takvim uygulanacaktır. İki taraf da yedek güçler ve milisler bulundurmayacaktır. Türkiye ile Yunanistan ve İngiltere gene garantör devletler olacaktır.

DİL: Resmi dil hem Türkçe, hem Rumca olacaktır. Tatil günleri de her federe devletin kendi dini ve resmi tatil günleriyle Türkiye ve Yunanistan'ın tatil günleri olabilir.

GÖÇ: Üçer yıllık periyodlar öngörülmüş bulunuyor. İlk üç yılın birinci yılında Kuzey Kıbrıs Federe Devleti'ndeki Türk nüfusun yüzde 1'ine tekabül eden miktarda Rum kuzeye gelebilir. İkinci yıl ise hiçbir göç olmaz. Daha sonra başlayan üç yıllık dönemin ilk yılında gene Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin nüfusunun yüzde 1'i kadar Rum güneyden kuzeye gelebilir ve yerleşebilir. İki yıl süreyle Kuzey Kıbrıs güneyden tüm göçlere gene kapalı tutulur. Ve üçüncü yıllık devre başlar.

TOPRAK: Kıbrıs'a üç bölgede toprak düzenlemeleri yapılarak anlaşma aranabilir. Ayrıca, kuzeydeki Türk bölgesiyle, güneydeki Rum Federe Devleti bölgesi arasında ortada bir bölge bulunmaktadır. Burası, aynı zamanda "federal devlet"in bölgesidir. Türklerin topraklarının düzenlenişinde stratejik önemi dolayısıyla nerelerin muhafaza edileceği isim isim sayılmıştır.

KARŞI AĞIRLIKLAR

Ki...

Toprak konusu önemlidir...

Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs arasındaki sınır, ortalama 1509 kilometre kadardır. Şu anda adadaki silahlı kuvvetlerimiz, o sınırı ancak koruyabilecek ve güvenlik dengesini sağlayabilecek miktardadır.

Adadan aldığım izlenim, yeniden asker çekmeye başlamamız halinde, dengenin bozulacağı yönündedir...

Zaten, toprakların yüzde 37'si bizim elimizde...

Denktaş'ın tezi, "Toprak oranının yüzde 30'un mutlaka üstünde olması" yönünde... Her, yüzde 1 oranındaki toprak, Kıbrıs'ta büyük anlam ifade ediyor; çünkü, dikkat edilmezse geriye sadece dağlar ve kayalar kalıyor.

Kumcuoğlu'na göre, Kıbrıs'ta verilecek her taviz, Türkiye'nin yaşadığı coğrafyada varlık sebebinin sorgulanmasına yol açacak...

Ve....

Ankara'nın KKTC'yi arkalaması ile kendisini "Uluslararası platformda zor duruma soktu" diye düşünenler için birkaç satır daha...

Daha önce yazmıştım...

Bir kez daha tekrarlayayım...

İngiltere, 10 bin mil uzağındaki Falkland Adaları'ndan vazgeçmemek için savaşmıştır. Bu adalardaysa, o dönemde yalnızca 1.200 İngiliz balıkçısı yaşıyordu.

Aynı İngiltere, İspanya'nın karnındaki "Gibraltar"dan da vazgeçmemiştir. AB ortağı İspanya'ya sürekli karınağrısı yaşattığı halde, kimse kendisine ses çıkarmamış...

Çıkartamamıştır!

Çünkü, herkes bilmektedir ki, 10 bin mil uzağındaki bir grup ada için savaşan İngiltere, 500 mil ötedeki Cebelitarık Boğazı'nı tutan bir kentten hiçbir şekilde vazgeçmez.

Dünyada İngiltere'nin imajı budur.

Türk milleti, İngiliz milletinden daha aşağı değildir...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Superbahis
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır