Kıbrıs'tan Falkland'a
Amerikalı gazeteci James Reston'un, "Gazetedeki sütun balık gibidir;
taze olmalıdır. Yoksa, damakta ne tad bırakır, ne de hazmedilip
lezzeti konuşulur" diye çok bilinen bir sözü vardır.
Bu anlamda, sıcağı sıcağına, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, "Kıbrıs
peşkeş çekilemez. Rumlar'ı AB'ye alırlarsa, Türkiye'nin ilhak da
dahil olmak üzere kullanacağı kozları vardır" sözleri bağlamında
birkaç satır yansıtayım...
Bu tarzda bir ilişki ilk değil!
Dünyada bunun başka örnekleri de var...
İngiltere'nin Man Adası ile Kanal Adaları Devleti arasındaki ilişki
böyledir... Danimarka'nın Farraoe Adaları Devleti'yle olan ilişkisi
de öyle...
Nitekim...
Bu anlaşmanın öncesinde, 1990'ların başında Türkiye'nin, KKTC
tarafından kendisine iletilen ve onayını vererek Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri'ne sunduğu bir plan vardı. Bu planın ana hatlarını,
aşağıdaki satırlarda sunacağım.
Türkiye'nin Lefkoşa eski Büyükelçisi Ertuğrul Kumcuoğlu'na, bundan
bir süre önce "Bu plan hala geçerliliğini koruyor mu?" diye
sormuştum... Bundan daha iyi bir planın çıkmadığını söyledi bana...
Kumcuoğlu'yla, sabahın 9.30'undan başlayıp öğlen sonralarına dek
sarkan uzun bir söylemişimiz olmuştu...
Yazılması kaydıyla olanları vardı...
Ayrıntısına burada girmiyorum...
Onları "Şimdi Domuzluk Zamanı" isimli kitabımda okuyabilirsiniz...
Yazılmaması kaydı konulanları ise meslek namusum gereği kendimde
saklıyorum...
Lefkoşa'da imzalanan ve Ortaklık Konseyi kurulmasını öngören
anlaşmanın öncesinde, çözüm için Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri'ne sunulan plandan birkaç satır aktarayım...
Hadisenin iyi anlaşılması için bilinmesi şart...
EN İYİ ÇÖZÜM ESKİZİ
FEDERAL MECLİSLER: Millet Meclisi yüzde 70 Rum- yüzde 30 Türk
Kıbrıs'lılardan oluşacaktır. Federal Senato'da ise temsil, iki toplum
arasında yüzde 50 yüzde 50 bölüşülecektir. Meclisler arasında
uyuşmazlık hali için dört kişilik bir komite oluşacaktır.
FEDERAL MAHKEME: Federal Mahkeme Başkanı ve üyeleri, Cumhurbaşkanı ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Senato tarafından seçilirler. Federal
Devlet Anayasası'nın uygulanmasını denerler. Diğer alanlarda federe
devlet mahkemeleri ve yargı sistemleri geçerlidir.
YÜRÜTME: Federal yürütme Başkan, Başkan Yardımcısı ve hükümetten
oluşacaktır. Federal Cumhurbaşkanı ve Federal Başkan Yardımcısı
dönüşümlü olarak Türk ve Rumlar'dan seçilecektir. Hükümet, yüzde 50
Türk, yüzde 50 Rum bakanlarla kurulacaktır. Dışişleri Bakanı'yla
Cumhurbaşkanı mutlaka ayrı ayrı toplumlardan olacaktır. Bakanların
seçimi Cumhurbaşkanı ve yardımcısının birlikte yapacakları bir
işlemdir. Federal Cumhurbaşkanı, yardımcısıyla birlikte ya da
birbirlerinden ayrı olarak yasalar için veto hakkı kullanabilirler.
DEVLET: İki kesimli, iki federe devlet, "federal devleti"
oluşturacaktır. "Federal devlet"in ayrı bir bayrağı olacaktır. Türk
ve Rum federe devletleri, ayrıca kendi bayraklarını kullanacaklardır.
"Federal devlet başkanı" dönüşümlü olarak Türk ve Rumlar'dan
olacaktır. Türk ve Rum federe devletleri, ayrıca kendi devletlerinin
özel onayları gerekmektedir. "Federal devlet" bütçeyi, federal
vergileri, Federal Merkez Bankası'nın düzenlenmesini, uluslararası
ticaret ve vergi işlerini, vatandaşlık işlerini, federal mahkeme ve
federal polis işlerini, federal havaalanını, federal posta ve
telekomünikasyon işlerini yapacaktır.
GÜVENLİK: Türkiye ve Yunanistan güvenlik birlikleri eşit sayıda
olarak bir süre adada kalacaklardır. Ayrıca, Kuzey Kıbrıs'ta Türk
Kıbrıs güçleriyle, Kıbrıs dışı güçlerin... Güneyde ise Kıbrıs Rum
güçleriyle Kıbrıs dışı güçlerin toplamının eşit sayıda olması dikkate
alınmıştır. Rum ve Türk, Kıbrıs güçlerinin indirilmesi için bir
takvim uygulanacaktır. İki taraf da yedek güçler ve milisler
bulundurmayacaktır. Türkiye ile Yunanistan ve İngiltere gene garantör
devletler olacaktır.
DİL: Resmi dil hem Türkçe, hem Rumca olacaktır. Tatil günleri de her
federe devletin kendi dini ve resmi tatil günleriyle Türkiye ve
Yunanistan'ın tatil günleri olabilir.
GÖÇ: Üçer yıllık periyodlar öngörülmüş bulunuyor. İlk üç yılın
birinci yılında Kuzey Kıbrıs Federe Devleti'ndeki Türk nüfusun yüzde
1'ine tekabül eden miktarda Rum kuzeye gelebilir. İkinci yıl ise
hiçbir göç olmaz. Daha sonra başlayan üç yıllık dönemin ilk yılında
gene Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin nüfusunun yüzde 1'i kadar
Rum güneyden kuzeye gelebilir ve yerleşebilir. İki yıl süreyle Kuzey
Kıbrıs güneyden tüm göçlere gene kapalı tutulur. Ve üçüncü yıllık
devre başlar.
TOPRAK: Kıbrıs'a üç bölgede toprak düzenlemeleri yapılarak anlaşma
aranabilir. Ayrıca, kuzeydeki Türk bölgesiyle, güneydeki Rum Federe
Devleti bölgesi arasında ortada bir bölge bulunmaktadır. Burası, aynı
zamanda "federal devlet"in bölgesidir. Türklerin topraklarının
düzenlenişinde stratejik önemi dolayısıyla nerelerin muhafaza
edileceği isim isim sayılmıştır.
KARŞI AĞIRLIKLAR
Ki...
Toprak konusu önemlidir...
Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs arasındaki sınır, ortalama 1509
kilometre kadardır. Şu anda adadaki silahlı kuvvetlerimiz, o sınırı
ancak koruyabilecek ve güvenlik dengesini sağlayabilecek miktardadır.
Adadan aldığım izlenim, yeniden asker çekmeye başlamamız halinde,
dengenin bozulacağı yönündedir...
Zaten, toprakların yüzde 37'si bizim elimizde...
Denktaş'ın tezi, "Toprak oranının yüzde 30'un mutlaka üstünde olması"
yönünde... Her, yüzde 1 oranındaki toprak, Kıbrıs'ta büyük anlam
ifade ediyor; çünkü, dikkat edilmezse geriye sadece dağlar ve kayalar
kalıyor.
Kumcuoğlu'na göre, Kıbrıs'ta verilecek her taviz, Türkiye'nin
yaşadığı coğrafyada varlık sebebinin sorgulanmasına yol açacak...
Ve....
Ankara'nın KKTC'yi arkalaması ile kendisini "Uluslararası platformda
zor duruma soktu" diye düşünenler için birkaç satır daha...
Daha önce yazmıştım...
Bir kez daha tekrarlayayım...
İngiltere, 10 bin mil uzağındaki Falkland Adaları'ndan vazgeçmemek
için savaşmıştır. Bu adalardaysa, o dönemde yalnızca 1.200 İngiliz
balıkçısı yaşıyordu.
Aynı İngiltere, İspanya'nın karnındaki "Gibraltar"dan da
vazgeçmemiştir. AB ortağı İspanya'ya sürekli karınağrısı yaşattığı
halde, kimse kendisine ses çıkarmamış...
Çıkartamamıştır!
Çünkü, herkes bilmektedir ki, 10 bin mil uzağındaki bir grup ada için
savaşan İngiltere, 500 mil ötedeki Cebelitarık Boğazı'nı tutan bir
kentten hiçbir şekilde vazgeçmez.
Dünyada İngiltere'nin imajı budur.
Türk milleti, İngiliz milletinden daha aşağı değildir...
|