kapat
28.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
İletişim, internet, sinema ve kitap...

"Kültür Girişimi"nin 22-24 kasım arasında düzenlediği "Kültürel Açıdan Avrupa Birliği'ne Yaklaşım Sempozyumu"na sinema eleştirmenlerinin duayeni Atilla Dorsay, "İletişim, İnternet, Sinema ve Kitap" üzerine bildirisiyle katıldı.

Dorsay, önce kültürün tanımını yapıyor:

"Yeni bir yüzyılda tüm var olan kültürel etkinliklerin, kültürü üretme ve tüketme biçimlerinin adeta yeniden yapılandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bir yandan çok radikal çağdaş teknolojik gelişmeler yaşanıyor ve Mac Luhan'ın "mesajın biçimi artık mesajın kendisidir" öngörüsünü doğrular biçimde, görselliğe, kişisel araştırmaya ve sayısız bilgi kaynaklarına ulaşmanın çağdaş yöntemleriyle bağlantılı bir bilgi ve kültür tüketme kolaylığı, adeta hovardalığı yaşıyoruz.

Öte yandan, insanların kültüre yaklaşma, onu kullanma ve tüketme alışkanlıklarının önemli ölçüde değişmesiyle bağlantılı olarak kültürün kendisi değişiyor, tanımlaması değişiyor."

İnternetin artık genç kuşaklar başlıca bilgilenme, kültüre ulaşma aracı olduğunun altını çizen Dorsay, daha sonra sözü ilgi alanı sinemaya getirerek şu soruların yanıtlarını aramaya çalışıyor:

Sinema, ünlü tanımlamadaki gibi Yedinci Sanat mı?

Çok önemli bir yatırım ve sermaye alanı mı?

Bir büyük sanayi ve ticaret dalı mı?

Çağın ideolojilerini ve değerlerini dalgalandırmada ve evrensel bir yolculuğa çıkarmada eşsiz bir kitle iletişim alanı mı?

Yoksa sadece, önceki yüzyıllardaki tefrika roman, polisiye öykü, gerilim-fantastik türü anlatılar, pembe romanlar, basındaki çizgi- romanlar gibi şeylerin yerini alan ve insanların hayatın diğer alanlarında, özellikle de çalışma ve ekmeğini kazanma çabalarında edindikleri yorgunluk ve bıkkınlığı iki saat boyunca giderme, unutturma ve insana yeni bir güç ve enerji kazandırma aracı mı?

Bu soruların ışığında sinemanın geleceğini de şöyle özetliyor Dorsay:

"Tüm gelişmelere karşın, kendi adıma salon sinemasının ve kitle halinde film izleme keyfinin varlığını sürdüreceğine inanıyorum.

Ve aynı biçimde, bir filmin, iyi, sağlam ve güçlü bir filmin yine yankılar uyandıracağına, tartışmalar açacağına, kimi zaman insanları ikiye böleceğine inanıyorum.

Sinema bence 21. yüzyılda da içine politik fikirlerden estetik kuramlara, felsefi kavramlardan hümanist mesajlara, modayı yaratan tasarımlardan çeşitli trendleri sirkülasyona koyan görsel alıştırmalara, en yeni bilimsel buluşlardan gelecek üzerine hayallerimize, insanoğlunu yüceltici, süblime edici öğelerden insanoğlunun en ilkel ve ilkel yanlarına seslenen sömürü öğelerine dek çok şeyi birlikte içeren bir geniş alan, bir büyük kitle iletişim, eğlence ve boşalma alanı olarak varlığını yine de sürdürecek...

Filmler bence 21. yüzyılda da insanın hayatın yansımasını bulacağı büyük görsel serüvenler olarak ilgi görmeye devam edecek..."

Ve yine Atilla Dorsay'ın deyişiyle bizlere de yine, ne olursa olsun filmleri izlemek, tartışmak, kimi zaman hayran olup kimi zaman nefret etmek ve bu duygularımızı haykırmak görevi düşecek...

Yarın, gazeteci Mehmet Sucu'nun bildirisiyle "e-Avrupa-Türkiye" ilişkilerini özetlemeye çalışacağım.

BİR KİTAP: HADES DEHŞETİ

Amerika'nın üç farklı yerinde üç kişi "ebola"ya benzer bir virüse yakalanarak ölünce, ABD Askeri Bulaşıcı Hastalıklar Tıbbi Araştırma Enstitüsü devreye girmek zorunda kalır. Enstitünün baş doktoru ve eski bir gizli servis üyesi olan Yarbay Jon Smith, yurt dışında bir konferansta olduğu içinde tıbbi araştırmayı yapmayı nişanlısı ve meslektaşı Dr.Sophia Russel üstlenecektir.

Smith ise ülkesine dönmek üzereyken eski dostu olan bir FBI ajanı tarafından uyarılır ve hem kendisinin hem Amerikan halkının korkunç bir tehlike ile yüz yüze olduğunu öğrenir.

Bunun üzerine SAS komandosu Peter'i, çocukluk arkadaşı otistik Marty'yi ve bir CIA uzmanını yanına Smith, para için dünyayı felakete sürüklemek isteyen bir psikopat ile onun maşası insanlara müthiş bir savaş açacaktır.

Gerilim ve entrikanın ustası Robert Ludlum'un işte bu müthiş "savaş"ı anlattığı romanı "Hades Dehşeti" Epsilon Yayınları arasında çıktı.

Heyecan ve keyifle okunan bir bestseller...

İKİ MISRA

Bir masal meyvası gibi paylaştık
Mehtabı, kırılmış dal uçlarından.

AHMET HAMDİ TANPINAR



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Superbahis
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır