kapat
28.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Sana kötülük gelemez

Peygamber yine aynı şeyi söylüyordu:
- Aşağıda durmak bana daha yakışan bir şeydir.

Eyyub el-Ensâri çok kuvvetli bir kararlılıkla şöyle söyledi:

- Allah'a yemin ederim ki altında senin olduğun bir tavanın üstünde duramam.

Bu ısrar karşısında Resulüllah onu kırmaktan çekinerek isteğini kabul etti. O günden sonra yukarı odada oturmaya başladı.

Eyyub el-Ensâr”, Resulüllah'a yemek götürdüğü zaman o yemek bitinceye kadar bekler, sonra artıklarını alarak hanımı ile beraber yerlerdi. Peygamber'in elinin değdiği bir kaptan yemek yemeyi en büyük şeref sayıyorlardı.

Bir gün Ebâ Eyyub'un hanımı soğan ve sarımsak katarak bir yemek yapmıştı. Ebâ Eyyub yemeği Peygamber'e götürdükten sonra bir ihtiyacı için dışarı çıktı. Döndüğünde hanımının, Peygamber'in yemekten hiç yemediğini söylemesi üzerine hemen korku ile Resulüllah'a gelerek bunun sebebini sordu. Resulüllah, soğan ve sarımsak kokusundan dolayı yemediğini söyleyince Eyyub el-Ensâr” sordu:

- Haram mıdır yâ Resõlüllah?

- Hayır... Lâkin ben mekruh görüyorum. Rabbi ile irtibatta bulunan bir insanım ben. Ama siz yiyiniz, diye karşılık verdi Peygamber.

Bunun üzerine Ebâ Eyyub şöyle dedi:

- Senin çirkin gördüğün şeyi ben de çirkin görürüm yâ Resulüllah.

Ebâ Eyyub, ilminden istifade etmek ve sohbetini kaçırmamak için Resulüllah'ın yanından hiç ayrılmamaya çalışırdı. Bir gün Resulüllah sakalını tararken yere kılların düştüğünü gördü. Hemen onları bir bir topladı. Bunu gören yüce Peygamber ona gülümseyerek şöyle diyordu:

- Sana hiçbir kötülük isabet etmez yâ Ebâ Eyyub.

Daha sonra Resulüllah, ensârı toplayarak onları din kardeşi ilân etti. Bu kardeşliğin öz kardeşlikten daha da yakın bir kardeşlik olduğunu buyurdu. Ebu Bekir ile Zeyd oğlu Hârise'yi, Ömer ile Mâlik oğlu Utbân'ı, Zübeyr ile Selâmi oğlu Seleme'yi kardeş yaptı. Eyyub el-Ensâr” ile de Mus'ab bin Umeyr kardeş olmuştu.

Herkes kardeş ilân ettiği kimseyi evine götürerek kendi imkânlarını onlarla paylaştı. Böylece Mus'ab bin Umeyr de Eyyub el-Ensâr” ile yaşamaya başlamıştı.

Ebâ Eyyub, Mus'ab bin Umeyr'e öz kardeşten daha da yakın bir ilgi gösteriyor, kendisi aç kalsa da yemeğini ona yediriyor, giydiğinden ona da giydiriyordu.

Hz. Muhammed (a.s.) yetim çocuklardan satın aldığı arsaya mescid yapmak için inşaata başlanmasını istedi. Ensâr ve Mekke'den göç eden muhâcirler hep beraber çalışmaya başladılar. Peygamber de onlarla beraber çalışıyor ve kerpiç taşıyordu. Mescid tamamlanıncaya kadar da çalışmasını sürdürdü.

Bir İslam mücahidinin hayatı: EBA EYYóB EL ENSARİ - 13



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Superbahis
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır