1991 seçimlerini çok önemsiyorum.. Çünkü bu seçim.. Özellikle merkez sağ için ölüm kalım savaşı gibiydi..

Bu seçimde ya iktidara gelecek ya da 'tapulu arazisine' bırakın gecekondu diktirmemeyi.. Gökdelen dikilmesine razı olacaktı..

Akıl almaz vaatlerin birbirini izlediği bir seçim dönemine tanık olduk..

Dönemin DYP Genel Başkanı Demirel, iktidara gelirse emeklilik yaşını indireceği sözünü verdi..

İktidara geldi.. Dediğini yaptı.. Emeklilik yaşı 38'e indi..

Ancak SSK verilerine göre ortaya çıkan sonuç korkunçtu..

30 milyon dolar fazla veren kurum bir yıl sonra 661 milyon dolar açık verdi.. Ve bu açık katlanarak günümüze kadar sürdü..

SSK sadece bir örnekti.. Ama çarpıcı bir örnek..

Bir süre önce 9. Cumhurbaşkanı'nın siyasete ısınma turları yaptığına dikkat çekerken 'Demirel önce SSK'nın hesabını vermeli' dedim..

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den kamuoyunun gerçeği bilmesinde yarar vardır diye bir açıklama geldi..

Demirel diyor ki..

"2000 yılının sonunda; 1.297.000'i Emekli Sandığı.. 3.340.000'i SSK.. 1.277.000'i Bağ-Kur olmak üzere 5 milyon 914 bin kişi sosyal güvenlik kuruluşlarından emekli aylığı almıştır.."

5 bin işgünü primi esas alınarak, kadınlara 20, erkeklere 25 senede emeklilik hakkı verildiğine ama zorlama olmadığına dikkat çeken Demirel soruyor..

"Yukarıdaki sayının ne kadarı erken emeklidir, ne kadarı değildir? Sarih bir bilgi yoktur. Bunu açıklamak resmi makamlara düşer. Sanki erken emeklilik kanunu çıkınca, herkes koşup emekli olmuş ve Devlet altından kalkamayacağı yükün altına girmiş gibi bir intiba yaratmak, kamuoyunu yanıltmaktan başka bir şey değildir.. Resmi makamların kamuoyunu yanıltmaktan vazgeçip, açıklığa kavuşturmaları lazımdır"

Araya girmek istiyorum..

Çünkü; 9. Cumhurbaşkanı'nın bu sözleri çok önemli..

Resmi makamları suçluyor.. Yani SSK'yı.. Yani Çalışma Bakanlığı'nı.. Kamuoyunu yanıltmakla suçluyor.. Yaşar Okuyan hemen cevap vermeli.. Yoksa töhmet altında kalır..

Erken emeklilik diye adlandırdığımız kanunun 1969-82 yılları arasında uygulandığını, kimsenin şikâyetçi olmadığını, 1992 yılında eskiye dönüldüğünü belirten Demirel, bunun gerekçesini bakın nasıl açıklıyor..

"Devlet, bir 'mecburi tasfiye' zarureti ile karşı karşıya kalmadan çalışanlara kendi rızası ile emekli olma hakkı tanımıştır. Emekli olanların yerine yenileri alınmayacak. Böylece Devlet kadroları daralacaktır. Ama bu yapılmamıştır.. Esas mesele buradadır."

Demirel önemli bir noktanın daha altını çiziyor.. "Biz" diyor.. "Erken emekliliği devleti küçültmek için yaptık.. Gidenin yerine yenisini almasalardı.. Bugünkü sorunlar olmazdı.."

Peki bu iddianın muhatabı kim? Devlet kadrolarını kim şişirdi?..

Çiller, Yılmaz, Erbakan, Ecevit.. Sorumlu kim?.

Yanıt verirler mi dersiniz..

Demirel emeklilik yaşında eskiye dönüşün gerekçelerini anlatırken işin sosyal boyutuna da dikkat çekiyor..

9. Cumhurbaşkanı diyor ki.. "Genç yaşta aktüeryal hesabına göre emekli olacak kişilerin, Devlette atıl durmaktansa, dışarıda çalışarak kendilerine ve topluma yararlı olmaları düşünülmüştür. Tabii ki bunun mali bir yükü olacaktır. Ama bu yükün, iddia edildiği gibi 65 milyar dolar civarında olması kesinlikle söz konusu değildir.."

1992 yılından 1998 yılına kadar SSK'dan alınan emekli maaşı yükünün 23.4 milyar dolar olduğunu da hatırlatan Demirel; "Bu iddiayı yapanların, ve varsa böyle bir zararı kimin ödediğini, bu hesabı nasıl yaptıklarını açıklamaları, dürüstlüğün gereğidir" diyor.

Bunun da muhatabı Yaşar Okuyan.. Bakalım ne diyecek?.

Nasıl bir hesap çıkaracak..

Açıklamasına sigorta sisteminin işleyebilmesi için 4 çalışana karşı 1 emekli olması gerektiğini hatırlatarak devam eden Demirel bu dengeninf 1974'te 6.96 iken, 1985'te 2.44'e inerek bozulduğunu, 1990'da 2.16'ya düştüğünü 2000'de ise 1.82 olduğuna dikkat çekti..

Demirel'in açıklamasının son bölümü siyasi ağırlıklı..

"Yasalar TBMM tarafından çıkarır. Herhangi bir yasanın ileride sağlayacağı külfetler, daha sonra Meclisler ve hükümetlerin üzerine fatura edilemez. Zira hiçbir bedeli olmayan yasa hemen hemen yoktur. Hükümet Başkanları yasayı tek başlarına çıkarmadıklarına göre, siyasi iktidarları süresince çıkarılan yasalardan tek başlarına sorumlu değillerdir. Meclislerin çıkardığı yasaları, Hükümetlerin üzerine fatura etmek ise düşünülemez. Böyle bir sistem işlemez. Zira daha sonra gelen hükümetler, Meclisler ve Anayasa Mahkemesi, bu yasaları değiştirmek imkânına sahiptir"

Demirel bu sözleriyle yeni bir tartışma başlatıyor..

Siyaset bilimciler, Anayasa hukukçuları iş size düşüyor..

Yasaları Meclis çıkardığına göre, bir yasanın yol açtığı zarardan o dönemin hükümeti sorumlu mudur, değil midir?

Yasayı çıkaran Meclis'in sorumluluktaki payı nedir?

Başbakanlar, dönemlerinde çıkan yasalardan ileride sorumlu tutulamaz mı? Bu sorumluluk hukuki olmasa bile siyasi olabilir mi?

Etik olabilir mi?

Bu sorulara açıklık getirmemiz lazım.. Çünkü 9. Cumhurbaşkanı diyor ki..

"Demirel 20.11.1991'den, 16.5 1993 tarihine kadar Başbakan'dır. Bu dönemde bana atfedeceğiniz icraya ait eleştirileri karşılarım. Meclislerden geçmiş Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmemiş yasalardan Başbakan niye sorumlu olur ki?"

Sonuç..
1994 yılına kadar kurumların kendifimkânlarıyla emekli maaşı ödediğini belirten Demirel, "Daha sonra 8 hükümet gelmiş. 2 defa seçim olmuş. 1999'a kadar hiçbir düzenleme yapılmamışsa bu niye Demirel'in kusuru olsun ki.." diyor ve herkesi eğri oturup, doğru konuşmaya davet ediyor..

Demirel'in açıklaması bu kadar..

Ama etkisi, tartışması uzun sürecek gibi..