kapat
18.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Ben kapının dışında beklemem

Yakında piyasaya çıkacak bir kitap, Ankara'da fırtınalar estireceğe benziyor. Kitabın adı; "Ben Kapının Dışında Beklemem!" Yazarı, yıllardır Amerika'da yaşayan bir Türk işadamı. Kitapta adlarının geçeceğini tahmin eden politikacıların hışmından korumak için şimdilik adını vermiyorum. Zira kimliğini öğrendikleri anda, bazı güçleri devreye sokarak, her türlü yıldırma yöntemini kullanacaklarını adım gibi biliyorum. Bu ülkede hırsızlarla uğraşmak kolay değil... Adama akla hayale gelmedik çamurlar atarlar. Hırsızlarla savaş, mangal gibi yürek gerektirir.

Bu cesur işadamı Amerika'da yaşıyor ama, Türkiye ile bağlantısını koparmış değil. Sık sık gidip geliyor, yabancı yatırımcıları ülkemize çekebilmek için uğraş veriyor. Peki, başarılı olabiliyor mu? Hayır!.. İddiasına göre; büyük heveslerle Ankara'ya gelen yabancı gruplar, hangi kapıyı çalsalar, bir yığın engelle karşılaşıyor ve çoğu kez aynı soruya muhatap oluyorlarmış:

"Projeniz güzel olmasına güzel de, bu işten bizim avantamız ne olacak?.. Bu istek, bazen üstü kapalı şekilde, bazen de aracılarla alenen yapılıyormuş:

"Bir değil, iki değil!.. diyor, işadamı:

"Yabancılara rezil olmaktan, kapının dışında bekletilmekten bıktım usandım. Artık yaşadıklarımı yazmanın, tam zamanı olduğuna inanıyorum!"

Şimdi kolları sıvamış, yazdıkça yazıyor!.. Milyarlarca dolarlık projelerden istenen komisyonlar!.. Otel odalarında milletvekilleriyle yapılan rüşvet pazarlıkları!.. Rezaletin doruğa çıktığı anlarda devreye giren siyasetçi eşleri!.. Hanımefendiler, beyefendiler, onların okul arkadaşları, yolsuzluk savaşçısı (!) tetikçi gazeteciler!.. Eğer bana anlattıklarının yarısını yazarsa, Ankara'da deprem olur... Örneğin şu olaylar zinciri, müthiş bir skandalın belgesi değil mi?

***
İstanbul'da sahil yolundan Yeşilyurt'a doğru giderken, Ataköy'ün hemen karşısında C-Motelleri yer alır. Motel ilk ününü, Sadettin Tantan'ın fuhuş operasyonlarıyla yapmıştı! Tantan kapatıyor, hatırlı kişilerin telefonlarıyla hemen açılıyordu. Motelin bahçesinde, Mavi Marmara adlı devasa bir et lokantası vardır. Motel ve lokantanın sahibi Yafes Öztürk, yıllar önce Adana Milletvekili Yılmaz Hocaoğlu'yla birlikte bir trafik kazası geçirmiş, her ikisi de yaşamlarını yitirmişti. Allah rahmet eylesin.

Yılmaz Hocaoğlu'nun Yafes Öztürk'le yakınlığı, motel ve lokantanın bulunduğu arazinin Emlak Bankası'ndan devri sırasında başlamış. Bankanın yönetim kurulu üyesi olan milletvekili, altın değerindeki bu arsanın, düşük fiyatla devrinde yardımcı olmuş! Yani Öztürk'e ballı kıyak yapmış! Kitabı yazan işadamını Yafes Öztürk'le tanıştıran da oymuş. Motelin bahçesindeki bir evin inşaatını üstlenen işadamı, Yafes Öztürk'le tanıştıkları ilk geceyi, şöyle anlatıyor:

"Binlerce kişiyi alabilecek büyüklükteki lokanta, bir masa hariç bomboştu. Masadakiler, İstanbul'daki kamu yönetimini en üst düzeyde temsil eden kişilerdi. Kaymakamlar, savcılar, polis müdürleri, davul-zurna eşliğinde alem yapıyorlardı! Masada soytarılık rolünü Yafes'in bir adamı üstlenmişti. Cıvık esprilerle bürokratları güldürüyor, zurnacıyı kolundan çekerek kulaklarına üflettiriyordu. Yafes zevkten dört köşe olmuştu."

Vatandaşın normal koşullarda yanına yaklaşamadığı koskoca bürokratlar, sazlı-sözlü alemi, motel odalarındaki bir başka alemle noktalamışlar. Ertesi gün sıra, motelin bölümlerini gezmeye gelmiş:

"Yafes beni kapalı bir garaja götürdü. İçeride gıcır gıcır Mercedesler duruyordu. Yanlış hatırlamıyorsam, dört taneydi. Bunların kimlere ait olduğunu sordum. Ankara'daki bazı yüksek bürokratların arabalarıymış! Başkentte kullanmaktan çekindikleri için, garajda saklıyorlarmış!"

***
Bir başka gün, dönemin Cumhurbaşkanı, Yafes Öztürk'ün kendi elleriyle pişirdiği özel kebap çeşitlerini yemek için, Mavi Marmara'nın konuğu olmuş!.. Birara kolunu Öztürk'ün omuzuna atarak, vali ve emniyet müdürüne hitaben "Bu değerli kardeşimi size emanet ediyorum!" demiş.

O tarihlerdeki Merkez Bankası Başkanı da fuhuş cenneti olarak ünlenen motelin müdavimlerindenmiş. İşadamı onunla Yafes Öztürk'ün ofisinde karşılaşmış. Tanışma anını anlatırken "Merkez Bankası Başkanı, Yafes'in masasına oturmuş, adeta sekreteri gibi, ona gelen telefonlara bakıyordu" diyor.

Masanın arkasındaki duvardan, özel bir odaya geçiliyormuş. Bu küçük oda, tıka basa dolar ve markla doluymuş:

"Dönemin İçişleri Bakanı, Yafes'e sık sık uğrardı. Bir gelişinde, bu özel odadaki döviz balyalarının bir bölümü, İçişleri Bakanı'nın makam arabasına taşındı. Mercedes'in bagaj kapağı güçlükle kapanmıştı!"

İşadamına "Peki Yafes Öztürk bu paraları neyin karşılığında veriyordu?" diye sordum. Güldü!.. "Birçok vali ve emniyet müdürünün tayinini, bu şekilde yaptırıyordu!" dedi.

Anlaşılan Türkiye bir zamanlar, merhum Yafes Öztürk'ün ofisinden idare ediliyormuş! Peki ya şimdi?

Şimdi onları da yazmanın zamanıdır diye düşünen işadamı, sadece geçmişte kalan skandalları gün ışığına çıkarmayacak, günümüzde yaşanan inanılmaz rüşvet ve komisyon rezaletlerini de tek tek, hem de isim vererek anlatacak.

Haydi hayırlısı... Herkes eteğindeki taşları dökmeye başlarsa, Türkiye'nin kurtuluş yolu açıldı demektir.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
  Kasko sigortanıza en uygun  
 rakamı ödediğinizden emin  misiniz?
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Kaskom yok
Arabam yok
   
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır