Azınlıklarını yitirmiş ülkemizin Müslüman mahallelerinde artık boyalı yumurta satılmıyor.
Paskalya sofrası yumurtasız olmaz
Hıristiyan dünyası, Hz. İsa'nın göğe yükseldiği gün olarak kabul edilen Paskalya Bayramı'nı değişik ritüeller, şölenler ve yiyeceklerle kutluyor. Ama boyalı yumurtaları tokuşturma geleneği hepsinde var..
İlkokuldayken nisan aylarında yediğim yumurtayı hayatımın hiçbir döneminde yemedim. Ankara'daydık; Ulus meydanına yakın, eski Ankara evlerinden oluşan bir mahallede oturuyorduk. Nisan ayı geldiğinde bugün tümüyle iş merkezleri ve modern apartmanların doldurduğu mahallenin bakkalı, büyük sepetler içinde kırmızıya boyanmış, haşlanmış yumurtalar satmaya başlardı. Çok ucuzdu yumurtalar; mütevazı harçlığımızla bunlardan birkaçını satın alabilirdik. En büyük keyfimiz yumurta tokuşturmaktı.
Yumurtası kırılan, onu kazanana verirdi; kazanan da ganimetlerini hemen oracıkta, tuza banarak atıştırırdı. Rakip, yumurtayı kırmasın diye taktikler geliştirilirdi. Başparmak ve işaret parmağı halka şekline getirilir, yumurtanın sivri tarafından sıkıca kavranırdı. Böylece rakibin, yumurtanın en sağlam yeri olan uç kısmına vurması sağlanırdı.
Bildiğim kadarıyla oturduğum mahallede sadece Müslüman aileler yaşardı, ama paskalya yumurtası yemekten, boyalı yumurtaları sakladıktan sonra çocuklara buldurup onları sevindirmekten ve daha ileriki yıllarda çikolata bollaştıkça, çikolatadan yapılmış yumurtaları çocuklara hediye etmekten kimse gocunmazdı. Çünkü Anadolu'da yüzyıllar boyu iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşamış her din ve mezhepten insanlar birbirlerinin bayramlarına katılırlar, sevinçlerini, geleneklerini paylaşırlardı.
Bütün dinlerde, bütün toplumlarda uzun kış döneminden sonra doğanın yeniden canlanması tarih boyunca hep kutlanmış. Nitekim Türklerin 'Nevruz', Hıristiyanların 'Paskalya', Musevilerin 'Hamursuz' bayramlarının birbirlerine çok yakın tarihlere denk gelmesi bir rastlantı değil, hepsi baharı kutlama geleneğinin uzantısı...
Azınlıklarını yitirmiş ülkemizin Müslüman mahallelerinde artık boyalı yumurta satılmıyor. Hatta boyalı yumurta yemekle günaha girileceğini düşünenler bile var. Oysa eskiden sadece Paskalya döneminde kısa bir süre yapılıp satılan ya da evde pişirilip komşulara da dağıtılan paskalya çöreği, bugün artık 12 ay pastanelerin demirbaş ürünleri arasında. Nedense bu çörek, boyalı yumurta ile aynı kategoride sayılmıyor ve herhangi bir dinsel kaygı duyulmaksızın çay sofralarını süslüyor.
HIRİSTİYANLARIN ORUÇ DÖNEMİ BİTİYOR
Paskalya, bir Hıristiyan bayramı. Çarmıhta can veren Hz. İsa'nın göğe yükseldiği gün olarak kabul ediliyor.
Münih'teki kutlamalarına tanık olduğum ve sizlerle paylaştığım karnavalın bitimiyle başlayan 40 günlük oruç dönemi paskalya ile son buluyor. Ama her ne kadar bayram Hıristiyan bayramı olsa da kutlamadaki öğeler çok daha eskilere gidiyor; çoktanrılı dönemlerin bahar kutlamalarından izler taşıyor. Yumurta da bu öğelerden biri.
Paskalya'nın boyalı yumurta geleneği ise oldukça yeni, ancak 15. yüzyıldan sonra Avrupa'da görülmeye başlanmış. Önceleri yeşil, kırmızı, siyah ve mavi renklere boyanırmış yumurtalar. Bir ara Paris sokaklarında satılması yasaklanmış. Bunun nedeni o dönemde kullanılan zehirli boyalar olmalı.
Tek renk boyanan yumurtalar, her biri sanat eseri düzeyinde desenlerle de süslenmeye başlamış. Hatta bunlardan en değerlilerinin içi iğneyle boşaltıldıktan sonra biblo olarak da saklanmış. Bu süslü yumurta geleneği Rusya'da daha da ileri gitmiş. Ünlü kuyumcu Faberge'in başlangıçta Rus sarayına armağan olarak sunduğu altın varak ve değerli taşlarla süslü Faberge yumurtalarına koleksiyoncular günümüzde bir servet ödüyor.
Bizde bilinmez; ancak Avrupa'da çocuklara paskalya yumurtalarının tavşan tarafından getirildiği söylenir. Noel'de Noel Baba'nın hediyeler getirdiğine inandırıldığı gibi. Tavşanın da tarih boyunca bereket simgesi olduğu düşünülürse, bahar şöleninde ona da yer verilmesine şaşmamalı.
Yunanistan'da hala devam eden bir geleneğe göre Paskalya'nın ilk günü aileler mezarlıkları ziyaret edip, yakınlarının kabri başında paskalya yumurtası yiyorlar. Yanlarına aldıkları bir tabakta ölünün payını da ayırıyorlar.
ÇÖREK RUM GELENEĞİ
Paskalya'nın bizde bilinen bir başka yiyeceği, paskalya çöreğini de bizler Rumlardan öğrenmişiz.
Çünkü bizim bildiğimiz paskalya çöreği, Ortodoks Rumların geleneği. Üzerine pişirilmeden önce yumurta sürülüp bademle süslenen, mahlep ile aromalandırılmış bu nefis çöreğe, Yunanistan'da 'lambropsomo' adı veriliyor. Bizde olduğu gibi saç örgüsü şeklinde ama haç biçiminde de yapılıyor ve ortasına kırmızı boyalı katı pişirilmiş bir yumurta yerleştiriliyor.
Geri kalan Hıristiyan dünyasında bizim bildiğimiz paskalya çöreği yok. Yumurta hepsinde ortak olmakla birlikte, diğer yiyecekler ülkelere göre değişiyor. Örneğin Rusya'da baba tatlısına benzer, bademli, içinde meyve şekerlemeleri, kuşüzümü de bulunan bir kek yapılıyor Paskalya'da. Kuzey Avrupa'da ise Hıristiyan sembolleri olan haç, balık, kuzu ve pagan geleneklerinden kalma tavşan ve yumurta biçiminde ekmeğimsi kekler yeniyor. İngiltere'de 'bun cake' denen, yumurtalı, kimyonlu hamurdan yapılmış bir kek, Paskalya sofrasını süslüyor.
Finlandiya'nın paskalya çöreği ise 'paasiaisleipa'. Buğday ve çavdar karışımı undan, bol krema, tereyağı, yumurta, kuru üzüm ve badem ile yapılıyor, kakule ve limon kabuğuyla aromalandırılıyor.
Bugün Hıristiyanlar Paskalya Bayramı'nı kutluyorlar. Musevilerin en büyük bayramı sayılan Hamursuz ya da Pesah da 8 Nisan'da başladı, 16 Nisan günbatımına dek devam ediyor. Nevruz'u kısa süre önce kutladık, Hıdırellez ise 6 Mayıs'ta.
Bütün bu bayram ve şölenler, doğanın canlandığını, baharın geldiğini gösteriyor; insanlığın bu ortak bayramı kutlu olsun!.
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/03/pz/haber,0E6D736F53AB4C64BA9C333D645F2960.html
Tüm hakları saklıdır.