kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Nisan 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Meşin yumruk

Kim bilir ne çok çocuk, ne çok genç onların yerinde olmak ister(di).
(Di) ek olarak... Çünkü şimdi hayatta olmayan, şimdi hayatta ama artık genç olmayan kim bilir ne çok insan da bu hayali görmüştü.
Ben mesela, o hayalin içine doğmuştum.
Babadan oğla bir mirasın tam göbeğinde hayal kurmuştum.
Üstelik hayalime koşmuştum ama sonra birdenbire kafam ve yüreğim, daha karmaşık ve zorlu başka hayallerle dolmaya başlayınca, deyim yerindeyse, top oynamış ama başka fikirlere acıkmıştım.
O ilk büyük hayali terk etsem de, birçokları gibi, terk etmedi sevdam beni.
Futbolu işte öyle hayaller, kırıklıklar ve terk etmeyen sevdalar ile sevip durduk.

Sahada
Lakin belki kısmen bizim meslek gibi, Rıdvan Dilmen' in deyişiyle, "Hem hobini yapıyorsun, hem hayatını kazanıyorsun" bir oyunun içindekilere baktım önceki akşam.
Tabii ki ilk görüşümüz, ilk rastlaşmamız değil bu hallerle, bu halleriyle.
Lakin akla ilk gelen kelimeyle utanç verici idi.
Utanç vericilik sadece sahada basmadık yumruk, kafa, gırtlak, küfür bırakmayan birkaç çocuk adam meselesi değildi.
Yan yana sözde barış ve dostluk havası basan başkanların elinde şişmişti çocuklar!
Birinin maçtan önce rakibi ve tribünleri tahrik üstüne söylev ve demeçleri yayınlanmıştı; diğeri, maçtan hemen sonra, gözünün önündeki manzaradan sadece hakemi sorumlu tutabilmiş, rezillikleri sadece iki takıma kurulmuş tezgâh ile açıklayabilmişti.
Ve temsil ettikleri Sporeller' in Fenerbahçesi ile Sami Yenler' in Galatasarayı idi.

Tribünde
İş onlardan da ibaret değildi.
İlgilileri, sevdalıları, tabii ki tek gözle bakan "ölümüne taraftar" da maç sonrası yorumları filan okumuştur.
İşini bilgi, özen ve zarafetle yapanların yanında, önündeki sefaletin sadece bir yanını görebilenlere, sadece ötekini suçlayanlara, iki yumrukçudan mesela sadece birini ilan edenlere de "spor yazarı" deniyor memlekette.
Televizyon kanalı basıp "farklı ve karşı görüş" ifade edeni yumruklayanların "demokratik siyaset" yaptığı da sanılıyor ya!
Bu da spor işte!

Vicdanda
Vicdan, umutsuzca bile olsa, muhakeme ve hakkaniyet üretmeye çabalar.
Şuur ve adalet ortaya çıkabilsin diye.
Latin kökenli dillerde "Şuur" yani "bilinç" ile vicdanın aynı sözcükte buluşması bu yüzden olmalı.
Onca laik, cumhuriyetçi, demokrat, inançlı, ahlaklı ve namuslu atıp tutmalara rağmen, memlekette ciddi vicdan krizi mevcut herhalde. Çünkü, siyasetten hukuka, futboldan medyaya... Muhakeme zayıf, hakkaniyet pek zayıf!
Bir şeye çok inandığını söyleyenlerin ciddi kısmı insana, adalete, hakkaniyete hiç inanmıyor!
Kutsal gördükleri dünyevi veya ilahi değerlere sımsıkı bağlı olduklarını ilan edenlerin birçoğu insani değerleri kolayca çiğnemeye teşne bir vicdan yoksunluğu içinde; ne akıl muhakeme edebiliyor, ne yürek hakkaniyet üretiyor!
Yumruklaşan arkadaşlar da öyle!
Onları kollayan, aralarında ayrım yapan, öyle bir gerilimden sonra ağızlarına gelenleri söylesinler diye mikrofon ve kamera önüne atıp birbirlerinin üstüne salanlar da!..

Yargıda
Bunları, fırsat bulmuş bir Beşiktaşlının ahkâmı sanabilirsiniz. Ama derler ya, "şeyin büyüğünü" bizim orada unutmadım.
Takım Denizli ve kadrosu ile öyle böyle iddiasını sürdürürken...
Hatırınızda mı hiç... Beşiktaş'ın "Çakıcı'ya vize davası" ne oldu diye.
Bildiğim kadarıyla zamanaşımı yolculuğunda.
Davanın kritik aşamalarının hâkimi Nurettin Ak idi.
Ve Ak' ın eşi de, belki konusunda deneyimlidir, belki hasta Beşiktaşlıdır ama, başka yer (ve başka eleman) yokmuş gibi, Beşiktaş Kulübü' nde işe alınmış; kulüpten dendiğine göre "2006'dan 2007 ortasına kadar" çalışmıştı; yönetime göre ne ilgisi vardı yani! ..
Bu da bizim Şeref Beyler'in Beşiktaşı!
Siyahla beyaz... Ak ile kara!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın