UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Huzur bulmuyor ölüler
Bir baba...
Adeta çıldıra çıldıra...
"Kızının kafasını kesmekten zanlı" gencin, onu kaçıran varlıklı ailesi tarafından "Adalete teslimi" için...
Bir aydır zanlıyı bulamayan emniyet ve adaleti silkeleyebilmek için...
Evladının kesik başlı cesedinin çıktığı çöp konteynırının başından haykırırken...
Diyarbakır'da da toprak kazılıyor, kazılıyor "kemikler" bulunuyordu...
461 kemik sahibini arıyordu.
Cesetleri, cenazeleri, duaları, tabutları, taşları, mezarlarına bir tas suları hiç olmamış ölülerin bir türlü huzura kavuşamamış ruhları, kemikleri sayıyordu.
Fakat...
Helikopter kazayla mı düşmüştü?
Yoksa...
Hep akla gelebildiği gibi...
"Başka bir şey" mi olmuştu?
O havada niye kalkmıştı?
Kaza haberinden sonra, Vali neden bulunduklarını ve iyi olduklarını bildirmişti?
Aramalar neden geciktirilmiş, yanlış yönlendirilmişti?
Yazıcıoğlu tam o günlerde, "karşı taraf" da sayabildiği çok sayıda gazeteci, yazarla neden "Barış Projesi" görüşmek istemişti?
Bir zamanlar, başka "huzur bulmayan ölüler"in vebalini taşıyan yolculuklardan, Gladio çarklarının hızlı döndüğü günlerden süzülüp "Ergenekon karşıtı" konuşlanan, şimdi "alttaki gençlerin kullanıldığı"ndan şikâyet ettiği söylenen Yazıcıoğlu da, onca bildiği, düşündüğü ve söylemek istediğiyle birlikte, "kar karanlık" bir ölümün, hakikat bulunmadıkça huzur bulamayan kurbanı mı olmuştu?
Adalet ve hakkaniyetin ağır yaralı olduğu bir tarih ve şimdiki zamanda, birçok ölü de; bir türlü hakikatin ve hukukun huzuruna kavuşamayan yaralı, huzursuz ruhlarıyla... "yaşayan ölüler" olmaktan çıkamıyor.
Hakikaten kaza olsa bile, kuşku, o bildik yılan, beyinlerde dolanıyor.
O yüzden...
"Başkası, öteki, karşıt" saydığınız, umursamadığınız veya ruhuna kendi dünyanızda bazen bir de tekme vurduğunuzu sandığınız her "huzursuz ölü"; aslında sizi de her an boğabilecek, ülkenizi "yaşayan ölülerin alacakaranlık kuşağı"ndan bir türlü çıkarmayan kâbusu devam ettiriyor.
Bu ülkenin siyaseti, milli güvenliği, adaleti, emniyeti, milli eğitimi, gazeteciliği ve çeşit çeşit milleti bunu kavrayamadı, kavramakta zorlanıyor, kavranılmaması için patinaj yapıyor...
Kavranılmaması için hakikate, hakkaniyete, adalete duvarlar örülüyor.
Duvarcılar kendi dört duvar dünyalarına milyonlarca insanın hakkını, hukukunu, hakikatini ve adaletini de hapsediyor.
Oysa...
Kuşak kuşak huzursuz ölülerin üstüne basa basa alındığı sanılan yollar, kuşak kuşak yaşayanları da tam huzura kavuşturamadı.
Canınızın yandığını, içinizin acıdığını, kalbinizin daraldığını, ruhunuzun karardığını, bir yerinizden bir şeylerin koptuğunu, şuranıza şöyle bir şeyin batar gibi olduğunu, sanki hep aynı şeylerin tekrarlandığını, bir türlü huzura kavuşulmadığını, korkulardan hiç sıyrılınmadığını hissettiğiniz çok an, biraz da bu yüzden.
Ruhları huzura kavuşturamayan eksik hakikat, eksik hakkaniyet, eksik adalet...
Yaşayanların ruhlarını da kemiriyor!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 5 Nisan 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/05//haber,F83BD55F53744B809F527B1E346A12D1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.