Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla açılan davayla ilgili operasyonlar sürüyor.
Türkiye, dün sabah 12'nci dalgayla uyandı.
Bu dalganın kapsama alanında yine
"saygın isimler ve kurumlar" vardı.
Elbette, o isimleri daha ne olduğu anlaşılmadan
"suçlu" ilan etmek doğru değil.
Ancak şu gerçeğin altını da çizmek gerekiyor.
Yargı belki de ilk kez
Türkiye'de böylesine çok yönlü bir operasyon yürütüyor.
Önce bu operasyonlarla ne hedeflediğine iyi bakmalı.
Ergenekon operasyonları, iki ana eksende yürütülüyor.
Bir: Türkiye'nin yakın tarihinde seçilmiş hükümeti alaşağı etmek için darbe yapmayı düşünenler ve bu darbenin gerçekleşmesi için terör eylemleri yapanlar yargı önüne çıkıyor.
İki: Özellikle son 25 yılda
Türkiye'yi kirleten, devlet içinde çetelerin yaratılmasına yol açan, bunun için faili meçhul cinayetler işleten, uyuşturucu kaçakçılarıyla işbirliği yapan siyasi güçlerin açığa çıkartılmasına çalışılıyor...
Asker öncü, siviller destek Bugüne kadar Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla sürdürülen operasyonlar ağırlıkla doğru bir eksende sürdü.
Ama bu hiç hata yapılmadığı anlamına gelmez.
Bazı adımların operasyona gölge düşürdüğü gibi bir algı var.
Keşke
Türkiye'de hukuk reformu yapılsaydı ve bu hatalar da yaşanmasaydı.
Ama bu durum asıl gerçeği görmemizi engellemez, engellememeli de...
O gerçeğin en son ve çarpıcı örneği Türk Metal Sendikası'nın eski başkanı
Mustafa Özbek'in gözaltına alınması ve Ergenekon Çetesi'nin Kuzey Kıbrıs planlarının ortaya çıkmasıyla görüldü.
Belgeler, görmek isteyenler için dehşet vericiydi.
İşte o belgelerde reform yanlısı İran Millet Partisi lideri
Daryuş Foruhar ve eşi ayrıca Rusya'da Duma üyesi Demokrat Rusya Partisi'nin lideri
Galina Vasilyevna Starovoitova'nın
"devlet içindeki çete" tarafından öldürüldüğü bilgileri yer alıyordu.
İnanılmaz değil mi?
Karşımızda dünden bugüne taşınan çok ciddi ve bir kirli yapı var.
Bu yapının 2003-2004 yıllarında ve sonrasında bu ülkede darbe yapmak istediğini artık biliyoruz. Buna bir kısım asker öncülük etti, bir kısım siviller de destek verdi.
Dahası o süreçte insanlar öldürüldü, bombalar patlatıldı.
Sonra da onlarca belge ortaya çıktı, topraktan silahlar fışkırdı ve bir dehşet senaryosundan son anda kurtulduğumuz anlaşıldı.
Bu olanlar basit şeyler değil.
Gözaltıların işaret ettikleri Ergenekon yapısı birbirine geçmiş halkalardan oluşuyor.
Emekli ve muvazzaf asker ayağı var, polis ayağı var, üniversite, sivil toplum ve medya ayağı var.
Ama en önemlisi siyasi ayağı...
Son gözaltılar, içinde eski siyasi aktörlerin de yer aldığı o siyasi ayağa yöneldiğini gösteriyor.
Prof. Dr. Mehmet Haberal bu sürecin neresinde bilmiyorum ama gözaltına alınması buna işaret ediyor.
Birkaç gün önce Hollanda'da ünlü bir
"uyuşturucu kaçakçısı" ile konuştum.
Daha önce bilinen ama satır aralarında çarpıcı bilgilerin de yer aldığı bu konuşma, devleti kuşatan kirli ilişkilere ayna tutacak gibi görünüyor.
Türkiye'yi kendi çıkarları için hukuk dışı güçlerle yönetmek isteyen, kirli işlerin döndüğü bir ülkeye çeviren, 17 bin 500 civarında faili meçhul cinayetin işlenmesine göz yuman o siyasi ayak, açığa çıkartılmadığı sürece ne Ergenekon biter ne de
Türkiye huzur bulur.
Bu nedenle içinden geçtiğimiz sürecin hukuk içinde sürmesini sabırla izlememiz gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 14 Nisan 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/14//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.