- Bu kadar çok yemek deniyorsunuz. En sevdiğiniz yemek nedir? - Böyle bir şey yok. Mesela bugün ekstra hiçbir malzemesi olmayan bir somon yedim ama o kadar güzel pişirilmişti ki ağızda eriyordu. Pirzola daha iyi yapılmışsa bir anda benim favorim pirzola olabilir. Her şeyden önce lezzet çok önemli.
- Peki en sevmediğiniz ya da yiyemediğiniz şey? - Yılan, çiyan, böcek yemem. Domuz kanından yapılmış sosis yemem. Dünyanın en pahalı kahvesi var, Kopi Luwak. Maymun cinsi bir hayvanın yediği meyve, hayvanın sindirim sisteminden geçtikten sonra çekirdeği yarı fermente çıkıyor vücuttan. Onları topluyorlar ve inanılmaz bir paraya satıyorlar. Ben o kahveyi bedava da verseler içmem. Bir şey pahalı diye illa iyi olmak zorunda değildir. Şanslı bir mesleğim var, dünyanın en pahalı şeylerini hiç para vermeden tatma fırsatı bulabiliyorum. Bunu yaptığınız zaman üzerinizde büyük paralar verdiğiniz zamanki beklentileriniz oluşmuyor.
- Bir de siz salatada mısıra karşısınız mesela benim bildiğim... - Öyle. Bir de ayrıca mısırların tohumları da değiştirildi. Artık ithal tohum kullanılıyor. Bir bakıyorsunuz resim gibi mısırlar. O eski yamru yumru mısırlar yok. Ama o yamru yumru mısır bizim mısırımızdı ve lezzetliydi. Bedavaya getireceğiniz yerli tohumun parasını dışarıya yolluyorsunuz. O genleri değiştirilmiş mısırlarla şimdi şeker yapılıyor. Ve yasalar değiştirildi, birçok şeyde şeker yerine glikoz kullanılıyor. Şeker fabrikalarını kapatıyorlar. Yani birtakım oyunlar oynanıyor Türkiye'de. Pirinçte de oynanıyor. Amerikan pirincinin Türkiye'de yerleştirilmesi için yapılan şeyler var. Ama Türk pilavına çok uygun Osmancık cinsi yetiştirildi Türkiye'de ve o oyun biraz bozuldu.
Yayın tarihi: 11 Nisan 2009, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/11/ct/haber,688E40E1DCF74823BBF428808B6875D7.html Tüm hakları saklıdır.