Giriş Saati : 03.04.2009 16:22 Güncelleme : 03.04.2009 23:40
Seçim gezisi sırasında Yozgat'a gitmek için bindiği helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterde çekilen son fotoğrafına Cihan Haber Ajansı ulaştı.
BBP Kahramanmaraş Belediye Başkan adayı Kılıç'ın cep telefonu ile çektiği son fotoğraflarda Yazıcoğlu ile birlikte aynı kazada hayatını kaybeden İHA muhabiri ve pilot da var.
BBP Kahramanmaraş Belediye Başkan Adayı Bekir Kılıç'ın cep telefonuyla çektiği Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikoptere binmeden önce ve binerken çektiği kareler hafızalarda son fotoğraf olarak yerini alacak. Karenin birisinde Yazıcıoğlu helikoptere binmek üzereyken görülürken, kazada hayatını kaybeden helikopterin pilotu Kaya İstektepe'nin kapıyı açarak gülümsemesi dikkat çekiyor. Diğer fotoğrafta ise BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, helikopterin sol arka koltuğunda emniyet kemeri bağlı bir şekilde görülüyor. İHA Muhabiri İsmail Güneş de boynundaki fotoğraf makinesi ve elindeki kamerasıyla helikoptere yerleşirken görünüyor. İHA MUHABİRİNİN KAMERASI ORTAYA ÇIKTI
Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesi Kanlıçukur mevkiinde düşerek BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve İHA Muhabiri İsmail Güneş İle birlikte 6 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasının ardından ortaya atılan iddiaların biri daha cevabını buldu. Güneş'in, enkaz bölgesinde bulunan kamerası, fotoğraf makinesi ve laptopu incelendi. Kayıtlarda, kaza anı ve öncesinin kaydedilmediği belirlendi. KAZA İLE İLGİLİ SORU İŞARETLERİ
Öte yandan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişiyi taşıyan helikopterin nasıl düştüğü ile alakalı kuşkular sürüyor. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan BBP avukatı Kemal Yavuz, daha önce yaptığı açıklamalarda da pilotun zehirlenmiş olabileceği yönünde şüphelerinin olduğunu ve araştırma talebinde bulunduklarını ifade ederek, bir diğer önemli hususun da yurt dışından gelecek olan denetim firmasının araştırmaları olacağını belirtti.
Helikopter enkazı ile ilgili teknik inceleme yapılmasını istediklerini anlatan Yavuz, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından araştırmalar yapıldığını ancak bunlardan bir şey çıkmayabileceğini kaydetti.
Aynı şekilde benzer bir incelemenin uluslararası güvenilirliği olan, daha etkin tecrübesi olan bir bağımsız denetim firmasınca yapılmasını istediklerini vurgulayan Yavuz, "Öyle bir firma olmalı ki üretici ve işletmeci firmadan etkilenmeden bu denetimi yapabilmeli. Biz bunu arzu ediyoruz." diye konuştu.
Yavuz, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün göndermiş olduğu kırım ekibiyle ilgili en ufak bir güvensizliklerinin söz konusu olmadığının da altını çizen Yavuz, "Onlara güvenimiz tam; ama daha tecrübeli, daha kapsamlı, daha etkin bir ikinci ek rapor istiyoruz. Bu bizim hakkımız. Genel Merkez'imiz Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden talepte bulundu. Bunu arzu ediyoruz." şeklinde konuştu.
Yavuz, helikopterde ELT cihazının olup olmadığıyla ilgili bir tartışmanın da başladığına değinerek, şunları söyledi: "ELT cihazı vardı, yoktu tartışması başladı. Oysa biz helikopterin düştüğünden itibaren ELT cihazının helikopterde olmadığını işittik. Ama daha sonra vardı da anteni kırılmıştı falan? Hayır. Biz daha önceden itibaren ELT cihazının helikopterde bulunmadığını işittik. Çünkü olay olur olmaz sahaya ilk intikal edenlerden biriyim. Ben ısrarla koordinatların belirlenmesini talep ettim. Bunu talep ettiğimde bize söylenen GPRS aletinin ELT cihazının helikopterde bulunmadığı, dolayısıyla helikopter üzerinden koordinatların belirlenemeyeceğini teknik uzmanlar bize ifade etti. Dolayısıyla ELT cihazı vardı da sonradan anteni kırılmıştı da dönüştürülmeye çalışılıyor. Buna son derece üzülüyorum. Biz bu yönden de bir araştırma yapılmasını arzu ediyoruz."
Bir başka kuşkulandıkları hususa da değinen Yavuz, "Havadan ya da karadan güçlü elektromanyetik dalgalar alınmak suretiyle helikopterin cihazı etkisiz hale getirilebilir. Etkisiz hale getirildiğinde helikopter hâkimiyetten çıkacaktır. Biz böyle bir şey olduğunu düşünüyoruz. Neden düşünüyoruz. Çünkü otopsi raporlarını incelediğimiz takdirde önde bulunan üç kişinin de kafalarını helikopterin ön camına çarpmak suretiyle kafataslarının içeri doğru çöktüğünü, beyin kanaması sonucu öldüklerini ve aynı zamanda kemer nedeniyle de iç kanama geçirdiklerini görüyoruz. Yine arkada bulunanların emniyet kemerinin bütün vücutlarını tahrip ettiğini, iç organlarını tahrip ettiğini, kaburga kemiklerinin tamamen kırıldığını otopsi raporlarından anlıyoruz. Bundan çıkardığımız sonuç şu; helikopter dağa süratli ve dik bir şekilde vurmuş durumda. Bunu helikopterin ön kısmından da anlıyoruz. Böylece biz helikopterin kontrolsüz bir şekilde dağa çarptığını anlıyoruz. Dolayısıyla biz tüm bu hususlarda detay araştırılması yapılması inancındayız. Bu inancımızda da ısrar ediyoruz. Biz istiyoruz ki her türlü tereddüt, bütün detaylarıyla aydınlansın. Kimse hasmımız değil. Kimseye cürüm ithaf etmiyoruz. Kimseyi doğrudan suçluyor değiliz. Ama biz kuşkulandığımız her konunun bütün detaylarıyla araştırılmasını istiyoruz. Gerek Adli Tıp'ın, gerek kırım ekibinin raporundan söylediğimiz bu hususlara ilişkin raporlardan bir sonuç çıkar ise ondan sonra şahıslarla ya da kurumlarla ilgili bir şikayetimiz söz konusu olabilir. Aksi takdirde şu aşamada bizim sadece kuşkularımız var. Bunların araştırılmasını istiyoruz. Bu da bizim hukuki hakkımız. Bunu sonuna kadar götüreceğiz." ifadesini kullandı.