kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Dünyayı kurtarabilecekler mi?

AA
Giriş Saati : 01.04.2009 15:44
Güncelleme : 01.04.2009 23:08
Yeni Haber
G-20 ülkeleri liderler zirvesi yarın İngiltere'nin başkenti Londra'da ''istikrar, büyüme ve istihdam'' sloganıyla başlıyor...
Başbakan Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak için İngiltere'ye hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

''Sizin seçimden önce açıkladığınız, IMF ile uzlaşmazlık konularından biri de 'nereden buldun'u çağrıştırmayacak bir çapraz denetim mekanizmasıydı. Bununla ilgili bir çalışma yapıldığını biliyoruz. Acaba bu çalışma size sunuldu mu? Burada bir aşama kaydedildiyse acaba IMF heyeti ne zaman çağrılacak? IMF anlaşmasına ilişkin bir takvim oluştu mu? Ayrıca, G20 Zirvesi kapsamında IMF ve Dünya Bankası başkanlarıyla ikili görüşmeler yapacak mısınız?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''(Nereden buldun) sorusuna yönelik olarak, buna yönelik herhangi bir kayda arkadaşlar açık değil. Bunu çok açık ve net söylüyorum. Çünkü biz Varlık Barışı ile ilgili yasayı çıkarmış bir hükümetiz. Dolayısıyla varlık barışı ile ilgili yasayı çıkaracaksın arkasından da nereden buldun veya nerede tükettin? Bu tür anlayışları ben özellikle piyasalardaki likiditenin akışını tehdit eden unsurlar olarak görüyorum, bundan dolayı da böyle bir şeye imza atmamız mümkün değil.

Gerek Dünya Bankası gerekse IMF ile ilgili çok uzun uzadıya görüşme fırsatlarımız olmayacak ama her ikisiyle de orada görüşme imkanımız, zeminimiz var. Bu görüşmeleri de şu anda zaten yapmak durumundayız. Ben de bakanlarım da kendileriyle bu görüşmeleri yapacaklar ki süratli bir mesafe alalım.''

Erdoğan, ''DTP'nin Ermenistan sınırına dayandığı yönünde gazetelere haberler yansıdı. Partinizin Kürt sorununun çözümü yönünde bir politika değişikliği olacak mı? Ne gibi bir adım atmayı düşünüyorsunuz? Seçimlerde partinizin Kürt asıllı seçmenlerden beklediği oyu almamasını nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine, ''Siz herhalde seçim neticelerini tam manasıyla masaya yatırma fırsatı bulamadınız'' dedi.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde partisinin il genel meclisi oylarının yüzde 34 seviyesinde olduğuna işaret eden Erdoğan, DTP'nin bu bölgedeki oy oranının ise yüzde 24 olduğunu söyledi. İki parti arasında 10 puanlık fark olduğunu belirten Erdoğan, ''Tabii ki bölgenin birinci partisi AK Parti'dir. Bunu görmenizi isterim. Belediyeler noktasında doğrudur. Burada kazandıkları artı bir iki belediye vardır'' dedi.

''AYRIMCILIĞA MÜSAADE ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL''

''Büyükşehir belediyesi olarak Gaziantep nasıl kendilerinde kaldıysa Diyarbakır'ın da DTP'nin yönetiminde olduğunu'' ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu siyasette rekabettir. Barış içinde yarıştık ve Güneydoğu'da alınan bu neticeyle ilgili değerlendirmeleri yapıyoruz. Bunun bilimsel boyutunu ele alacağız. Bilimsel noktadaki çalışmaları ele alacağız. Arkadaşlarımızla değerlendirmeleri yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Ondan sonra atılması gereken adım neyse bunların üzerine de gideceğiz. Bu ülke hepimizin. Burada ayrımcılığa müsaade etmemiz mümkün değil. Yani 'şu sınıra dayanmış', ne demek bu? Orada bir şehrin belediyesini almış olabilir. Bir şehrin belediyesini almış diye kalkıp böyle bir değerlendirmeyi yapmak, bana göre doğru değil. AK Parti Kars'ı, Ardahan'ı aldı. Bunu nasıl yorumlayacaksınız? Bunlar sınır iller değil mi? Bu yaklaşım tarzı hoş değil. AK Parti Gaziantep'i, Hatay'ı aldı. Bunlar da sınır illerimiz. 'Sınıra dayandı'... Böyle bir şey olmaz. Burada olsa olsa bireysel bir yorum farklılığı olabilir. Olayı sadece bir ilde görmek yanlış olur. Geneline bakmak ve bunun üzerinden değerlendirmek gerekir.''

Erdoğan, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki illeri büyük oranda AK Parti'nin aldığını ifade etti.

KABİNEDE REVİZYON İDDİALARI

Bakanlar Kurulu'nda revizyon iddialarının sorulması üzerine Erdoğan, bu iddiaların doğru olmadığını söyledi ve "Benim bakanımın böyle bir açıklaması söz konusu değil" dedi.

Kabinede değişiklikle ilgili bir soruya karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
''Kabinede revizyon her zaman yapılabilir. Şu anda zaten bir değerlendirme döneminin içerisindeyim. Kabinede de parti MYK'sında da yapılabilir, hepsi yapılabilir. Zaten Mayıs ayından itibaren de bütün il kongreleri başlayacak. Temmuz'a kadar il kongrelerimizin tamamını bitireceğiz, Eylül, Ekim gibi de büyük kongremizi yapacağız, şu anda o sürecin içindeyiz. Dolayısıyla bunların hepsi olabilir, olağandır. Bunu illa seçime bağlı olarak göstermek de yanlış olur. Bunlar seçimle bağlantılı şeyler değildir. Dünyanın neresinde bakarsanız bakın seçim zamanında olur, seçimden sonra da olur, öncesinde de olur. Bu performansla alakalı bir konudur. Ama bunu hiçbir zaman 'şu bakanın performansı düştü, bunun performansı düştü' diye değil, genel olarak bir bütün içerisinde ele alıp değerlendirmek gerekebilir. Bu adımların atılması da hiçbir zaman anormal değildir. Benim hiçbir bakan arkadaşımın da bu noktada bir sıkıntısı yok. Bakan arkadaşlarımızın hepsi de zaten bu noktada samimidir ve bu noktada da kanaatlerini çok açık, net söylemişlerdir. Böyle bir tasarruf noktasında Genel Başkanlarına, Başbakanlarına karşı da sağ olsunlar hiçbirinin olumsuz bir yaklaşımı söz konusu değildir.''

Erdoğan, helikopter kazasında yaşamını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun defniyle ilgili bir Bakanlar Kurulu kararı çıkmadığı ifade edilerek, bunun gerekli olup olmadığının sorulması üzerine de ''Bu konuyla ilgili arkadaşlar, işin yasal boyutu üzerinde çalışıyorlar'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''IMF'nin ne zaman davet edileceğine ilişkin bir soruya da ''Önce görüşmeler yapacağız, ondan sonra. Görüşmeleri yapmadan takvim belirleyemezsiniz'' yanıtını verdi.

G20'NİN SLOGANI: İSTİKRAR, BÜYÜME, İSTİHDAM


G-20 ülkeleri liderler zirvesi yarın İngiltere'nin başkenti Londra'da ''istikrar, büyüme ve istihdam'' sloganıyla başlıyor.

Türkiye'nin de üyesi olduğu G-20 zirvesi, Londra'da, artırılmış uluslararası işbirliğiyle küresel ekonomik büyümenin düzelmesine yardımcı olmak için dünyanın en büyük ülkelerini bir araya getirmeyi amaçlıyor.

Bunu başarmak ise dünya liderlerinin üç taahhüdünü gerektiriyor; ilk olarak finansal piyasaları istikrara kavuşturmak, hane halklarını ve işletmelerin durgunluktan çıkmasını olanaklı kılmak için gerekli her türlü önlemi almaları. İkincisi, güveni sağlamak amacıyla küresel finansal ve ekonomik sistemi güçlendirmek ve reformlar yapmak. Üçüncüsü ise küresel ekonomiyi istikrarlı büyüme rayına oturtmak, istihdam seviyesini artırmak ve yoksulluğu azaltmak.

Washington'da geçen yıl kasım ayında düzenlenen G-20 zirvesinden bu yana küresel ekonomik krizle ilgili muhtemel çözümleri değerlendirmek için Davos'ta Dünya Ekonomi Forumu gibi uluslararası etkinlikler düzenlendi. Dünyanın çeşitli yerlerinde ülkeler ve bölgesel gruplar bu üç taahhüdü yerine getirmek amacıyla pratik politikalar bulmak için birlikte yakından çalıştılar.

Londra'daki zirveden önce bazı anahtar konular üzerinde anlaşmaya varmak için yapılan bazı toplantılarda önemli ilerlemeler kaydedildi. G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankaları Başkanları toplantısında, serbest ticareti sürdürme ve her türlü korumacılıkla mücadele, büyümeyi düzeltmek için gerekli çabaların sürdürülmesi, gerekli olduğu sürece merkez bankalarının genişlemeci politikalarını sürdürmesi ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kaynaklarının acilen yükseltilmesine ihtiyaç olduğu konularında anlaşmaya varıldı.

Ayrıca bankaların kredi vermelerini likidite desteği, sermaye desteği ve sorunlu varlıkları halletme yoluyla düzeltme, önemli bütün finansal kuruluşların, piyasaların ve enstrümanların düzenlenmesi ve yönetimi, uluslararası bankacılık kurallarının değiştirilmesi ile krizleri çözmek ve önlemek için güçlendirilmiş uluslararası işbirliğiyle denetim kurulları oluşturulması konularında da görüş birliği sağlandı.

G-20 NEDİR?

Dünyanın tüm bölgelerinden önemli sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeleri bir araya getiren G-20, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye, İngiltere ve ABD'nin maliye bakanları ve merkez bankası başkanları ile Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı'ndan oluşuyor.
Küresel ekonomideki önemli konuları değerlendirmek amacıyla önemli sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeleri bir araya getiren G-20, 1999 yılında kuruldu. İlk resmi toplantısı 15-16 aralık 1999'da Almanya ve Kanada maliye bakanlarının ev sahipliğinde Almanya'nın başkenti Berlin'de yapıldı.

Kuruluşundan bu yana büyüme, mali sistemin kötüye kullanılmasının azaltılması ve mali krizlerle başa çıkma yöntemleriyle ilgili çalışmalarını sürdüren G-20'nin ekonomik ağırlığı ve geniş üye tabanına sahip olması dolayısıyla aldığı kararlar küresel ekonomi ve mali sistemin yönetimi konusunda meşruluk ve etki sağlıyor.

Küresel ekonomik ve mali sistemin daha fazla geliştirilmesi için ortak bir görüş geliştirilmesini amaçlayan G-20 üyeleri, 2004 yılında saydamlık ve vergi konularında bilgi alışverişi konusunda yeni standartları kabul etti.
Küresel gayri safi hasılanın yüzde 90'ını, dünya ticaretinin (AB'nin iç ticareti de dahil) yüzde 80'ini ve küresel nüfusun üçte ikisini oluşturan G-20'nin dönem başkanlığı her yıl farklı bölgelerden olmak üzere üye ülkeler arasında rotasyonla belirleniyor. Bu yıl İngiltere'nin dönem başkanlığını yaptığı grubun, gelecek yıl dönem başkanlığı Güney Kore'ye geçecek.
Bugüne kadar dönem başkanlıklarını, 1999-2001 yılları arasında Kanada, 2002'de Hindistan, 2003'de Meksika, 2004'de Almanya, 2005'de Çin, 2006'da Avustralya, 2007'de Güney Afrika, 2008'de Brezilya üstlendi.
G-20 maliye bakanları ve merkez bankası yöneticileri, yılda bir kez toplanıyor. En son bakanlar ve yöneticiler toplantısı 8-9 Kasım 2008'de Brezilya'nın Sao Paulo kentinde yapılırken, 2008'in sonunda G-20 liderler zirvesi Washington'da toplandı.

LİDERLER VE PROTESTOCULAR

Bu arada G-20 liderleri 1930 yılından bu yana en kötü finansal krize çözüm yollarını görüşmek için Londra'ya gelmeye başladılar.

ABD Başkanı Barack Obama, göreve başladıktan sonra ilk Avrupa ziyaretinde Londra'ya geldi. Obama, zirve sırasında aralarında İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Çin Devlet Başkanı Hu Jintao olmak üzere dünya liderleriyle görüşmeler yapacak.

G-20 zirvesi, küresel ekonomik kriz yüzünden ekonomideki yeterliliği sorgulanan İngiltere Başbakanı Brown için hayata önem taşıyor. Krize küresel yaklaşım çabası içindeki Brown için zirve, yeterli ekonomi yöneticisi olarak imajını düzeltmesi için bir fırsat gibi görünüyor.