kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Mart 2009, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Oy verenler canları oluyor"

AA
Giriş Saati : 25.03.2009 17:17
Yeni Haber
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin ülkeyi yönetirken ''AK Parti'ye oy verenler ve vermeyenler'' diye ayrım yaptığını ileri sürdü.....
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin ülkeyi yönetirken ''AK Parti'ye oy verenler ve vermeyenler'' diye ayrım yaptığını ileri sürerek, ''AK Parti'ye oy verenler canları, dostları oluyor, oy vermeyenleri ise bu ülkenin vatandaşı değil, hepsini hasım gören bir anlayışa sahip kılınıyor'' dedi.

Bahçeli, partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, 29 Mart'ta yapılacak seçimlerin ülkenin yönetimi bakımından önemli bir yol haritasının belirlenmesine yardımcı olacağını belirtti.

Seçimlere katılımın yüksek olmasını isteyen Bahçeli, geçmiş yıllardaki seçimlerde yüzde 20-22 oranında katılım olmadığını ve kullanılan oyların yüzde 2-3'ünün geçersiz sayıldığını anımsattı.

Bu konuya vatandaşların önem göstermesini isteyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

''Toplam yüzde 25'e yakın milli iradenin yok kabul edildiği bir seçim yapılırsa sonuçlar ne olursa olsun Türkiye'de istikrarın, seçimin ve seçilmişlerin meşruiyetinin tartışılması açısından derin yaralar açmaktadır. O bakımdan hangi şartlarda olursak olalım mutlaka eşinizi, evlatlarınızı, akrabalarınızı, yakınlarınızı teşvik edip katılımı sağlamak gerekir.''

Bahçeli, oy vermeden önce herkesin yaşanan süreci, vaat edilip yapılmayan yatırımları düşünmesini isteyerek, ''MHP diyor ki, ülke senin karar senin. Erzincan senin, karar senin diyor. MHP bunu tamamlıyor ve diyor ki sandığa gittiğinizde ülkeniz için, Erzincan için yüreğinizi koyun, üç defa üç hilale vurun'' dedi.

BİRLİK VE BERABERLİĞE VURGU

''Her şeyi ülke için, milletimiz için, her şeyi bu ülkenin birliği, dirliği, beraberliği için düşünmek lazımdır'' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

''Öyle dönemler olmaktadır ki, hangi partiden olursak olalım ülkemizin karşı karşıya kaldığı iç ve dış tehlikeler karşısında birlik ve beraberlik içinde olarak düşünmekte yarar vardır. Eğer ülkemizin toplumsal yönden bir huzursuzluğa, ekonomik yönden bir istikrarsızlığa, yine siyasal yönden bir çatışmaya doğru sürüklendiği takdirde ülkedeki siyasi partilerin, ülkenin temel meselelerini çözme yerine bunlarla uğraşması büyük bir zaman kaybı olduğu gibi partilerin de varlığını anlamsız kılar.

Her şeyi bu ülkenin birliği, dirliği, beraberliği için düşünmek lazımdır. Bunlar olmadığı takdirde partilerin kim olursa olsun, ne söylerse söylesin anlamı kalmaz. Geçerliliği olmaz. Çünkü toplum huzursuzdur. Kargaşa içindedir. Ülke büyük bir sosyal çalkantı içindedir. Böyle durumda partilerin esamesi dahi okunmaz. O nedenle önümüzdeki günleri bu yönüyle değerlendirmekte çok büyük yarar vardır.''

''VERGİ DENETİM ELEMANLARI AK PARTİ'NİN KORKUTMA ORDULARI
OLMUŞ''


AK Parti'nin Türkiye'yi ''teslimiyetçi bir anlayışla'' yönettiğini iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:

''AK Parti yönetirken gerilim stratejisi takip etmektedir. Bu gerilim stratejisinde Türkiye'yi şöyle AK Parti'ye oy verenler, AK Parti'ye oy vermeyenler kisvesine sokuyor. AK Parti'ye oy verenler canları, dostları oluyor, oy vermeyenleri ise bu ülkenin vatandaşı değil, hepsini hasım gören bir anlayışa sahip kılınıyor. Böylelikle AK Parti ülkede iki zıt grubu oluşturarak kendi yandaşlarını birinci sınıf vatandaş gibi algılayıp her imkanı onlara sunarken öbürlerine ise (ya bana yöneleceksin ya da ben sizi dışlayacağım) diyerek her yönü ile tehdit etmektedir. Basını tehdit etmektedir, çiftçiyi tehdit etmektedir, memuru tehdit etmektedir, esnafı tehdit etmektedir. Bugün vergi denetim elemanları AK Parti'nin korkutma orduları olmuş esnaf üzerinde. Çiftçilerimizin durumu öyle. Emekli dul yetimin durumu belli. Bugün fabrikalar kapanıyor, ama Türkiye'de her şey AK Parti için, her şey AK Parti'nin yandaşları için zihniyeti ile AK Parti faaliyet gösteriyor.''

''KUCAKLAŞMAK YETMİYOR MU?''

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mitinglerinde 36 etnik gruptan söz ettiğini ifade ederek, ''Ülkemiz nazik bir ortamdan geçiyor. Üniter yapı, toprak bütünlüğü ve bin yıllık kardeşlik üzerinde çok derin sinsi ve ince oyunlar oynanıyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan'a ''Memleket meseleleri konuşulurken 36 etnikten başlamanın ne manası var? Neden sayıyorsun?'' diye soran Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bunu kaşımaya, bunu kışkırtmaya, insanlara bunları hatırlatarak birbirlerine hasım kılmaya ne gerek var? Sevgi yetmiyor mu? Birlik yetmiyor mu? Kucaklaşmak yetmiyor mu? Öte yandan inanç temelinde bir ayrışmaya sebebiyet verecek sıralamalar yapılıyor. İnanalar inanmayanlar, gericiler ilericiler, laikler laik olmayanlar bu gibi davranışlarla Türkiye inanç temelinde de bir ayrışmaya doğru sürükleniyor. Kamplaşma, cepheleşmeler ve çatışmalar körükleniyor. Öbür taraftan mezhep tarafından bir dışlanmaya doğru bir sinsi faaliyet var. Bu ülkede yaşayan insanlarımız hangi mezhepten olursa olsun bu memleketin evladı, insanlarıdır. Bu milletin öz evlatlarıdır bunları hep beraber kucaklamak gerekir.''

ÜSLUP ELEŞTİRİSİ

Başbakan Erdoğan'ın konuşmaları konusunda dikkatli olması gerektiğini savunan Bahçeli, ''Bunlar üzerinde çok daha hassas olmak lazımdır. Başkalarının senaryolarına yağ bal çalmakta kimseye fayda yoktur. Bu ülke hepimizindir. Bu ülke hep beraber mutluluk ve huzuru özlemektedir'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın miting alanlarındaki üslubunu eleştiren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sayın Başbakan uzun zamandan bu yana (lan)lı (be)li konuşmalarla argoyu Türk siyasetine yerleştirmeye ve siyaseti kirletmenin yanında siyasi üslubu çirkinleştirmeye çabalamaktadır. Bunun kendisine de siyasi hayatımıza da faydası yoktur. Siyaset kirlenirse, siyaset çirkinleşirse siyaset üslup olarak çirkinleşirse, partiler arasında saygı kalmazsa bu yavaş yavaş, dalga dalga halka da yayılır. Durgun bir suya küçük bir taş parçasının atılışı gibi küçük bir daire gibi çoğala çoğala toplumun her kesimini sarmaya başlar.

Seçimlerde farklı partilere oy verenler buralarda yaşıyor. Birbirleriyle arkadaştır, selamlaşır aynı yerde çalışır. Eğer siz bunlara siyasal ayrımcılığı husumet zehiri ile besler, kötü cümlelerle tahrik ederseniz sizler gittikten sonra burada siyasal çatışmalar gerginlikler yaşanır ki bu da ülkemizin toplum huzurunu kaçırır. Bunların kimseye faydası yok. Millete de yok, ülkeye de yok. O nedenle sayın Başbakan bunları konuşurken dikkatli olsun. Eğer söyleyeceği bir şey varsa hakaret etmeye gerek yok, iftira etmeye gerek yok, yalan söylemeye gerek yok. Gel neye inanıyorsan işte millet burada, işte kürsü burası. Gel anlat.''

''BAŞBAKAN, 116 GÜNÜ BU MİLLETE ANLATMAK ZORUNDADIR''

''Başbakan, 18 Kasım 2002 tarihi ile yani 58. Hükümetin kurulduğu gün ile 59. Hükümetin kurulduğu 14 Mart 2003'deki 116 günü bu millete anlatmak mecburiyetindedir'' diyen Bahçeli, şunları söyledi:

''Partinin Genel Başkanısınız. Ama milletvekili olma yeterliliğiniz yasal yönden yasaklanmış. Milletvekili olamıyorsunuz. Sonra partiniz tek başına iktidar oluyor. Yakın bir arkadaşınız olan şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül beyin Başbakan olarak görev üstlenmesini istiyorsunuz.
Abdullah Gül, 58. Hükümeti 18 Kasım 2002 tarihinde kuruyor ve faaliyetler başlıyor. Ama bu arada 116 günde ne oluyor ne bitiyor hala daha kara lekeler var. Bunların aydınlığa kavuşması lazım. Bu alaca karanlıkta, bu karanlık odalarda, hangi karanlık ilişkilerle milletvekili olma şansını kaybetmiş olan bir kişi Siirt'te ara seçime benzer bir seçim yoluyla Anayasa değişikliği yaparak, ona paralel yasal değişiklikler yaparak Yüksek Seçim Kurulu kararlarını değiştirerek seçim yapılıp İstanbul'dan milletvekili olması reddedilen bir şahsiyet Siirt'ten bir milletvekili olarak geliyor ve arkadaşına diyor ki (ben geldim sen kenara çekil. Ben 59. hükümeti kuracağım) diyor. Ve 14 Mart 2003 tarihinde Başbakan oluyor.
Sayın Başbakana şimdi soruyorum, (Bu dönemde ne oldu? Nerelerde neler görüşüldü? Bu değişikliği kim yaptı? Kim yapmaya yardımcı oldu?) Bunları anlat. Bu kara lekeler ortadan kalksın. Daha berrak, daha ak bu milletin huzuruna çık. Ama diyor ki (bunu ispat etmesen namertsin) diyor. Sen gel doğruları anlat da ben namert olayım.''

İktidar sorumluluğu üstlendiğinde ''kara lekeleri en küçüğünden en büyüğüne kadar inceleyerek gereğini yapmazsam işte o zaman namert olayım diyorum'' diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

''Türkiye'deki bütün sosyoekonomik geri kalmışlığı MHP'ye yüklemenin sana bir faydası yoktur. Bunlara böyle devam etmenin bir anlaşılır tarafı vardır. Artık MHP korkusu seni sarmış Başbakan. Artık sizin ensenizde bozkurtun nefesi dolaşıyor.''

EKONOMİK KRİZ

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın bugün 5. paketi açıklayacağının gazetelerde yer aldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

''Ekonomik krizi aşmak açısından bugün basından duyduklarımıza göre Çankırı veya Tokat mitinginde 5. paketi açıklayacak. Demek ki bundan evvel 4 paket açıklanmış kabul ediliyor. Sayın Başbakan 4 paketi açıklarken Türkiye'de bir ekonomik krizden hiç bahsetmiyordun. (Hamdolsun iyiyiz) diyordu. (Bize teğet geçiyor) diyordun. Madem ki ekonomik kriz teğet geçiyordu. Hamdolsun ekonomik yönden çok iyiydik. Peki o bu paketler nereden geliyor. Neden ihtiyaç hissediliyor. Demek ki, ülkede var olan bir ekonomik kriz var. Bu krizi saklamayın. Bu krizin üzerini örtmeyin. Bu krizle ilgili köklü tedbirleri almakta geç kalmayın. Aldığınız tedbirlerin içerisinde krizin aşılmasında fayda sağlayanlar olacaktır. Ama biriktirmeyin. Bir bütün halinde alın. Ekonomik yönden Türkiye'de kriz yönetmiş olan bürokratları davet edin. Ekonomik yönden bilgi sahibi olan üniversite öğretim üyelerini davet edin.

Sen 57. hükümete çatacağın yere teşekkür et. Ama sen diyorsun ki (kriz bize değmez bir yerden teğet geçer). Peki Teğet nereden geçiyor. Teğetin geçtiği yer ya yandaşın, ya hanedanın olan kişiler. Oralardan teğet geçiyor, ama vatandaşın yüreğini delip geçiyor.''

Bahçeli, mitingin ardından Bayburt'a hareket etti."