kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Halep'in Çağlayan ise arşın burası"

AA
Giriş Saati : 22.03.2009 14:55
Güncelleme : 22.03.2009 19:03
Yeni Haber
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biliyorum ki İstanbul yine büyüklüğünü konuşturacak, yine Türkiye'nin numunesi olma özelliğini sergileyecek ve AK Parti ile yola devam diyecektir'' dedi...
Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasına, İstanbul'un 39 ilçesindeki bütün vatandaşlarını selamladığını ifade ederek başladı.

Vatandaşlarının İstanbul'a yürekten bağlı olduğunu, şehrin her köşesine gönül verdiğini çok iyi bildiğini anlatan Erdoğan, ''İstanbul ile aramızdaki bu büyük sevdayı dile getirmeye kelimeler yetmez'' diye konuştu. Vatandaşların gösterdiği cefaya ve sadakate teşekkür eden Erdoğan, İstanbul'un Türkiye'nin özeti olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Şu anda Sivas, Kastamonu, Trabzon, Rize, Artvin, Elazığ, Sinop, Kayseri, Konya, Diyarbakır, Mardin, Erzurum, Erzincan, Adana, Antalya, İzmir, Sakarya burada... Doğu da batı da burada, bu meydanda...

İstanbul'da bütün yürekler bir ve beraberdir. Burada Eyüp Sultan'ın yattığı ebedi kabir, Fatih'in tutuşturduğu meşale yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal'in yürüttüğü kurtuluş mücadelesinin ruhu buraya yansıyor. Bütün medeniyetlerin mirası burada. Aziz milletimizin bin yıllık mührüyle mühürlenmiş, koruma altına alınmıştır. Burada bütün farklılıklar birlik içinde erimiştir.''

Sevda ile Anadolu'nun yollarına düşmeyi İstanbul'un öğrettiğini kaydeden Erdoğan, AK Parti'nin hizmet siyasetinin temellerinin İstanbul'da atıldığını, kuşatıcı, kucaklayıcı birlik siyasetinin temel felsefesinin de İstanbul'da yoğurulduğunu, AK Parti'nin demokratik açılımları esas alan değişimci anlayışının İstanbul'da şekillendiğini anlattı.

Erdoğan, İstanbul'da yanan bu meşalenin tüm Türkiye'de destek bulduğunu ifade ederek, İstanbul için hiçbir zaman yaptıklarıyla yetinmediklerini ve yetinmeyeceklerini, daima ileri hedeflere koştuklarını söyledi. Erdoğan, ''Bu can, bu bedende olduğu müddetçe bu sevdamız dinmeyecektir'' dedi.

İSTANBUL'UN BÜYÜKLÜĞÜ

Şimdi Türkiye'nin yeni bir koşuya hazırlandığını, yeni bir koşunun start noktasında bulunduğunu belirten Erdoğan, AK Parti'nin 29 Mart seçimleri arifesinde gelecek için heyecan yüklü ve coşku dolu olduğunu kaydetti.

O gün millet iradesinin yeniden tecelli edeceğini, demokrasinin halkın tercihleri doğrultusunda çok daha güçleneceğini dile getiren Erdoğan, ''Biliyorum ki İstanbul yine büyüklüğünü konuşturacak, yine Türkiye'nin numunesi olma özelliğini sergileyecek, AK Parti ile yola devam diyecektir'' diye konuştu. ''Şimdi en gür seda ile seslenmeye hazır mıyız?'' diye soran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

''Az önce birileri Çağlayan'daydı. Aman yarabbi, ne palavralar. Nasrettin Hoca'ya bir palavracı gelmiş. Palavracı demiş ki 'Ben 40 arşın, 60 arşın atlarım'. Tabii böyle deyince Nasrettin Hoca da 'Atla oğlum' demiş. Bunun üzerine palavracı cevap vermiş. 'Halep'deyken atlardım' demiş. Hemen Nasrettin Hoca 'Halep oradaysa arşın buradır' demiş. Şimdi ben de diyorum ki sayın Baykal, senin Halep'in Çağlayan ise arşın burası, Zeytinburnu. Eğer metrekare ölçüp biçmesini bilmiyorsan burada öğreniver. Çağlayan Meydanı ne kadar, Zeytinburnu Kazlıçeşme ne kadar? Bunu da sana kılavuzların söylesinler.''

İstanbullu'ya küçük düşünmenin yakışmayacağını, İstanbul'un tarih boyunca hep büyük düşündüğünü anlatan Erdoğan, 29 Martta da İstanbul'un tüm ilçelerinin büyük düşüneceğini ve ''yola devam'' diyeceğini, buna inandığını kaydetti.

"DENİZ BAYKAL'IN İDEALİNDE HİÇBİR ZAMAN BU ÜLKEDE İKTİDAR OLMAK BULUNMADI. ÇÜNKÜ HALK ONU EBEDİ MUHALEFET İLAN ETTİ"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın idealinde hiçbir zaman bu ülkede iktidar olmak bulunmadığını ifade ederek, ''Çünkü halk onu ebedi muhalefet ilan etti'' dedi.

Erdoğan, partisinin Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, İstanbullu'nun AK Parti'den aldığı hizmetleri bildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

''Neler anlatıyor neler... Kalkmış başkalarının yaptıklarını kendine mal ediyor. Diyorlar ki Sayın Baykal sen ne yaptın? Sen onu söyle. Senin bir dikili taşın var mı söyle? Sen Enerji Bakanlığı yaptın bu ülkede, akaryakıt istasyonlarında milleti kuyruğa mahkum ettin. Benim çiftçim mazot bulamadı. Otomobillere benzin bulamadı. Evlerimize gazyağı alamadık. Sen Maliye Bakanlığı yaptın. Bizi deliksiz kuruşa mahkum ettin. Rakamları da maalesef doğru söylemiyor. Rakamlarda da ciddi manada saptırmalar var. Doğru konuşmuyor. Resmi rakamlar ortada, her şey ortada. Ama tabii bu ara biraz da iyice kimyası bozulmuş durumda.''

Baykal'ın devletin valilerine, yargıya, maliyeye, bürokratlarına, teknokratlarına sataştığını, ''Devletin bürokrasisinin hepsi AK Parti'li'' dediğini belirten Başbakan Erdoğan, Baykal'ın ''AKP ile gelen APS ile gider'' sözünü eleştirdi. Erdoğan, ''Ayıptır ayıp. Bu ülkede APS ile ancak gitse gitse mektup gider. Devletin resmi kademelerindeki atamaların nasıl yapıldığı bellidir. Ama unuttun galiba, kimya bozuldu çünkü'' diye konuştu.

''Deniz Baykal'ın idealinde hiçbir zaman bu ülkede iktidar olmak bulunmadı. Çünkü halk onu ebedi muhalefet ilan etti'' diyen Erdoğan, ''Şimdi yalvarıyor 'Anneciğim ne olur bir gün bana bir iktidar'. Bu millet vermeyecek sana iktidar. Çünkü dürüst davranmıyorsun'' dedi.

''CHP ZİHNİYETİNİN MANTIĞI BU''

CHP Lideri Baykal'ın 220 milyar dolar borçla ecdadın neler yaptığını anlattığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sadece borçla değil. Bunun için de borç da vardır, sabit gelir de vardır. Bu işi öğren. Ekonomiyi öğren. Bak 'Borç yiğidin kamçısıdır'. Şu anda Türkiye'nin devlet olarak kamu net borç stoğu 142 milyar dolardır. Dürüst ol, dürüst. Özel sektörün borcunu niçin gelip de devlete yıkıyorsun? 142 milyar dolar, çıkıyor diyor ki 500 milyar dolar. Ayıptır, ayıp. Bunları öğren, dürüst ol. Ama dürüst değil. Hep yanlış. Çünkü kılavuzu farklı. Biliyorsunuz, kılavuzu karga olanın durumu bu. Değiştir bu kılavuzu değiştir. Sana da yazık oluyor. Üzülüyorum. Yaşın 70 olmuş. Yazıktır, bu hep böyle mi gidecek?''

Deniz Baykal'dan kendi eserlerini anlatmasını isteyen Erdoğan, kendisinin bu ülkeye kazandırdıklarıyla konuştuğunu kaydetti. Türkiye'nin 230 milyar dolar olan gayrısafi yurtiçi hasılasını 750 milyar dolara çıkaran bir başbakan olarak konuştuğunu belirten Erdoğan, Baykal'a yönelik ''Sen neyle konuşuyorsun onu söyle'' diye seslendi.

Baykal'ın gerçekleri saptırdığını ifade eden Başbakan Erdoğan, devlet olarak fabrika yaptırmayı bıraktıklarını, artık fabrikaları girişimcilerin yaptığını söyledi. Devletin fabrikalarının iflas ettiğini, zararlarını da vatandaşın ödediğini anlatan Erdoğan, ''Bunların mantığı bu. CHP zihniyetinin mantığı bu. O devletçi mantık maalesef hep zarar, zarar, zarar... Zararın bedeli de millete'' diye konuştu.

Geçmiş iktidarların karşılıksız para bastığını, bunun vatandaşın cebindeki parayı çalma anlamına geldiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'de 6,5 yıldır karşılıksız para basılmadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, tarih kadar büyük düşündüklerini, İstanbul için, Türkiye için, 81 vilayet için büyük düşündüklerini belirterek, mitinge katılanlara bundan önce katıldığı 54 ilin selamını getirdiğini bildirdi.

"CHP'NİN TAPUSU BAYKAL'IN ELİNDEDİR. MHP'NİN TAPUSU BAHÇELİ'NİN ELİNDEDİR. AK PARTİ'NİN TAPUSU MİLLETİN ELİNDEDİR. FARKIMIZ BU"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''CHP'nin tapusu Baykal'ın elindedir. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletin elindedir. Farkımız bu'' dedi.

Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Süleymaniye, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Fatih Camisi ve Galata Kulesi'nin İstanbul'un, Türkiye'nin kardeşliğin ve insanlığın anıtları, Boğaziçi'nin Müslüman'ın, Hristiyan'ın, Musevi'nin yüreğine akan bir sevgi ırmağı olduğunu söyledi. Çanakkale Destanı'nın hep birlikte yazıldığını, İstiklal Savaşı'nın omuz omuza, yürek yüreğe kazanıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Biz bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk, 'Bayrakları bayrak yapan üstendeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' diyerek yola devam ettik. Yıllarca birlikte güldük, birlikte sevindik. O zaman ayrı gayrı niye? O zaman ayrımcı siyaset niye? İnsanları bölen, ırklarına, mezheplerine, dinlerine, dillerine ayıran bu dil, bu üslup niye? Bu çatışmacı, bu tahrik edici üslup niye? Ne diyor Aşık Veysel; 'Kürt'ü, Türk'ü ve Çerkez'i/Hep Adem'in oğlu kızı/Beraberce şehit gazi/Yanlış var mı ve neresi/Yezit nedir ne Kızılbaş/Değil miyiz hep kardaş/Bizi yakar bizim ataş/Söndürmektir tek çaresi...' İşte biz bu anlayışla 'demokrasi' dedik. İşte biz Necip Fazıl'dan, Nazım Hikmet'ten, aldığımız ilhamla 'özgürlük' dedik. Mehmet Akif'ten, Namık Kemal'den, Kemal Tahir'den Peyami Safa'dan aldığımız üslupla 'hürriyet' dedik.

Baki'den, Nedim'den, Fuzuli'den kalan incelikle, zarafetle 'hoşgörü' dedik. Şeyh Edebali'den, Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Şeyh Ahmet Yesevi'den, Hacı Bektaş'tan aldığımız dersle 'kardeşlik' dedik. Fatih'ten, Kanuni'den, Yavuz Selim'den aldığımız aşkla 'büyük Türkiye' dedik. Biz, Gazi Mustafa Kemal'den yüklendiğimiz mesuliyetle, 'muasır medeniyetler seviyesi' dedik. Birlik içinde bütünlük, kardeşlik içinde geleceğe emin adımlarla bu yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Bin yıllardır bozulmayan, yıpranmayan kardeşliğimizi ebediyen muhafaza edeceğiz. Aramıza nifak sokma gayreti içinde olanlara asla prim vermeyeceğiz. Nifak tohumlarının bu ülkede yeşermesine izin vermeyeceğiz.''

''CHP'LİLER ANLAMAZ BU İŞTEN''

İstanbul'u nasıl bir dünya kenti yaptılarsa, Türkiye'nin 81 vilayetinin tamamını da birer dünya kenti haline getireceklerini, bunun uzmanlık alanları olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

''Belediyeciliği biz biliriz, CHP'liler anlamaz bu işten. Onların İstanbul'u ne hale getirdiğini benim İstanbullu kardeşim bilir. Şimdi İstanbul'un sorununu çözmek için İstanbul'a adres bilmeyenleri gönderiyor. Bu, onların yöneticilik kabiliyetlerinin ne olduğunu da gösteriyor. Bunların derdi, meseleyi çözmek değil, böyle bir dertleri yok, tam aksine 'dostlar alışverişte görsün'. Biz, dostluğun, kardeşliğin diliyle 71,5 milyon vatandaşımızı kucaklayan bir dille konuşmaya devam edeceğiz. Demokrasiden şaşmadan, milletin iradesini asla ve asla tartışma konusu yapmadan, yaptırmadan özgürlük alanlarını genişleterek, geleceğimizi hep birlikte inşa edeceğiz.''

Başbakan Erdoğan, 29 Mart yerel seçimlerinden AK Parti'nin gücüne güç katarak çıkmasının ayrı bir anlam taşıdığını vurgulayarak, her partilinin akrabalarına, ahbaplarına, komşularına duyduklarını, bildiklerini anlatmasını istedi. ''CHP'nin tapusu Baykal'ın elindedir. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletin elindedir. Farkımız bu'' diyen Erdoğan, vatandaştan 29 Martta oy kullanmasını istedi.

Erdoğan, gerek içeride, gerek dışarıda 30 Marttan itibaren yeni bir dönem ve gündemin başlayacağını ifade ederek, 1-2 Nisanda Londra'da yapılacak G-20 Zirvesine katılacaklarını anlattı. Yeni dönemde Türkiye'yi ekonomik, demokratik, adalet ve kalkınma açısından daha ileriye taşıyacakları için seçimden güçlenerek çıkmalarının daha büyük önem taşıdığını belirten Erdoğan, ''Dünyanın 100 yılda bir karşılaştığı küresel kriz ortamında, Türkiye'nin güven ve istikrar ortamını bu süreçte de devam ettireceğini hep beraber göreceğiz'' dedi.

''BUNLAR BAKAR KÖR''

Türkiye'nin bu türbülanstan daha güçlü çıkacağını, bu krizi fırsata dönüştüreceklerini, bundan kimsenin endişesi olmaması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şu meydan bunu gösteriyor. Biz şu anda yerel seçim yapıyoruz. Peki sayın Baykal ne konuşuyor? Yereli konuşuyor mu? Gittiği illerde yerelde neler yapılacağı ile ilgili bir planını, projesini duydunuz mu? Yok ki planları, projeleri... Ve 'Ne yaptınız' diyor? Ayıp, bunlar bakar kör... Afedersiniz açtığımız yolların üzerinden gidiyorlar. Şimdi Eskişehir'de bu hızlı trene hangi yüzle bineceksiniz? 9 bin 468 kilometre duble yol yaptık, bu yollardan geçiyorsunuz hangi yüzle? 330 bin derslik yaptık 6,5 senede... İnsan kalkar bir teşekkür eder.''

Başbakan Erdoğan, okullarda bilişim sınıfları kurduklarını, okullara 800 bine yakın bilgisayar gönderdiklerini, yeni hastaneler açtıklarını anlatarak, ''Vatandaşı karşında doluşa getiriyorsun, konuşuyorsun. Ah sayın Baykal ah... Gel bir de Kazlıçeşme'yi dinle ne diyor? Sadece Çağlayan'da seni dinleyenler bu ülkenin vatandaşı değil. Bak buradakiler de bu ülkenin vatandaşı. Bunlardan haberin var mı?'' diye konuştu. CHP'nin ''kenarından köşesinden'' ortak olduğu koalisyon dönemlerinde hastanelerde ölülerin bile rehin alındığını, sosyal güvencesi olmayanların hastaneye bile yaklaştırılmadığını ifade eden Erdoğan, bir anısını şöyle dile getirdi:

''Bunu kendim yaşadım. Trafik kazası geçirdim, hastaneye götürdüler, komadayız, sordukları soru şu: SSK'lı mısın, emekli sandığı mensubu musun? Kan, revan içindeyiz, hala bunu soruyorlar. Bizi 3 arkadaş bir minibüsle Bolu'ya kadar gönderdiler. Önce bir hastaneye gittik.' SSK'lı olduğu için biz bakamayız' dediler. Yaralı arkadaşımızın elinde 3 tane serum şişesi oradan oraya... 1,5 saat böyle geçti. Bu mudur insan öncelikli bir dünya?''

''SANDIĞA GİDİN''

Başbakan Erdoğan, ''Vatandaşlarımdan ricam şu; 29 Mart günü sandığa gitmeleri ve Türkiye'nin yakın geleceğini şekillendirecek yeni dönem için iradelerini koymalarıdır'' diyerek, ''biz kazanalım'' değil, Türk demokrasisinin kazanmasının derdinde olduklarını dile getirdi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''İsterse bir vatandaş telefonda hükümete küfretmeli, hakaret etmeli. Telefonda konuşurken ağız tadıyla birbirimize küfredemiyoruz'' dediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ayıptır ayıp... Sen bir lidersin. Sayın Baykal, bu ifadeleri gece 12.00'den sonra kullan. Bak, çocuklarımızın ahlakını bozacaksın ya da şifreli kanallarda konuş bunları. Tutturmuş bir televizyon, televizyon... Buyur çarkıfelek, televole var. Orada şovmenlerle beraber şovunu yap. Ben de sen çıkarsan seyrederim.''

Uluslararası sermayenin güven ve istikrarın olduğu yere geldiğini belirten Erdoğan, ''Bunların devletçi mantığı o eski komünist mantık. Biz devletçi mantık değiliz. Biz, 'serbest rekabet olmalı, uluslararası rekabet ülkemde şekillenmeli' diyoruz'' şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan, Galataport'un engellenmesiyle İstanbul'un kaybettiğini ifade ederek, İstanbul'un güzelliklerini tüm dünyaya pazarlamaya kararlı olduklarını söyledi.

Türkiye'ye gelen turist sayısını 26 milyona çıkardıklarını, bunun, Türkiye'nin dünyada tanıtımı anlamına geldiğini vurgulayan Erdoğan, ''Sayın Baykal, sana kalsaydı sen zaten İstanbul'un dışına çıkamazsın. Sayın Bahçeli, sen uçma özürlüsün... Diyor ki, 'Başbakan niye uçuyor biliyor musunuz? Fazla harcırah almak için'. Ayıptır ya ayıp'' dedi.

Erdoğan, ''Sayın Baykal daha maça çıkarken mağlubiyeti kabul etti. Kabul edemediği veya hesaplayamadığı tek şey var; 5 mi yiyeceğim, 6 mı yiyeceğim, 7 mi yiyeceğim? Bunun hesabını yapamıyor, sıkıntı burada'' dedi.

Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada kendilerinden önceki dönemde devletin yüzde 63 faizle borçlandığını, şimdi ise bu oranın 13-14 olduğunu, arada 50 puan fark bulunduğunu belirtti.

''Çağlayan'da niye bunları konuşmadın? Niye halkımı aldatıyorsun?'' diyen Erdoğan, enflasyonun şu anda yüzde 7,7 olduğunu, bir ara yüzde 11'e çıkmasına ise en fazla Baykal'ın sevindiğini ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunların iktidar olmak gibi bir derdi yok. Bundan daha açık itiraf olur mu? Ne diyor? 'AK Parti eğer yüzde 52'nin altında kalırsa başarısızdır'. Bir siyasi lider bunu söyler mi? Sen benimle yarıştasın. Maça çıkıyoruz. Bir futbol takımı mağlup olmak için maça çıkar mı? Ama Sayın Baykal daha maça çıkarken mağlubiyeti kabul etti. Kabul edemediği veya hesaplayamadığı tek şey var; 5 mi yiyeceğim, 6 mı yiyeceğim, 7 mi yiyeceğim? Bunun hesabını yapamıyor, sıkıntı burada. Ya Sayın Baykal, önce bir defa sen ne alacaksın onu söyle. Bize 'yüzde 52' dedin. Tamam, teşekkür ediyoruz, iyi güzel. Ama sen ne alacaksın? Bir lider, iktidar olmak için, birinci parti olmak için oynar. İkinci parti, üçüncü parti olmaya oynar mı? Demek ki muhalefeti, mağlubiyeti zaten baştan kabul etmiş. Ben de diyorum ki; böyle muhalefete can kurban.''

Başbakan Erdoğan, millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini, mütevazı olarak milletin hizmetinde bulunmanın kararlılığı içinde olduklarını kaydetti.

HİZMET SİYASETİ


Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'de Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmanın kararlılığı içinde olduklarını, bunu başaracaklarını dile getiren Erdoğan, ''İstanbullular olarak ben inanıyorum ki 29 Martta ideolojik siyasete, iftira siyasetine, çamur siyasetine değil, hizmet siyasetine oy vereceksiniz'' şeklinde konuştu.
Kendi siyasetlerinin ''eser siyaseti'' olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sayın Baykal'a dedim ki; 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri'. Sayın Baykal bundan alındı. Ziya Paşa'nın bir başka beyitiyle bana güya cevap veriyor. Onu da karıştırdı birbirine. Orada tabii tamamen hakaretler içeren bir şey var. Sayın Baykal, sen ne zaman hakaret etmeyi bırakacaksın? Parlamento'da dedim ki 'Sayın Baykal'a da Bahçeli'ye de bütün hakaretlerine rağmen hakaret etmeyeceğim, sabredeceğim'. Ama buna devam ederlerse, seçim meydanlarında adabımla onlara cevap vereceğim. Çünkü bunlar milletimle aynı istikamette yürümüyorlar. Bunlar içe kapalı ideolojilerle millete kılavuzluk yapamazlar. Bu millet, kendi hukukuna sahip çıkanlarla çıkmayanları çok iyi biliyor.''

''BENİM VATANDAŞIM BUNLARI YUTMAYACAK''


Başbakan Erdoğan, yolsuzluk hortumları kesilmeseydi, ülkenin borçlarının ödenmesinin mümkün olmayacağını vurgulayarak, göreve geldiklerinde yüzde 64 olan Türkiye'nin gayri safi yurt içi hasılaya borç oranının şimdi yüzde 25'e düştüğünü aktardı.
Erdoğan, ''Hala diyor ki 'borcumuz artıyor'. Dürüst ol, bu rakamları saptırma. Velev ki özel sektörünkini bile katsan 342 milyar dolar yapar. Çıkıyorsun, '500 milyar dolar' diyorsun. Ama benim vatandaşım bunları yutmayacak. Yutmadığını da 29 Martta gösterecek'' diye konuştu.

İstanbul'un küresel bir vizyonu bulunduğunu, yeryüzünün önemli kararlarının bu şehirde alındığını, Türk dünyasının, Batı dünyasının ve İslam dünyasının da gözünün İstanbul'da olduğunu ifade eden Erdoğan, onun için bu şehrin hep ileri gitmek için hazırlanması ve yatırımların da ona göre yapılması gerektiğine dikkati çekti.

''CHP ZİHNİYETİ...''


Bu şehrin CHP zihniyetini çok iyi tanıdığını ifade eden Erdoğan, bir dış politikası, dış politika vizyonu olmayan partiye İstanbul'un teslim edilemeyeceğini söyledi.

Erdoğan, AB vizyonu, bir dünya vizyonu olmadan, ayrımcı, hizipçi bir anlayışla da İstanbul'un yönetilemeyeceğini belirtti.
İstanbul'da 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptığını hatırlatan Erdoğan, göreve geldiği 1994'de İstanbul'da çöp dağları, hava kirliliği olduğunu, gazetelerin maske dağıttığını, suların akmadığını anlattı.

İstanbul'u o dönem CHP'den teslim aldıklarını anımsatan Erdoğan, ''CHP zihniyeti demek, kirlilik, hava kirliliği, çöp, çukur, çamur demektir. CHP zihniyeti budur'' şeklinde konuştu.

Erdoğan, İstanbul'u İSKİ bataklığından kurtardıklarını kaydederek, ''İstanbul bir daha böyle yanlış bir zihniyete teslim olur mu? Biz sizi gördük ya. Sizi tanıyoruz, biliyoruz'' dedi.

Dünya Su Forumu'nun İstanbul'da Haliç'in kenarında yapıldığını, bu foruma 23 bin kişinin katıldığını söyleyen Erdoğan, ''Hani o kokudan geçilmeyen bir Haliç vardı ya, o Haliç'in kenarında yaşayanlar iyi bilir. Ben de Haliç'in kenarında, Kasımpaşa'da doğdum büyüdüm. O kokuyu iyi bilirim'' diye konuştu.

Erdoğan, o dönemde ''Haliç'in toprakla doldurulması'' şeklinde akıl verildiğini, o akılları dinlemeyerek Haliç'i kurtardıklarını anlattı.

Sütlüce'de muhteşem bir kongre merkezi kurduklarını, bir kongre merkezinin de Harbiye'deki kongre vadisinde yapıldığını ifade eden Erdoğan, ''Bunları İstanbul'a AK Parti zihniyeti kazandırdı. Ey Baykal, neredesin be? 'Biz de şunu yaptık' de. Bizim fiilimizin ulaştığı yere senin hayalin bile ulaşamaz'' dedi.

''İSTANBUL'UN HAVASI DEĞİŞİYOR''


İstanbul'a 130'a yakın katlı köprülü kavşak, Avcılar-Söğütlüçeşme hattı arasında çalışan metrobüs, tüneller kazandırıldığını dile getiren Erdoğan, ''İstanbul'un havası değişiyor. Bunları nasıl görmezlikten geliyorsun? Tavsiye ederim, git Kağıthane-Piyalepaşa tünelini gez. Hiç olmazsa bir gez. Ama er veya geç oradan geçecek'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, daha önce birinci, ikinci köprüye karşı olanların şimdi oralardan geçtiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Üsküdar'ı Sirkeci'ye denizin altında 82 metre derinliğinde buluşturduk. Ben geçtim. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli gelin bir de beraber geçelim. Gelir misiniz? Var mısınız? Gelin ya. Bu heyecanı beraber paylaşalım. Sevinelim. Ülkem, milletim adına sevinelim. Gelmezler. Dedim ki 'bunlar Sivas'ın ötesine bile geçemiyorlar'. Ama diye diye Sayın Baykal en sonunda Mardin'e gitti. Kars'a da gitti. İnşallah diğer yerlere de uğrar. 81 ilin 81'in de de beraber bu mücadeleyi beraber versek ne güzel olur. Niçin Güneydoğu Anadolu'da iki parti siyaset yapsın? Gel beraber yapalım. Ama gelmiyor. Orası Türkiye değil mi? Orası 780 bin kilometrekarelik vatan toprağı değil mi? Orada sandık yok mu, orada demokrasi yok mu ya? Gel gel, orada da siyaset yapalım.''
Kendisinin ve arkadaşlarının 81 vilayete gittiklerini, hepsinde de miting yaptıklarını belirten Erdoğan, hafta sonuna kadar her gün 2, son gün 3 miting olmak üzere, toplam 72-73 miting yapmış olacağını bildirdi.