kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Hangi şartlarda olursanız olun sandığa gidin"

AJANSLAR
Giriş Saati : 22.03.2009 13:39
Güncelleme : 22.03.2009 17:47
Yeni Haber
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Antalya'dan Hatay'a giderken uğradığı Konya'nın Seydişehir ilçesinde partililere seslendi...
Dün akşam Seydişehir'e gelen Devlet Bahçeli, partililer tarafından karşılandı. İlçe teşkilatı önünde partililere hitap eden MHP lideri Bahçeli, Türkiye genelinde seçkin adaylarla mahalli idareler seçimlerine katıldıklarını belirterek, "Seçim faaliyetlerimizi tek tek imkanlar ölçüsünde Türkiye'yi karış karış dolaşarak yapmaya çalışıyoruz.

Belediye başkan adayımız Abdulkadir Çat ile Seydişehir'e talip olduğumuzu sizlere ifade etmek istiyorum. Bu seçim, geçmiş dönemlerde yapılan seçimlerden farklı olarak bir anlam taşımaktadır. Bu seçimler bir yandan belediye başkanımızı, belediye meclis üyelerimizi, il genel meclis üyelerimizi seçecek, ama öbür yandan da yaşadığımız sosyal, ekonomik, siyasi krizden çıkış yolu ile ilgili yeni bir yol haritasına, milletimizin geleceğini belirleyecek, kilometre taşlarına işaret eden bir sonuca da bu milleti ulaştıracaktır.

Hangi şartlarda olursanız olun eşinizle dostunuzla, çalışma arkadaşlarınızla sandığa gidin. Önünüzdeki engelleri son 8 günde aşarak, 'ülke senin, karar senin' ilkesinden hareketle oy vereceksiniz. Oy verirken akılla vicdanınızın sesine kulak verin" dedi.

Konuşmasının ardından Bahçeli, ilçeden ayrıldı.

BAHÇELİ ADANA MİTİNGİNDE KONUŞTU

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel seçimlerin, Türkiye'nin geleceğinin yol haritasında kilometre taşlarını oluşturacağını söyledi.

Partisinin Adana İl Teşkilatı tarafından Uğur Mumcu (İstasyon) Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan Devlet Bahçeli, ülkenin bulunduğu durum itibariyle seçimlerin öneminin çok daha fazla olduğunu belirterek, "Anayasamıza göre 5 yılda bir mahalli idareler seçimleri yapılıyor. Bu seçimlerde belediye başkanları, belediye meclisi ve il genel meclis üyelerini seçiyoruz. Ancak geçmişte olduğu gibi bugün de mahalli idareler seçimleri çok daha büyük anlam ve önem kazanmakta. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu iç, dış tehditler, sosyal, ekonomik, siyasi krizler bu seçimlere bu farklılığı getiriyor. Bu seçimler sadece yerel olmaktan çıkıyor aynı zamanda milletin geleceğinin yol haritasında kilometre taşlarını oluşturuyor. Seçimleri millet olarak önemsemeli siyasi partiler olarak ciddiye almalıyız." ifadesini kullandı.

Seçim sonuçları üzerinde her hangi bir tartışmaya mahal vermemek, seçilenin meşruiyetini tartışmaya açmamak için mutlaka sandığı gidilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Yanımıza eşimizi, çocuğumuzu, akrabamızı almalıyız, köylülerimizi almalıyız ve sandığa tam katılımla gitmeliyiz. Ancak sandığa giderken demokratik denetim hakkımızı kullanmak için, yöneticilere karşı bir uyarıda bulunmak için, bir görevi daha yerine getirmeliyiz. Bunu yaparken geçmiş dönemleri hatırlayarak, vaat edilmişlerinin ne kadarının gerçekleştirildiğine bakmalıyız. Ülken için Adana için karar senin olsun." diye konuştu.

AK Parti'nin 6 yıl, 4 aydır ülkeyi yönettiğini hatırlatan Bahçeli, "Bu yönetim döneminde başarılı oldukları alanlar mutlaka vardır. Ama parti programında seçim beyannamelerinde vaat edilenlerin bir çoğunun yerine getirilemediği ve ülkemizin kötü bir yönetimle muhatap olduğu gerçeği var. AKP yönetimiyle bazı gelişmeler Türkiye'de olmuştur. Türkiye bir gerilim stratejisiyle kamplara, çetelere ayrılarak kaos ortamına sürüklenmek istenmektedir. Bu bilerek yapılıyor. Bir sayısal çoğunlukla, Meclis'teki milletvekili sayısı anayasa değiştirmeye muktedirken, ne vaat etmişse onun yerine getirilmesi için her türlü imkan ve fırsatı ele geçirmişken, devlet kurumları arasında sinsice bir gerginliğe sebebiyet verecek hataların izahını yapmak zordur. AKP'ye milletçe, millet iradesiyle bir ders vermek gerek. Bu da pazar günü sizlerin ortaya koyacağı kararlarla belirlenecek." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin AKP yönetimde birçok sorunla karşı karşıya kıldığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi: "Mali yapımızda ve milli sermayemizde güçsüzlük ve yabancılaşma, siyası yapımızda ilkesizlik ve istismar, milli kimlikte ayrışma, ahlaki olarak çürüme, yozlaşma dikkat çekiyor. Açılık, ahlaksızlık ve adaletsizlik baş göstermiştir. Yokluk, yozlaşma ve yabancılaşma da bu yapıyı çürümeye sokmuştur. Böyle bir ortamda seçim yapılıyor. Yoğun sosyal, ekonomik ve siyasi problemleri varken, milli devlet ve üniter yapı, toprak bütünlüğümüz tehdit altına alınmışken, Başbakan'ın krizin farkında olmasına rağmen, seçimi fırsat bilerek bu köklü ve direnleşin bunalımdan çıkış yollarından doğru bilgiler vererek milletin toplumsal huzur ve barışını sağlaması gerekirken, son mitinglerde böyle bir adım atmaya niyetli olmadığı görülmektedir."

Başbakan'ın çok ili ziyaret ederek, bazı liderlerin bazı yerlere gedemediğini söyleyerek açık hava mitingleriyle bir üstünlük sağladığı kanaatini yaymaya çalıştığını ifade eden Bahçeli, "Devletin iki uçağı var biri ATA biri ANA. Hangisi müsaitse Başbakan ona biniyor, miting yapacağı ile geçiyor. Orada bir helikopter bekliyor. Başbakanlık'ta ne kader makam aracı varsa orada boncuk gibi diziliyor. Sonra cumhuriyet otobüsüne biniyor Davos fatihi gibi, son padişah gibi, son halife olarak gidiyor." biçiminde konuştu.

TOKİ'nin yaptığı evlerin döküldüğünü ve alanların da memnun olmadığını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: "Başbakanlık'ta TOKİ konutları diye bir kurum var. TOKİ çökmüş, yaptığı binalar parça parça dökülüyor alanlar memnun değil. Müteahhitler parasını alamıyor. İşçiler taşeron firmalarını basıyor. Arkadan kapılı girişleri hazırlayan TOKİ Başbakan'a kürsü yapıyor. Kırmızı halı seriyor. Kırmızı halının üzerinde bir bu tarafa bir o tarafa volta atıyor.

Sola atarsa CHP'ye, sağa atarsa MHP'ye saldırıyor. Bunu yaparken gerçekleri konuşmuyor. İftira ediyor. Hakaret ediyor, bazı davranışlarıyla herkesi küçümsüyor. Dün çiftçiye 'al ananı git' diyen Başbakan, memuru azarlayan Başbakan, birçok kurumlar arasında sinsice gerilim yaratan Başbakan, yandaş basını koruyup karşı basın diye zannettiklerini karşı basın diye baskı altına alan Başbakan, siyaseti çirkefleştirdiğinin farkında değil. Lanlı konuşuyor. Başbakan'a yakışmayan üslupla konuşuyor. Başbakan'ın bu üslubuna kulak vermiyoruz, tasvip etmiyoruz. Ancak haksız yalan ve saldırgan bir üslupla bize saldırırsa anında cevabını vermekten çekinmeyeceğiz."

Başbakan Erdoğan'ın bir soruya cevap vermesini isteyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Bir sorunun cevabını bu millete vermelidir Başbakan. Fazilet Partisi kapatılmış, millet meclisinde bulunun 103 milletvekilinden ikisi siyasi yasak kapsamına alınmış, kalanlar ise AKP ve SP olarak ikiye ayrılmış. Milli görüş çizgisinden gelen, partiye emek verenler SP'de kalıyor.

Gelişim, değişim peşinde koşanlar AKP'yi kuruyor. İç ve dış odakların büyük desteğiyle, medyanın olağanüstü gayretleriyle 2002 seçimlerinde AKP tek başına iktidar oluyor. Bundan sonrası çok önemli. İktidar olan bir partinin genel başkanı milletvekili olma yeterliğinde olmadığı için seçime katılamıyor. Ancak AKP Genel Başkanı olarak görev yapıyor. Abdullah Gül, 58. Hükümeti 18 Kasım 2002 tarihinde kuruyor. Aradan zaman geçiyor, bir bakıyoruz bir anayasa değişikliğine gidiliyor, bir alaca karanlıkta, karanlık odalarda, karanlık ilişkilerle Siirt'te seçimi kazanan milletvekillerinin biri istifa ettiriliyor, yasal olmayan bir ara seçimle Recep Tayyip Erdoğan Ankara'ya geliyor. Aradan 116 gün sonra en yakın arkadaşını başbakanlıktan ayırıyor, 16 Mart 2003 günü 59. Hükümeti kuruyor. MHP'ye dil uzatacağına 116 günde, alaca karanlıkta nasıl başbakan oldun gel onu anlat, bize dil uzatma."

Türkiye'de 2006 yılı sonlarında ekonomik krizin belirtilerinin ortaya çıktığını dile getiren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "2008 yılın başında da ABD'de baş gösterin küresel finans krizi önce ABD sonra Avrupa'yı şimdi de Türkiye'yi sarmaktadır. Böyle bir ortamda bir krizin varlığından halkımız iki sebeple farkına varır. Biri işsizlik diğeri ise yoksulluktur. Ülkemizde İş-Kur'a müracaat ederek iş arayın insanların sayısı 3 milyonu bulmuştur. Ayrıca çalışma arzusu olmasına rağmen iş ümidini kaybeden 1 milyon kişi 470 bin civarında üniversite mezunu lise mezunu işsiz gencimiz var. Bunları üst üste koyunca 5 milyon 680 işsizimiz var demektir. Ekonomik kriz dalga dalga büyümekte iş bulanlar işten çıkarılmayla karşı karşıyadır. 500 bini aşan kitle işinden olmuştur. Türkiye'de işsizliği ve krizi yok sayan anlayışla hareket etmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz. Çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. ABD'de de var, Avrupa'da da şurada da var diyerek Türkiye'deki işsizliği görmemezlikten geliyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde işsizlik süreklilik arz ederse sosyal patlama olur."