O günlere dönelim. Tayyip Erdoğan, okuduğu şiirden dolayı Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinden cezalandırılmıştı; anayasanın
milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesine göre, yasama üyesi olamıyordu.
Aslında, amaç, Erdoğan'ı aktif siyasetin dışında bırakmaktı. Anayasa Mahkemesi, 312. maddeden mahkûm olan Hasan Celâl Güzel'in,
"Rahşan affı" sayesinde siyasi yasak kapsamına girmediği kararını vermiş, ama aynı maddeden hüküm giymekle birlikte, cezasını daha önce çeken Tayyip Erdoğan'ın yasağının sürdüğüne hükmetmişti. (Ocak 2002) Öyle ki, Erdoğan'ın, yeni kurulan AK Parti'nin Genel Başkanlığı'nı bile sürdürmesi mümkün olamayacaktı. Sadece anayasa değil, Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11. maddelerinde de, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinden mahkûm olanların milletvekili seçilemeyeceği yazılıydı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da destek verdi. Önce (27 Aralık 2002'de) anayasanın 76. maddesi değiştirildi.
"İdeolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğrasalar bile milletvekili seçilemezler" hükmü, maddeden çıkarıldı. Sadece
"terör eylemlerine karışmış olanların" siyasi yasaklı olacağı kabul edildi. Bunu takiben, Ocak 2003'te, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu değiştirildi. 312. maddeden mahkûm olanların milletvekili seçilemeyeceklerine dair satırlar çıkarıldı. Böylece, Tayyip Erdoğan'ın önü açıldı. AK Partili bir milletvekili istifa ettirildi; Tayyip Erdoğan, Siirt'ten milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. (Mart 2003)
Devlet Bahçeli, Erdoğan'a konulan bu haksız cezayı eleştireceğine, cezanın kaldırılması sürecindeki temasları tenkit ediyor. Oysa karanlık odalarda nelerin planlandığı, Ergenekon belgeleriyle iyice ortaya çıktı. Tayyip Erdoğan'ın önü öyle tesadüfen kesilmedi. Darbecilerin yargıya telkinleriyle, medya manipülasyonlarıyla, AK Parti Genel Başkanı yasaklı hale getirildi. Gerçekten bir karanlık oda var ama o odanın içinde, Hilmi Özkök Paşa hariç, bazı kuvvet komutanlarıyla, yargı mensupları ve gazeteci sıfatını taşıyan sözde basın mensupları bulunuyordu. Şener Eruygur,
"Sarıkız" darbe planını yürürlüğe koymuştu. Mustafa Balbay, gazetesinde genç subayların tedirgin olduğunu dile getiriyordu. Anayasa Mahkemesi, laik cumhuriyeti korumak için, Hasan Celâl Güzel'e tanıdığı hakkı Tayyip Erdoğan'a vermiyordu. İşte karanlık odalarda yapılan planlar, aynen böyleydi. Devlet Bahçeli, alacakaranlıkta cereyan eden komploları öğrenmek isterse, Ergenekon dosyasını okumaya başlayabilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Karanlık odalar tartışması
Yayın tarihi: 20 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/20//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.