kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Jack Dorsey'in kurduğu Twitter, kısa sürede bir internet fenomeni oldu

Modern zaman telgrafı: Twitter

KAYA GENÇ
14.03.2009
Sadece 34 çalışanı olan bir şirket. Kurucusu Jack Dorsey 1977 doğumlu. Twitter fenomeni de hızla yayılıyor; sanatçılar, ev kadınları, iş adamları, aktivistler her gün milyonlarca defa 'tweet' mesajları gönderiyor..
Twitter dünyanın dört bir yanında hızla yayılan bir fenomen.
Fakat Türkiye'de çoğu kişi 'Twitter'ın olayı'nın ne olduğunu tam bilmiyor. "Facebook'taki 'şu anda ne yapıyorsun?' kutusu var ya, bu onun siteleşmiş hali" falan diyenler var. Ama bu yanıltıcı.
Twitter.com'a girince karşınıza internet alışveriş sitesi Amazon'un yöneticisi Jeff Barr'ın kısa ve öz yorumu çıkıyor: "I really like Twitter" (Twitter'ı gerçekten seviyorum).
Twitter kendini kısaca ifade edenlerin sitesi; bir defada 140 karakter girme hakkınız var.
Dünyanın dört bir yanında yaşayan altı milyon kullanıcının güç içinde yaşadıkları anlardan kesitler sunuyor site ve gerçekten de bağımlılık yaratıyor.
Örneğin 150 bin kişinin takip ettiği TheMoment isimli Twitter alanını ele alalım.
New York Times'ın moda muhabirleri, takip ettikleri moda şovları hakkında 'anlık bilgileri' ellerindeki BlackBerry'lere giriyorlar. "Miu Miu şovunda Eva Mendes'i Prada'nın yaz kreasyonuyla gezerken gördüm az önce,", "Jessica Alba saçlarını topuz yapmış, çikolata rengi saten elbisesiyle çok güzel görünüyor," gibi yorumları görünce insan aniden dünyanın başka bir köşesinde yaşananları naklen incelerken buluyor kendini. Üstelik mesajın aracısı ne video ne de ses olduğundan, tek bir cümlede ifade edildiğinden, tam bir 'dedikodu lezzeti' var Twitter sayfalarında.

KUŞCIVILTISI GİBİ
Twitter'a girilen maksimum 140 karakterlik mesajlara 'tweet' deniliyor. Kuş cıvıltısı anlamına gelen 'tweet'ten ismini alan Twitter'ın ana sayfasında da zaten bir kuş resmi var. Web 2.0 denilen yeni nesil web uygulamaları arasında 'telgraf' görevi gördüğü de söyleniyor Twitter'ın.
Facebook giderek 'yaşlı insanların fotoğraf albümlerini paylaşma mekânına' dönüşürken Twitter kullanışlı olmaktan uzak yapısıyla gençlerin ilgisini çekiyor. Ama yalnızca onların değil... En popüler Twitter'cılardan İngiliz komedyen Stephen Fry bir asansörde mahsur kalınca cep telefonundan hemen ortamın fotoğrafını çekmiş, Twitter servisine de bir SMS göndererek "G.t, b.k, çiş" diyerek isyanını (ve ihtiyaçlarını) ifade etmişti.
Üç yıldır kullanıcılara hizmet veren sitenin ünlü isimleri arasında Stephen Fry'dan daha çok takipçisi isimler var, onlardan biri de Barack Obama. Yaklaşık 300 bin takipçisi olan Obama dışında John McCain gibi daha geri planda olan siyasetçiler de, Downing Street (yani Britanya Başbakanı'nın ofisi) gibi mekânlar da Twitter kullanıcısı.
London Times'ta çıkan bir yazıda, Facebook'un 500 milyon dolarlık satın alma teklifini reddeden Twitter'la ilgili şu kritik soruya yer verilmiş: "Bu site gerçekte ne işe yarıyor ki? İnsan nasıl bir karaktere sahip olmalıdır ki aklına gelen, eline geçen bilgiyi hemen o anda bütün dünyayla paylaşsın?" Hatta bir klinik psikiyatrist insanın kim olduğunu, nerede olduğunu, ne olduğunu sürekli 'güncellemesi'ni kişilik yoksunluğuyla açıklıyor. Alain de Botton ise Twitter olayına farklı bir yorum getirmiş: "Sürekli başkalarına bağlı olmak, canlı olduğunuzu kanıtlamak gibi bir şey. İnsan çocuğunun odasına girip hâlâ nefes alıyor mu diye bakar ya... Biraz öyle bir şey."

FREUD DA TWITTER'CI OLUR MUYDU
İnternette rastladığımız bir blog'da William Shakespeare, Sigmund Freud gibi büyük yazarların bugün yaşayıp Twitter kullansalardı ne tür tweet'ler yazacakları üzerine spekülasyonlar var. Freud: "Beni yanlış anlamayın, işimi seviyorum. Ama bazen bir grup nevrotik için hayatımı feda ettiğimi düşündüğüm oluyor," gibi 'gün içi bunalım tweet'leri var mesela...
Shakespeare ise muhtemelen gazetede okuduğu bir ifadeye isyan ederek "Kraliçe (Elisabeth) bakire miymiş? Kimi kandırıyorsunuz?" diyor veya bir sonesini akla getirecek biçimde soruyor: "Seni bir yaz günüyle kıyaslasam mı? Yok yaa..."
Haberin fotoğrafları