kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

"Güneşi gördüm" "Slumdog Millionaire"den daha yoğun içerikli...

Önceki akşam Mahsun Kırmızıgül'ün hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği yeni filmi "Güneşi Gördüm" ü izledim.
Mecidiyeköy'deki Astoria gökdeleninin iki sinema salonundan birinde bu yılın Oscar rekortmeni "Slumdog Millionaire" filmi gösterilmekteydi. Hemen yandaki salonda da biz bir avuç konuk, Mahsun Kırmızıgül'ün dostları olarak Güneşi Gördüm'ün ön galasına katıldık.
Bu iki filmin benzerlikleri çarpıcıydı.
"Slumdog Millionaire", Hindistan'ın toplumsal yaralarını deşmekteydi. Hindu-Müslüman çatışmaları, sınıf farkları, yerel mafyaların hukuk dışı düzeni, büyük kentteki uyumsuzluklar, piyango ve televizyon yarışması kültüründen beslenen servete ve mutluluğa erişme rüyaları... Kardeşleri bile sonunda birbirlerinin can düşmanı eden bozuk düzen bu Hint filminin ana temalarıydı...
Kırmızıgül'ün "Güneşi Gördüm" ünde ise, Slumdog Millionaire'dekinden daha çarpıcı ve daha can alıcı "Türkiye gerçekleri " sinemaya aktarılmıştı.

Trajediler ve kadınlar
Güneydoğu'daki bir köyde hem askere gidenlerin, hem de dağa çıkanların aynı ailelere üye olduğu bir ortamdan, zorunlu göçle bazıları İstanbul'a, bazıları da Norveç'e dağılan insanların serüvenlerine katılıyorsunuz Güneşi Gördüm'ü izlerken.
Öncelikle şunu söylemeliyim.
Güneydoğu kırsal kesiminde yaşayan insanların yaşadıkları trajedi ve aileleri içine alan ikilemler ilk kez böylesine derinine işleniyor sinemada.
Aynı aileden ve aynı köyden hem "Şehitler" hem de "Ölü olarak ele geçirilen PKK'lılar" çıkıyor.
Ve ailelerin yüreğine evlatlarını kaybetmenin ateşi aynı can yakıcılıkla düşüyor.
Ülke topraklarını bölücü teröre karşı koruyan asker de, dağa çıkıp PKK'ya katılan militan da köylülere "Biz sizin için canımızı ortaya atıyoruz" diyorlar.
O dünyanın kadınlarına ise bir yandan çocuk doğururken bir yandan da çocuklarının ölüm haberini alırken feryat etmek düşüyor.

Kente göç
Bölücü terör tehdidi yüzünden zorunlu göçle kente gelenlerin çaresizlikleri ise, bu trajedinin devamını oluşturuyor.
İstanbul'un kent-köy oluşunun yansımalarını da bu filmde görebiliyorsunuz.
Bir köy çocuğunun kentte profesyonel travesti olması bile işleniyor filmde.
Bu arada insan kaçakçılarının organize ettikleri yolculukla, TIR'ların içinde nefes alamadan yapılan ve Norveç'te noktalanan bir serüven de Güneşi Gördüm'ün bir başka nefes kesen bölümünü oluşturmakta.
Filmcilik tekniği açısından Mahsun Kırmızıgül'ü eleştirecek bilgiye sahip değilim.
Nasıl edebiyatta her konuyu sorgulayan "Nehir Söyleşi" diye bir tür varsa, Güneşi Gördüm'e de herhalde "Nehir Film" demek yanlış olmaz.
Bu filmin ele aldığı konulardan en az beş tane bağımsız film yapılabilir.
Bu hafta sinemalarda gösterime giriyor Güneşi Gördüm filmi.
Mutlaka görmelisiniz.
Sonra da benim gibi yapın ve Mahsun Kımızıgül'ü kutlayın.
Bu filmle kendini aşabilen insanların arasına katılmış...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın