Bursa'dan İstanbul'a kara yolu ile gelirken hep Orhan Veli'nin dizelerini hatırlamaz mıyız?
"Gemliğe doğru denizi göreceksin Sakın şaşırma" "Denizi görmek için" ille de Bursa'dan İstanbul'a kara yolu ile gelmenin şart olmadığını hepimiz biliriz.
Bazen bir okuyucu mektubu düşünce ufkunuzun penceresini uçsuz bucaksız bir denize açar.
Manavgat'tan yazan Sayın Mehmet Akif İnal'ın mektubu da böyleydi.
Şunları yazmıştı:
- Sevgili Mehmet Barlas
Bu ülkede
"Mahalle baskısı" denilen şeye en çok muhatap olanlar, sanıldığı gibi ne laikler ne de dincilerdir, sadece demokratlardır.
Gerçek tarihiniz hep saklanmıştır sizden
"Öğrenemeysiniz'' diye.
İnsanlar tabulaştırılmıştır
"Sevesiniz'' diye. Tabulaştırılan şeyin aslında bir nefret objesi olabileceği ihtimali hesap edilmemiştir.
Başörtüsü özgürlüğünü savunamazsınız gürül gürül. Size
"Dinci-yobaz'' derler diye.
Kürt sorununa öyle demokratik açılımlar falan yapamazsınız. Size
"Bölücü'' derler diye.
1915'te yaşanan tehcirdeki Ermenilerin acılarını paylaşamazsınız. Size
"Vatan Haini'' derler diye.
Hukuk'un üstünlüğünü,yargının bağımsızlığını savunamazsınız.
"Yargıya siyaset karıştırıyor'' derler diye.
"Kimsenin kişisel imtiyazı olmamalı, TSK mensubları da adil yargılanabilmeli'' diyemezsiniz.
"TSK'nın onurunu incitiyor'' diye.
"Türkiye'de karanlık hiçbir şey kalmasın,çetelerin üstüne sonuna kadar gidilsin'' diyemezsiniz. Size
"AKP yardakçısı, CIA ajanı'' derler diye.
Faili meçhulleri sorgulayamazsınız, yakılan köylerin hesabını soramazsınız. Size
"PKK sempatizanı'' derler diye.
Alevi yurttaşların haklarını sorgulayamaz, dile getiremezsiniz. "
Sünni Devlet'' in tepkisini çekersiniz diye.
Hem Nâzım Hikmet'i hem Necip Fazıl'ı sevemezsiniz.
"Her devrin adamı, ne mal olduğu belli değil'' suçlamalarına maruz kalırsınız diye. Mehmet Akif İnal-Manavgat ...........................................
Bazen düşünceler şiire dökülmese bile, böylesine etkileyici biçimde anlatılabilir.
Bir şiir Yine de bu yazıyı bir şiirle noktalayalım.
Rudyard Kipling'in
"Eğer" şiirinden son bölümü birlikte okuyalım:
"Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen; Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen, ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen; Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitebilirse; Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen; Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, altmış saniyede koşarak doldurabilirsen; Yeryüzü ve üstündekiler senindir Ve dahası sen bir İNSAN olursun oğlum..."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 4 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/04//haber,48E91009CAB4480995E473E058E47FB4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.