Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İtalya'daki ''Temiz Eller Operasyonu'' sırasında savcının ''Eğer hükümet benim arkamda durmasaydı ben temiz eller operasyonunu gerçekleştiremezdim'' şeklinde açıklaması olduğunu hatırlatarak, ''Türkiye'de şimdi bizim yaptığımız bu'' dedi.
Erdoğan, ''Şimdi tabii ki tehditler oluyor. Bu tehditler maalesef içerden, dışarıdan oluyor, ama biz bugüne kadar bu konularla ilgili arkadaşlarımıza gerekenleri söylüyoruz. Onlar da yürüyor. Yani o kadar ilginç şeyler oluyor ki bunu siz Başbakan olarak dahi anlattığınız zaman mevcut durumda bunlar anormal olarak kabul ediliyor. Ancak bunları belki belli bir süre geçtikten sonra hatıralarınızda yazacaksınız'' diye konuştu.
''Sayın Karadayı'ya ait olduğu iddia edilen dört kaset yayınlandı. Daha sonra medyada da yayınlandı. Birisinde çok vahim iddialar vardı, çok yakın tarihte neler olduğunu ortaya koyması bakımından. Oradaki ifade 'parti kapattık' diyor, başka itiraflar da var. Diğer taraftan ulu orta şahısların telefonlarının dinlenmesi, ya da bulunduğu ortamlarda dinlenme yapılmasının Anayasa ihlali olduğu tartışması da var. Bu iki yöne baktığımızda bu son kaset savaşlarını nasıl değerlendirmek gerekiyor?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, ''Tabii burada ifade ettiğiniz gibi çok ciddi riskler taşıyor bu süreç. Özellikle bu yani telekomünikasyon sistemi, teknolojisi bu denli ilerlediği bir yerde, yani illa sizlerin resmi kanallardan dinlenmenize gerek yok. Resmi kanalların dışında da dinlenebilirsiniz'' yanıtını verdi. ''ÖZEL ŞİRKETLER DE VAR...''
''Söz konusu olanlar da galiba resmi olanlar'' şeklindeki hatırlatma üzerine Erdoğan şunları söyledi:
''Hayır hayır, yani resmi makamların yapması diye bir şey söz konu değil... Özel şirketler de var. Şimdi bir defa bunu göz ardı etmek mümkün değil. Yarın belki bir çok yerde farklı servisler yapılacak. 'Efendim bunun tedbirlerini alın.' Dünya bunun tedbirini nereye kadar almışsa sen de oraya kadar alacaksın. Yani daha ileri gidemezsin. Daha ileri gidemezsin derken, yani daha ileri gitme imkanın yok, yani kontrası var bu işin.
Şu anda biz Türkiye'de, biz dünyada uygulanan neyse, yasalar anlamında söylüyorum, bunların hepsini uygulamanın gayreti içinde olduk. Şu anda yine çalışmalar yapıyoruz. Belki yine bazı tedbirler almanın gayreti içerisinde olacağız. Çünkü bu işin mahremiyeti çok önemli, ama ne yazık ki bugün hakikaten telekomünikasyonda en ileri durumda olan, teknolojiyi yakalamış olan ülkeler, ne yazık ki onlar da bu konuda tedbiri yüzde yüz alamıyorlar. Belli oranda bakıyorsunuz oralarda da sıkıntı var. Biz şuna inanıyoruz; burada bir defa hukuk denilen, 'kanun' demiyorum, hukuk denilen olaydan hareketle bakıp, yani ben sizin hukukunuza, siz de benim kişisel hukukuma saygı göstermelisiniz. Yani bunun makam sahibi olmayla alakası yok. Zaman zaman söylediğim, yani insanların mahremine girmek bu bir defa çok ciddi bir hukuk ihlali. Bunu bir defa hep birlikte korumamız lazım. Çünkü bu çok ciddi bir hukuk ihlali. Bunu hep birlikte koruyabiliyorsak bu toplum da çok ciddi bir toplum olur. Toplumda insanların birbirine saygısı çok daha farklı olur. Biz bunu başarmak durumundayız çünkü her şeyi kanunla sağlayamazsınız.'' ''Bu bir çalkantı dönemi mi efendim'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ondan kaynaklanıyor biraz da. Ve herkes de tabii burada hemen gardını alıyor. Ona göre çalışmalar bakıyorsunuz çok farklı... Dolayısıyla tabii Şamil Bey'in ifade ettiği şeylerin içerisine insan tabii hakikaten giremiyor. Girme noktasında bir çok sıkıntılar var. Bu noktada yargı kendi süreci içerisinde yaptıklarını, yapacaklarını yapıyor zaten. Burada bir şey de çok, çok önemli; biz şimdi şu anda görsel medyada bir aradayız. Geçmişte ne yazık ki yazılı ve görsel medya, hele hele internet olayı ortaya çıktıktan sonra çok daha farklı iyi bir sınav, başarılı bir sınav vermedi. Bakıyorsunuz bazen yazılı medya veya görsel medya kendisi işin altına girmiyor bu defa internet sitelerinde bu işler ortaya çıkıyor. Değişik değişik sitelerde farklı farklı ...''
''Bununla ilgili hukuki bir düzenleme düşünülüyor mu?'' sorusuna Erdoğan ''Tabii tabii'' yanıtını verdi. ''TEMİZ ELLER''
''Büyük fotoğrafa dönebilir miyiz? Siz dediniz ki 'temiz eller' yapıyoruz. Bu çok önemli bir vaat. Başbakan olarak sizin ağzınızdan çıktığına göre bir dönemin üzerindeki örtü çekilecek mi? Bir dizi soru işareti var yakın tarihte, son 20-25 yıllık dönemde. Umudunuz giderek artıyor mu? Ergenekon soruşturması olsun, diğer konular olsun bu örtünün çekilebileceği ve soru işaretlerinin cevaplanabileceğine dair daha ümit var mı ve kararlı mısınız?'' sorusu üzerine Erdoğan şunları kaydetti: ''Bizim kararlı olmamız yeterli değil. Çünkü Türkiye yasama, yürütme, yargı erklerinden, kuvvetler ayrılığı prensibinden hareketle oluşuyor. İtalya'da savcının bir açıklaması var; 'Eğer hükümet benim arkamda durmasaydı ben temiz eller operasyonunu gerçekleştiremezdim.' Türkiye'de şimdi bizim yaptığımız bu. İtalyada savcı bu ifadeyi kullandığı zaman Türk medyası bunu sahipleniyor ve bunun anonsunu bu şekilde yapıyor da Türkiye'de savcı böyle bir adım attığı zaman Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bunun arkasında durunca niçin bu anormal oluyor? Burası çok önemli.
Şimdi ben burada yargıya güveniyorum, güvenmek zorundayım ve onun da gereğini yapıyorum. Birileri de maalesef yargıya gölge yapıyor. Gölge yapma tamam kimse yargısız infaz yapmasın suç sabit olmadıktan sonra kimseyi suçlu telakki etmesin. Bu hepimizin ortak bir kanaatidir ve bu konuda asla bir şüphe yoktur. Buradan hareketle gelip bir tarafı da savunurken yargıya bindirmeye, bastırmaya ki... Anayasa da biliyorsunuz bunlar yasak zaten. Bakıyorum ben, kimse kalkıp da böyle bir saldırıda bulunan, yargı sürecine müdahale edenlere karşı da burada herhangi bir dava açılmıyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Olayı zaman çok farklı bir yere de getiriyorlar. Adeta magazin haberleri haline getirip sulandırıyorlar. Bu daha da işi çirkinleştiriyor, süreci çirkinleştiriyor. Bunları aşmamız lazım. Bunları zaten aştıkça Türkiye güçlü bir hale gelecek. Yani hukuk da daha güçlü hale gelecek, demokrasi de daha güçlü hale gelecek. İnsanların yargıya olan güveni çok daha fazla bir şekilde artacak. Aksi taktirde böyle giderse bu süreç orada da bir güven bunalımı başlayabilir.''
''TEHDİTLER OLUYOR''
''Diyarbakır dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığınız bir açıklama var; 'Gerekirse bir bedel öderim'' dediniz çetelerle, Ergenekon ile mücadele konusunda. Böyle bir açıklama yapmaya neden ihtiyaç duydunuz? Bir tehdit mi var yoksa sıkıntılı başka bir mevzu mu var. Niye bedel ödeyebileceğinizi var sayıyorsunuz? sorusuna Erdoğan, ''Şimdi tabii ki tehditler oluyor. Bu tehditler maalesef içerden, dışarıdan oluyor, ama biz bugüne kadar bu konularla ilgili arkadaşlarımıza gerekenleri söylüyoruz. Onlar da yürüyor. Yani o kadar ilginç şeyler oluyor ki bunu siz Başbakan olarak dahi anlattığınız zaman mevcut durumda bunlar anormal olarak kabul ediliyor. Ancak bunları belki belli bir süre geçtikten sonra belki hatıralarınızda yazacaksınız'' yanıtını verdi.
''Ergenekoncu tehditlerden mi söz ediyorsunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Onlar var, onların dışında var. Dışarıdan dediğim bunlar ülke içinden, ülke dışından var, ama biliyorsunuz mafya, çete bu tür şeylerin zaten tabiatında, ruhunda var. Dünyada bunun örnekleri zaten görülmüş. Kaldı ki biz Türkiye olarak onların düştüğü duruma hiç düşmememiz lazım, ama bu Hükümet bir şeyi başarmıştır bu ülkede. Nedir o? Yani insanımız büyük ölçüde en azından bu tür şeylerde bir güven noktasına gelmiştir. Artık güvenebiliyor'' diye konuştu.''Talep beklenti var mı?'' şeklindeki soruya karşılık Erdoğan ''Talep de zaten var, beklentiler var. Bu büyük ölçüde başarıldı'' dedi.