WASHINGTON Dünyanın her yerinde siyasi, askeri, diplomatik krizler devam ede dursun, ABD'de gündem değişmiyor. Yaklaşık 4 aydır, Amerikan halkı sadece ve sadece bir tek konuyla ilgileniyor:
ekonomik kriz. Durum böyle olunca Obama'nın geçen hafta Kongre'de yaptığı önemli konuşmanın da neredeyse bütünüyle
yeni hazırlanan bütçe ve bu krizden nasıl çıkılacağı üzerine olmasına da şaşırmamak gerekiyor. ABD'nin gün gittikçe daha da derinleşen bankacılık ve finans krizi artık reel sektöre son derece ağır bir darbe vurmuş durumda. Son tahminlere göre
ekonomi bu yıl yüzde 6.2 küçülecek gibi gözüküyor. Tüketim halen hızla düşüyor ve işsizlik yüzde 10'a doğru hızla artıyor.
Bütün bunlar karşısında Obama yönetimi ekonomiyi kurtarmak ve canlandırmak için
önümüzdeki 2 yıla yayılan 2 trilyon dolarlık bir harcama paketi hazırlamış durumda. Bu harcama paketi nedeniyle Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki siyasi kutuplaşma büyüyor. Demokratlar bu krizden ancak ve ancak kamu harcamalarını artırarak ve zenginlerden alınacak vergileri yükselterek çıkmak mümkün diyorlar. Cumhuriyetçiler ise kamu sektörüne bu kadar büyük bir kaynak aktarımı yapılmasını ve bu derece büyük bütçe açıklarını piyasa ekonomisi ve mali sorumluluk prensiplerine aykırı buluyorlar. Onlara göre yapılması gereken şey kemer sıkmak ve devleti daha da küçültmek.
Oysa Obama ile ABD tam aksi istikamete, yani Avrupa tipi bir sosyal devlet yapısına doğru adım atıyor. Örneğin Obama'nın Amerikan sağlık sektöründe gerçekleştirmek istediği, kapsamlı sağlık sigortası sistemi ABD için bir ekonomik devrim niteliğinde.
Şurası kesin: Obama'nın hazırladığı harcama paketi astronomik bütçe açıkları yaratacak. Yani ABD yüksek oranda borçlanmaya devam edecek. Peki ABD nasıl borçlanacak? İki şekilde: Hazine bonosu satarak ve para basarak... Peki, ABD en çok kime bono sattı?
İşte burada devreye Çin giriyor.
ABD'li ekonomistlerin en çok merak ettiği konu Amerikan ve Çin ekonomileri arasındaki ticari ve mali dengenin bu yeni dönemde nasıl devam edeceği... Çin doların düşmesini istemiyor Bilindiği üzere, Çin devasa bir döviz rezervine sahip. Bugün
Çin Merkez Bankası'nın 2 trilyon dolarlık bir rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bunun büyük kısmı Amerikan hazine bonosuna endeksli. Yani Çin yıllardır ticaret fazlası olarak kazandığını ana ticaret ortağı ABD'ye tekrar yatırıyor durumda. Böyle yaparak bir taşla üç kuş vurdu Çin. Birincisi doları güçlü tuttu.
Zira dolar düşerse Amerikalı tüketicinin ve doların alım gücü azalacaktı. Çin ihracat ve istihdam politikası buna izin veremezdi. İkincisi, Çin ABD tahvili alarak kendi para birimi yuanı düşük tutmayı becerdi. Bu da çok önemliydi çünkü yuan değer kazanırsa Çin'in ihracatı azalacaktı. Son olarak da Çin yüksek oranda Amerikan bonosu alarak ABD'nin düşük faizle çok borçlanmasını sağladı.
İşte bütün bu nedenlerle Çin döviz rezervleri ve Amerikan ekonomisindeki hassas denge bunca yıldır devam ediyor.
Peki şimdi global kriz nedeniyle bu denge değişir mi?
Çin ABD bonosu almaktan ve dolara yatırım yapmaktan vazgeçer mi? Kısa cevap "hayır." Çin, Amerikan dolarının değer kaybetmesini istemiyor. Zira dolar satarsa ve doların değeri düşerse kendi 2 trilyon dolarlık rezervi eriyecek. Ayrıca dolar her şeye rağmen en çok derinliği ve likiditesi olan para birimi. Bu nedenle Amerikan dolarında Çin nedeniyle bir düşme beklemek yersiz. Hassas denge devam edecek.
Ama bu arada Çin'de yavaş yavaş rezervlerini içerde kendi yatırımları için kullanacak. Böylece Pekin, ABD'ye azalmakta olan ihracatını kendi tüketim gücünü ve iç talebini artırarak dengelemeye çalışacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 2 Mart 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/02//taspinar.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.