kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Aralık 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ÖMER TAŞPINAR

Obama ve özür

WASHINGTON

Barack Obama önümüzdeki ay görevini nihayet devraldığında önünde Amerikan tarihinin belki de en zor dönemini bulacak. Bir yanda son 80 yılın en ciddi ekonomik ve finansal krizi. Öte yanda Irak ve Afganistan'da bitmek bilmeyen bir kâbus, Pakistan ve Hindistan arasında nükleer savaş riski, İran'la nükleer dosya, Arapİsrail cephesi, Kuzey Kore, Kongo ve Sudan'da her gün ölmekte olan yüzlerce insan, Rusya'nın yükselişi, NATO'nun Ukrayna ve Gürcistan politikası. Normal şartlarda bu krizlerden sadece biri bile yeni bir yönetimi korkutmaya yeter.
Bütün bu meseleler nedeniyle Obama ilk dört ayında nefes almaya bile vakit bulamayacak. Bu dört aylık dönemde Türkiye nispeten sorunsuz bir ülke olduğu için kesinlikle ABD dış politikasının gündeminde olmayacak. Ama 24 Nisan'da durum birden değişecek ve Beyaz Saray Ankara açısından çok hassas bir konuda karar vermek zorunda kalacak. Obama o gün yapacağı yazılı açıklamada seçim kampanyası sırasında söz verdiği üzere 1915'te bir "soykırım" yaşandığını kabul edecek mi? Evet, işte bu çok hassas konu Ankara ve Washington arasındaki ilişkileri Obama yönetiminin hemen dördüncü ayında test edecek. Beyaz Saray'dan gelecek bu 24 Nisan açıklaması, Amerikan Kongresi'nde daha sonra yaşanabilecek soykırım oylamasına oranla çok daha aciliyet teşkil eden bir mesele.
Obama karar verirken danışmanları tabii ki kendisine Türkiye'nin jeostratejik önemini hatırlatacak. Eğer soykırım kelimesini kullanırsa Ankara'dan çok büyük bir tepki geleceğini, hatta İncirlik Üssü'nün kullanımının bile tehlikeye gireceğini söyleyecekler. Washington'daki Türk Büyükelçiliği önümüzdeki dört ay içinde bu mesajların verilmesi için elinden geleni yapacak. Ama burada ciddi bir zorluk olacak. Zira Türkiye fazla panikleyip tehdit edici bir dil kullanırsa bu mesajlar geri de tepebilir. O nedenle fazla vakit kaybetmeden "Dikkat edin biz çok önemli bir ülkeyiz ve size karşı ciddi misilleme yaparız" dışında bir söylem kullanması gerekiyor Türk dış politikasının.

Özür kampanyası fırsat
İşte bu aşamada Türkiye'de ortalığı kasıp kavuran "özür" kampanyası ciddi bir fırsat. Neden mi? Çünkü Obama aptal değil. Hem Türkiye'nin jeostratejik önemini biliyor, hem de Türkiye'nin ciddi misilleme yapabileceğinin farkında. Obama ve danışmanlarının ihtiyacı olan şey Türkiye'de bir şeylerin değiştiğini görmek. Yani Ermeni meselesi konusunda Türkiye'de ciddi bir toplumsal tartışmanın başladığına tanık olmak. Bunu gördükten sonra Ermeni lobisine karşı Obama'nın eli güçlenecektir. Kendisine siyasi destek vermiş Ermeni lobisine "Bakın Türkiye'de bu konuda çok önemli bir gelişme yaşanıyor, bunu bozmayalım" demek lüksüne kavuşacaktır Obama.
Türkiye'deki "özür" tartışmasını çok ihtiyacımız olan bir kamu diplomasisi zaferine çevirmek bizim elimizde. Amerikan medyası zaten meseleye ilgi göstermeye başladı. Bu çok önemli bir gelişme. Zira kamu diplomasisi, yani "dışa tanıtım" dediğimiz şeyin özü medyadır . Şunu kesinlikle unutmayalım, geçen yıl soykırım tasarısı ABD basını sayesinde geçmedi. New York Times ve Washington Post gibi etkili gazeteler bu konuyu gündeme taşıyınca Kongre'deki Demokratlar çok zor durumda kaldı. Şimdi aynı gazeteler Türkiye'deki tartışmayı Amerika'ya anlatıyor. Ve Ermeni lobisi tabii ki sinirinden küplere biniyor. Çünkü dünya Türkleri hep barbar bilsin istiyorlar.
Gelin özür kampanyasına bir de bu gözle bakın. Bu kampanya farkında olmadan hem Obama'nın, hem de Türk dış politikasının elini güçlendiriyor. Gerçek vatanseverlik de budur zaten.