Siyaset ortamı iyice kızışırken, medya her gün eleştirilere hedef olurken, önümüzdeki tuzak, 'tarafa alet olmak', 'taraftan vazgeçmek'... Ankara ekinin iki haberini okurlarımız sorguluyor.
SABAH'ın son reklam kampanyasında "hiçbir taraftan vazgeçmemek" ve doğal olarakher tarafın sözüne kulak vermek, hissine tercüman olmak, her sesin ve görüşün burada yer bulacağı taahhüdünde bulunmak üzerine vurgu yapılmıştı.
Çalkantıları durmak yerine artan bu dönemde, güven ve inandırıcılığı iyice sarsılan medya ortamında, son derece doğru bir vurgu.
Güveni yıkmak an meselesidir; esas zor olan onu sabırla kurup kollamaktır.
SABAH'ın 20 Şubat tarihli Ankara eki,
İşte Beypazarı manşetiyle çıktı.
Spot şunları söylüyordu:
"MHP'nin Ankara Büyükşehir adayı Mansur Yavaş'ın dünya kenti olarak lanse ettiği Beypazarı'nda vatandaş bidonlarla evine su taşıyor, çöp dağlarından geçilmiyor. İlçenin genel bir tuvaleti bile yok." Habere içerde bir tam sayfa ayrılmıştı.
Beypazarı'nda Yaşam Çok Zor başlığının altında yer alan "ana haber"de muhabirler
Hayrettin Bektaş ile
Selçuk Mumcu'nun izlenimleri anlatılıyordu.
Böyle Belediyecilik Olmaz, "Misafirlerimden Utandım", Kanserojen İçeren Borular, Hayratlar Yapılsın, Başkenti Nasıl Yönetecek? gibi diğer başlıklar altında da biri siyasi rakibi olmak üzere bazı kişiler Yavaş'a eleştiriler yöneltmekteydi.
Bir dizi vahim eleştiriye karşın, ekte
Yavaş'ın görüşlerine yer verilmemişti.
Doğrulanan bilgilere göre, söz konusu ek, Yavaş'ın Ankara seçim yarışındaki en zorlu rakibi, AKP adayı
Melih Gökçek'in adamları tarafından, Ankara'nın belli başlı noktalarında bedava olarak halka dağıtılmıştı.
SABAH Ankara eki, haberleri ertesi gün de sürdürdü. 21 Şubat tarihli
Makyaj Çıktı manşetinin altındaki spotta "Beypazarı gerçeğini anlatan SABAH Ankara'nın haberi gündeme bomba gibi düştü. Bir Pazar yeri bile bulunmayan ilçedeki eski binalara göstermelik restorasyon yapıldığı belirlendi" deniyordu.
İçerdeki tam sayfa haberin neredeyse tamamı,
AK Parti'nin Beypazarı belediye başkan adayı
Tuncer Kaplan'ın Yavaş'a yönelik eleştirilerden oluşan görüşlerine ayrılmıştı.
Bu sayıda da Yavaş'a görüşlerini açıklama imkânı tanınmamıştı.
Yavaş basına bir açıklama yaparak "haber sipariş edilmiş" iddiasını ortaya attı.
Bedava dağıtım da
SABAH'ı hedef alan tartışmalara yol açtı.
Okurlardan da çok sayıda tepki aldım. İşte bazıları:
Naci Akkaya: "Bu yapılanın en basit deyimle iftira haber ve karalama haber olduğu aşikârdır. Bu haberi yapmaktaki amacınızın ne olduğunu az çok tahmin edebilmekteyim. Fakat bu konuda sizin de bir şeyler demeniz gerektiğine inanıyorum. Bu konuda mutlaka bir açıklama yapılmalıdır. Toplum nezdinde gazetenize güvenin tamamen yok olmasını istemiyorsanız açıklık getirin. Dürüst olmanız dileğiyle."
Şükrü Öter: "Ankara ilavesinde iki günlük bir manşet haberin ardından, Sayın Mahmut Övür'ün cumartesi günkü köşesinde tam aksi istikametteki ifadeler garip kaçtı. Daha doğrusu, geçen yıl kendimin de gidip görme imkânımın olduğu bu şirin ilçe hakkında benim bilgim de Sayın Övür'ün ifadeleri ile örtüşüyordu ama önceki günlerde Ankara ilavesinde yazılanlar sanki son 10 yılda Beypazarı'nda belediye sadece suni süslemeler yapmış, halk ise hepten belediye ve mevcut Başkan'dan illallah demiş gibi yansıtıyordu. Ben şahsen, özellikle seçim öncesinde bulunduğumuz şu günlerde, oyumun renginin Mansur Yavaş olmayacağı kesin olduğu halde, tek yanlı gibi görünen bu tarz bir haberciliğin çok hoş kaçmadığını belirtmek isterim. SABAH'a yakışmadı..."
Abidin Özcan: "Her şeyden önce unutmayalım ki sizler gazetecisiniz ve tarafsız olmak zorundasınız. Ben Sivaslıyım ve CHP taraflısıyım. Ama bu yaptığınız haksızlığa da vatandaş olarak tarafsız kalamadım. Ben 12 yıldır sizin gazetenizi okuyorum. Fakat bu yorumunuza katılmadığımı ve halkın da katılmadığını sizlere söylemek zorundayım. Her şeyden önce sizlerin unutmaması gereken, Sabah'ı sadece Melih Bey'i destekleyenler okumuyor. Doğru olan her şeyin yanında olduğumuz gibi, yanlışın da hep karşısındayız. Sizlerin taraflı yayın yapmaya hakkınız olamaz."
Edip Sezen: "Gerçek ve dürüst (!) bir habercilik yaptınız. Üzgünüm, çok üzgünüm."
Yavuz Polat "Neden buna gerek duydunuz ki?" diye sorarken, Vecihi Acun "açıkça bir adayın yanında saf tutup, ötekinin karşısında yer aldınız. Bir tarafa alet oldunuz, propagandaya meydan verdiniz" sitemini seslendirmiş.
Bölge Ekleri Koordinatörü
Ersin Ramoğlu okurlardan gelen eleştirileri şöyle yanıtlıyor:
"Ben son derece titiz bir gazeteciyim. Biz bir belediyeyi mercek altın aldık. Ne yazıktır ki, bu gazetede bir ara 'Beypazarı'nın çöpü de turistik' diye yazabilmişiz. Muhabirleri görevlendirdim, gittiler ve izlenimlerini yazdılar, halkla konuştular. Böylece belediyenin gerçek yüzünü ortaya koyduk. Fotoğraflar düzmece değildir. Biz gerçeği yazdık. Övülen o yerde sadece makyaj var. Borç var. Su yok, borular asbestli."
Peki, bunca eleştiri sıralanırken, mikrofon neden eleştirilen, itham edilen tarafa tutulmadı?
Ramoğlu, bu eleştiriyi kabul ediyor:
"Evet, okurlarımız haklı. Bunda büyük eksikliğimiz var. Yavaş'a mikrofon tutmamız gerekirdi."
Yorum: Siyasetin iyice kızıştığı, medyanın da suçlamalardan pay aldığı bir dönemde, en önemli mesele, okura "ben tüm taraflara saygılıyım, onlara eşit mesafedeyim, eleştiririm, ama adilim, bana güven" mesajını her gün vermektir.Okurlar, Ankara eki ile ilgili eleştirilerinde haklıdırlar. Açıklayalım: "Basın muhalif olmalıdır" lafı yanıltmacadır. Basın muhalif değil, eleştirel olmalıdır. İktidara, muhalefete ve durumu gerektiren her "tarafa" karşı eleştirel bakışı, sorgulayıcı haberciliği esas almaktan geçer okura güven aşılamanın yolu.Beypazarı haberleri böyle bir niyeti gösteriyor, ama suçlanan tarafın söz hakkına saygı duyulmamış. Bu temel ilke havada kalınca, okurun vicdanı canlanır. Çünkü onun algılaması "demek ki filanca partinin propagandası amaçlanmış" olur. Bu da gayet doğaldır.SABAH'ın geleneğinde AKP, CHP, MHP veya başka herhangi bir partinin, kuruluşun, kurumun "sözcülüğü", "yandaşlığı" yoktur. Olamaz. SABAH'ı toplumun her kesiminden insanlar okuyor.Seçim ortamı kızıştıkça, okurların bu yöndeki hassasiyeti daha da artacaktır.Bu kargaşa ortamında partizanlıktan uzak, gerçeğe yakın duran gazeteler kazanacaktır.Ana gazete veya eklerde, her tarafa eleştiri merceğini tutmaya devam ederken, her tarafın söz hakkına saygıyı da sayfalara yansıtmak gerekir.Yoksa aynı sorun büyür gider. İyi işlenmiş, özenli, unsuru tam olan haberler, okurun beklentisidir.Bedava dağıtım konusu da bununla bağlantılıdır. Aslında bu bir idari karardır. Elbette olabilir. Ama: Dağıtılan ürünün SABAH'a yakışır, dört dörtlük bir gazeteciliği içermesi kaydıyla.Aksi halde, haber öznesi olan aktörlerin elinde alet olma, okurun kuşkusunu çekme riskleri öne çıkar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 2 Mart 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/02//baydar.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.