WASHINGTON Nihayet sona eren Bush yönetimi sonrasında geçen hafta başlayan Obama dönemi TürkiyeAmerika ilişkileri açısından çelişkili bir tablo içeriyor.
Aynı anda hem iyimser hem de kötümser olmayı gerektiren birçok neden var. İyimserlik nedenleri ortada: Bush'un tersine, Obama diplomasiye inanan ve dünya ile barışmak isteyen bir lider
. İran ve Suriye konusunda yaklaşımı Ankara'nın çizgisine yakın. Obama'nın Washington'u hem Tahran hem de Şam ile masaya oturmaya hazır. Keza Ortadoğu Barışı konusunda da Obama Bush'a oranla daha dengeli ve girişken. Bir an evvel bu konuda mesafe almak niyetinde.
Obama yönetiminin İrlanda'ya barış gelmesinde büyük rol oynayan Lübnan asıllı emekli Senatör George Mitchell'i bu iş için görevlendirmesi son derece dengeli ve önemli bir adım oldu. Bütün bunlar önümüzdeki dönemle ilgili olumlu işaretler.
Riskler ciddi Fakat meyvelerini ancak uzun dönemde verecek olan bu pozitif gelişmelerin yanı sıra, kısa dönemde AnkaraWashington ilişkisini derinden sarsacak ciddi riskler de mevcut.
Bunların başında tabii ki gün geçtikçe daha da ivme kazanan Ermeni soykırım tasarısı geliyor. Geçen aya kadar Ermeni meselesi konusunda kritik tarihin 24 Nisan olacağını düşünüyordum. Ama artık durum daha da vahim gözüküyor.
Beyaz Saray'dan gelecek geleneksel 24 Nisan açıklamasından daha da önce, mart ayına yetişmesi muhtemel bir yasa tasarısı için Ermeni lobisi şimdiden kolları sıvamış ve mesafe alıyor konumda. Türkiye açısından durumu bu sefer daha da zor hale getiren birçok faktör var. Geçmişte ne zaman Amerikan kongresi Ermeni soykırım yasası konusunda harekete geçse karşısında Beyaz Saray'ı ve Amerikan yönetimini bulurdu. Oysa bu sefer Beyaz Saray'a yeni gelen Obama'nın kendisi soykırım konusunda taraf.
Başkan Obama'nın soykırım konusunda Kongre'ye karşı aktif muhalefet yapıp, Türkiye lehine müdahale etmesini beklemek hayalperestlik olacak. İsrail lobisi Türkiye'ye öfkeli İşleri daha da zor hale getiren başka bir faktör 2008 Kasım seçimleri sonrasında Temsilciler Meclisi'nde ve Senato'da Demokratların ezici bir çoğunluğa sahip olması. Demokratların hem Ermeni meselesi hem de insan hakları konusunda
Türkiye'ye Cumhuriyetçilere oranla daha eleştirel baktıkları bilinen bir gerçek.
Bu arada, bütün bunların yanı sıra Ermeni lobisini son haftalarda daha da heyecanlandıran konjonktürel bir gelişme var:
İsrail lobisinin Türkiye'ye karşı duyduğu öfke .
Gazze'de İsrail'in yaptıklarını haklı olarak eleştiren ancak "üslup" açısından kantarın topuzunu kaçıran Başbakan Erdoğan'a zaten hiçbir zaman ısınamamış olan Musevi lobisi bugünlerde ateş püskürüyor. Bu durum Ermeni soykırım tasarısı konusunda Ankara'nın elini çok zayıflatıyor. Beyaz Saray ve Kongre'yi Ermeni meselesinde zaten kaybetmiş olan
Türkiye şimdi bir de Musevi lobisini karşısına almış durumda.
Bu şartlar altında artık sonucun ne olacağı belli. Geriye kalan tek kritik konu zamanlama. 24
Nisan Beyaz Saray açıklamasından önce, Kongre'de onaylanma ihtimali yüksek olan bir Ermeni Soykırımı yasa tasarısı Ankara'yı 29 Mart yerel seçimlerinden önce yakalarsa sonuç ne olur? Türkiye'de yerel seçimlerden sadece birkaç gün önce ABD Kongresi'nden geçecek bir soykırım tasarısı Erdoğan hükümetini son derece sert bir misilleme yapmaya itecektir. Böyle bir senaryo ile karşı karşıya kalmak için önümüzde sadece birkaç hafta var. Ankara eğer Obama yönetimi ile son derece ciddi bir kriz yaşamak istemiyorsa bir an evvel yaratıcı diplomatik açılımlar düşünmek zorunda. Bu açılımların hangi alanda olması gerektiğini de haftaya tartışacağız.
Yayın tarihi: 26 Ocak 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/26//haber,83265B7C15F542B8BA591F97FA17685A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.